(Medyada: Buğlem Ahlâ)
Hala bana o kafeyi aldığına inanamıyordum.
Kafede çalışacak olmanın heyecanıyla sabahın köründe uyanmıştım. Ve kendime giyecek birşeyler hazırlamaya koyulmuştum.
Hazırladığım kıyafetleri bir kenara bıraktım. Ve elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.
Daha sonra uzun zamandır yorgun olduğum için bir nemlendirici maskeyi açıp yağlı kağıdı yüzüme oturttum.
Daha sonra tekrar yatağa uzandım. Bir süre bekledim. Ve aynanın karşısına geçip maskeyi yüzümden çıkardım. Daha sonra fazlasını elimle yüzüme yedirdim. Ve makyajıma geçtim.
Abartmak istemediģim için. Keskin bir eyeliner çektim. Rimel sürdüm. Ve nude tonlarda bir ruj sürdüm.
Ben bunları yapana kadar saat 7.30 olmuştu bile Özgür'ün telefonunun alarmı cırlamaya başlayınca koşarak telefonuna yetiştim. Ve alarmı durdurdum. Zaten hiçbir zaman ilk alarma uyanmazdı. Bu yüzden ben hazırlanana kadar uyumasına izin verdim.
Makyajımı da tamamladıktan sonra çıkardığım kıyafetleri üzerime geçirdim.
Daha sonra Özgür'ü uyandırmak için yatağa yanaştım. "Özgür" dedim. Çokta yüksek olmayan bir sesle.
Tabiki işlemedi. "Özgüüür kalk ev yanıyoooo hırsız vaaar" diye çığlık atmaya başladım.
Bir telaşla uyandı ve yere düştü. Anında ayağa kalktı. "Ne oluyor lan savaş mı çıktı?" Diye sorguladı. Kahkaha atmaya başlayınca anladı tabi durumu.
"Canım hadi kalk geç kalıcaksın" dedim.
Güldü. "Canım mı?"
"Lan insan canını böyle mi uyandırır deli misin sen?" Dedi. Kahkahalarıma engel olamadım.
"Bu ne hal?" Diye sorguladı bana bakarken.
Kendimi süzdüm. "Kötü mü olmuş?" Bacaklarımdan çekip kucağına oturmamı sağladı.
"Özgür geç kalıcaz çıkmamız gerekiyor" dedim.
"Biliyorum bende geç kalıyorum. Benim için değmez mi?"diye sordu.
Gözlerinin içine baktım. "Seni seviyorum" dedim. Yine ondan bir cevap beklemeyerek.
"Biliyorum sürekli söylemesen mi?" Dedi.
"Sürekli söylemiyorum ki sadece içimden geldiği zaman"dedim.
"Neyse artık kalkıp hazırlanır mısın lütfen geç kalmak istemiyorum" dedim.
Sürekli söylemememi istemesi beni kırmıştı. Sinirim bozulmuştu. Ama sesimi çıkarmadım ve modumu düşürmek istemedim.
Yola çıktık. Kafenin önünde beni bırakıp kendisi gitti. Kapıları açtım. Sandalyeleri yerleştirdim. O ara kızlar geldi.
Dünden sipariş edilen kurabiyeler yiyecek ve içecekler geldi. Hepsini yerleştirdik. Temizlik daha önceden zaten yapılmıştı.
Hazır bir mekandı biz sadece satacağımız şeyleri almıştık.
Kızlarla oturup gelecek olan ilk müşterilerimizi beklemeye başladık.
O sırada Ali, Doğuş ve Ömer içeriye girdi. "Naber kız yamuk ne yapıyorsun" dedi Ali.
"İyiyim ama müşteri yok ölü yatırım mı diye düşünmüyor değilim" dedim. Ve tam o sırada içeriye çocuğuyla beraber bir kadın girdi.
Biraz heyecanlanmış ve telaş yapmıştım aslında. Cam kenarında bir masaya geçip oturdu. Bebek arabasını da yanına çekti. Ve eline aldığı menüyü incelemeye başladı.
Bir süre sonra elini havaya kaldırdığını gördüm. Ve hızlı adımlarla masaya yaklaştım.
"Buyrun?" Dedim.
İstediklerini işaret etti ve anlattı. Elimdeki deftere not aldıktan sonra mutfağa geçtim.
Yiyecekleri düzgünce tepsiye yerleştirdim. Kolasını da bardağa boşalttım. Pipeti bardağın kenarına yerleştirdim.
Daha sonra Doğuş yanıma geldi. "Garsonluk yapmamı ister misin? Bir kaç müşteri daha geldi içeriye sen onlarla ilgilen" dedi.
"İyi olur" deyip tepsiyi ona bıraktım. Daha sonra hızlı adımlarla. Gelen genç grubunun yanına gittim.
"Buyrun gençler ne istemiştiniz?" Diye sorguladım.
2 kız 2 erkek vardı. Karşılıklı oturmuşlardı. Belliki çiftlerdi. Birbirlerinin ellerini tutuyorlardı ve çok tatlış görünüyorlardı.
"Ablacım sen bize 4 tane çikolatalı kek yanına da 2 tane portakal suyu 2 tane de kola getirirsen iyi olur" dedi.
Siparişleri yazdıktan sonra menüleri Arya topladı. Bende hemen mutfağa geçtim. O an aklıma çiftlere özel birşey yapıp onları mutlu etmek ve ayaklarını alıştırmak için bazı şeyler geldi.
İstedikleri keklerin kızlar için olanlarını kalp şeklinde kestim. En güzel bardaklara içecekleri boşalttım. Kalpli peçetelerden koydum. Çocuklar kızlar için bu olayı hazırlamış gibi göstericektim.
Daha sonra süs için aldığım. İpte asılı kalpler geldi aklıma. Gece'yi yanıma çağırdım. Planı anlatıp tepsiyi verdim. İpi de elime aldım.
Tam anlattığım gibi Gece tabakları dağıttı kızlar buna şaşırmışken ben elimdeki kalpli ipi masanın ortasına dekor olarak bıraktım.
Çocuğun kulağına eğilip "hemen bir muzik söyle" dedim.
Afallamış bir halde " çok saol abla Cem Adrian - O kirpik hala bende sevgilim" dedi. Göz kırptım. Ve ses sistemine bağladığım telefondan istediği şarkıyı açtım. Diğer müşterileri rahatsız etmiyecek şekilde.
Kızlar çocuklara sarılırken bende kasada giden kişilerden ücretleri alıyordum. O sırada Gece ve Arya masalarla ilgileniyor.
Doğuş ve Ömer müşterilerden kalanları temizliyor. Ali ve Azra bulaşıkları yıkıyordu.
Yaklaşık 5 saatlik aralıksız maratondan sonra biraz daha serbest kaldı mekan ve bize de oturacak bir an oldu.
Hep beraber yayıldık ve gün analizi yaptık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
?VAVEYLA?
Storie d'amoreKelebeklerden korkan 17 yaşında bir genç kız mı ? Kulağa komik geliyor değil mi çünkü kelebekler dünya üzerindeki en zararsız canlılar. Ya bir cesedin üzerinde ki katil bir kelebeğe şahit olduysam o zaman kelebeklerden korkmamı yargılamazsınız değil...