VAVEYLA 《18》

966 45 3
                                    

(Medyada: Buğlem Ahlâ ve makyajı)

Özgür çıkalı yaklaşık 40 dakika olmuştu. Üzerimi giyip salona indim. Bir süre oturdum. Canım sıkılmaya başlıyordu.

Ama kapı çaldı. Ömer gelmişti. "Merhaba Buğlem Hanım" dedi. Hanım ? Bu beni güldürmüştü.

"Buğlem" dedim. Kafasını salladı. "Neden geldin Ömer bir sorun mu var ?"diye sordum.

"Hayır abim sana birşeyler gönderdi. Sanırım ofisten sonra bir yere gideceksiniz"dedi. Ve bunu söylemesi beni meraktan çatlatmıştı. Acaba nereye gidicektik.

Paketleri elime alıp odaya bıraktım. Daha sonra Ömer'i yolculayıp odaya geçtim.

Paketlerden birinde 2 kutu birinde de bir paket içinde elbise askısı vardı. En küçük kutudan başladım açmaya belliki bir takı kutusuydu.

Kadife mor kutuyu elime aldım ve büyük bir heyecanla açtım. Gördüğüm şey gözlerimin dolmasına neden olmuştu.

Kanatlarında mor detaylar olan küçük bir kelebek asılıydı elimdeki zincirde gözlerimin dolmasını umursamadan kolyeyi boynuma astım.

Paketleri açmayı bırakıp aynanın karşısına geçtim ve kolyeyi avuçladım. Fazla güzeldi.

Nasıl bir adamdı bu. Katilleri avuçlayabilen insanların korkularını boynuna geçirebilen.

Dünkü olaydan sonra ilk kez onun gücünden korkmuştum. Gözümden akmak üzere olan yaşı sildim. Diğer kutuyu elime alıp koltuğa oturdum. Yavaşca açtım.

Beni karşılayan ayakkabılar fazla güzeldi. Tamamen şeffaf bilekten bağlamalı açık bir ayakkabıydı. Onları kutunun içine tekrar yerleştirip odanın bir köşesine bırakıp elbisenin askısından tuttup dolabın koluna astım ve kılıfının fermuarını açtım yavaşca fermuar indikce kalp atışlarım hızlanıyor heyecanım artıyordu.

Kılıf açılınca elbise tamamen gözlerim önüne serildi. Gözlerim doldu tekrardan nasıl oluyordu da yanımda olmamasına rağmen beni ağlatabiliyordu.

Siyah kılıfı yere atıp elbisenin önünde diz çöktüm. Ve yere düşen küçük bir kağıt parçası ilişti gözlerime kelebek şeklindeydi. Notta yazanlar göz yaşlarımı şiddetlendirmişti.

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Güzelim bak o çok korktuğun kelebekler şimdi sana köle hem kolyene hapsoldu korkuların hemde bu elbisenin eteklerine korkularını giyinip gel bana ...

♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡♡

Ben galiba bu adama AŞIĞIM...

Gözyaşlarımı sildim. Elbiseyi elime aldım ve üstüme geçirdim. Kolyemle rengi uyumlu değildi belki ama umursamadım.

Elbise üstümde o kadar güzel duruyordu ki. Kelebekler her yerimdeydi. En çokta eteğimin uçlarında etrafımda bir tur döndüm. Dizlerimin üstüne çöküp elimi korkularımda gezdirdim.

Sonra tekrar ayaklandım. Ayakkabıları da ayağıma geçirdim.

Saçlarımı düzleştirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı düzleştirdim. Daha sonra makyajımı yaptım. Aslında bu halde ofise gitmek fazlasıyla garip olucaktı. Ama sonrasında nereye gidiceğimizi çok merak ediyordum.

Salona indim. Duvardaki saat 8' i gösteriyordu. Hazırlanmam ve kutuları açmam 3 saat sürmüştü.

Kapı çaldı. Elim ayağım birbirine dolaştı ne yapıcağımı bilemedim gelmişti. Derin derin nefesler alarak yerimden kalktım ve kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm adam o kadar güzeldi ki...

Korkularını giyin demişti. Giyinmiştim. Şimdi ona bakıyordum. Gözlerini gözlerime sabitledi. Elini uzattı tutmam için. Elimi elinin içinde kaydırdım. Arabaya doğru yürüdük hiçbirşey konuşmadan daha sonra arabaya bindik ve yola çıktık. Ama yol boyunca yine bir sessizlik hakimdi ortama.

●●●

Babasının ofisinin önüne gelmiştik. Yavaşca kapıyı açtı. Elimden tutarak içeriye girdi. Bende arkasından içeriye girdim. Ama yine beklenmedik misafirimiz ordaydı sandalyede oturuyordu. ALYA...

Babası bizi görünce ayağa kalktı ve bize doğru yaklaştı kafamı yere eğdim.

"Oğlum" dedi Ahmet amca.
"Baba" dedi Özgür ama normalden daha soğuk davranıyorlardı birbirlerine.

Alya'nın gözleri benim üstümdeydi ellerimize bakıyordu kısık gözlerle.

"Nasılsın kızım iyi misin ? Neden böyle birşey yaptın ? Baban senin için çok endişelendi" dedi.

Gülümseyerek gözlerinin içine baktım. "İyiyim Ahmet amca. Babam benim için endişelenmemiştir emin olun. Ve bu yaptığım şey benim kararım ben babamla yaşamak istemiyorum ki yakında 18 olduğumda kendi evime çıkmayı düşünüyorum" diye cevapladım.

Ama taşınma konusunu açınca Özgür elimi sıktı. 2 saniyeliğine kafamı ona çevirdim. Sinirli görünüyordu.

"Nerede kalıyorsunuz?" Diye sordu. Özgür cevapladı.

Kafasını salladı Ahmet amca " ne zamandan beri birliktesiniz?" diye sordu. Yine Özgür cevapladı. "Bilmiyoruz"dedi.

Döndüm ve suratına baktım.
O da bana baktı.

"Gördün mü kızı baba kız gayet iyi ki benim yanımda kötü olma ihtimali yok biliyosun ve bu kız ne zaman isterse o zaman döner o eve ne zaman ne isterse onu yapar bugüne kadar yanında olmayan babasının bunu merak etme hakkı yok bu kızı bundan sonra benden başka kimse merak edemez" dedi.

Elimden çekerek arkasından sürükledi beni topuklularla koşmak zordu. Söylediklerinden sonra göz yaşlarımı tutamadım ağlamaya başladım.

Daha sonra arabaya bindiğimizde ben ağlayarak camdan dışarıyı izliyordum.

Konuşmadı...
Konuşmadım...

Geldiğimiz yeri farketmem uzun sürmedi. İlk karşılaştığımız yer beni kurtardığı ilk yer korkularımın doğduğu yer. Ben hüngür hüngür ağlarken beni bulduğu kumsal.

Topuklu ayakkabıları ayağımdan çıkardım. Elime aldım. Kumsala yürüdüm. Ama daha önce orda olmayan birşey farkettim. Suyun içine yapılmış bir çardak.

Saat 12'ye geliyordu nerdeyse. Elimden tuttu ve beni çardağa götürdü. Önce o oturdu. Sonra ben.

"Kelebeklerden neden korkuyosun Ahlâ ?" diye sordu.

O bana baktı...
Ben ona...
Ben onun gözlerinde kayboldum.
O benim gözlerimde.

Dalga vurdu. Kelebeklerin kanatlarını ıslattı...

?VAVEYLA?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin