1. Bölüm

167K 3.3K 1.3K
                                    



Açıklama kısmındaki tanıtımı buraya da ekliyorum:

İklim Acar'ın planlı, programlı hayatında yaptığı tek çılgınlık okulunu bitirmeden aşık olduğu adamla evlenmekti. Yıllarca her şey tozpembe devam ederken bir gün masal bozuldu ve tüm dengesi alt üst oldu. O malum günden sonra kalbi, aklı, gururu ve pişmanlıkları arasında oradan oraya savrulmaya başladı. Tüm bu gelgitlerinin arasında kendine tek bir şeyi itiraf etmekten çekinmedi; boşandığı kocası Tuna'ya hala duyduğu aşkı.

Ve sonra bir şey öğrendi.


Bir şey daha öğrendi.

Siz de öğrenmek istiyorsanız kemerinizi bağlayın ve sayfaları çevirin. Sıradan bir kadını değil; cesur, gözü kara, güçlü, hırslı, bencil, inatçı ama her şeyden önce aşık bir kadını okuyacaksınız. 


---


Her şey buraya kadardı. Yılların aşkı, son zamanlar hariç ayaklarımı yerden kesen o mutlu evlilik bugün itibarıyla nihayete ermişti. Anlaşmalı olarak tek celsede hem de. Yıkılmasın diye tek bir uğraş vermediğimiz evliliğin yerinde yeller esiyordu şimdi. Birbirimize karşı o kadar kırıcı ve nefret doluyduk ki; boşanma kararı aldığımız andan itibaren bu işin geri dönüşü olmayacağını biliyorduk. Zaten geri dönmek isteyen de olmamıştı. Ve şimdi burada, onunla kurduğumuz bu güzel evin salonunda tek başınaydım. Ondan kalan anılar, birlikte attığımız kahkahaların çınlamaları ve aşkımıza şahit olan duvarlarla birlikte. Tuhaf, bu ev meğerse beş yıldır dopdoluymuş ve ben bunu şimdi fark ediyordum. Bu sessizliği, yalnızlığı görünce. Bu evi dolduran ben değilmişim, Tuna'ymış meğer. Böyle düşündüğümü duysaydı ne böbürlenirdi ama şimdi. Tabii ki bu düşüncelerim kendime kalacaktı. Zaten onu bir daha göreceğimden bile emin değildim. Evde kalan eşyalarını almak için uğrasa bile benim olmadığım bir zaman dilimini tercih edeceğinden şüphem yoktu. İş yerlerimiz de farklıydı ne de olsa. Yani ayarlamadıktan sonra karşılaşma ihtimalimiz yok denecek kadar azdı. Ne garip bir şeydi, yıllardır hayatı paylaştığın kişiyle günün birinde yabancı olmak.

Acaba o ne yapmıştı mahkemeden sonra? Benim gibi oturup geçmişimizi ve evimize olan özlemini şimdiden fark etmesini umsam da içten içe öyle bir şey yapmadığını biliyordum. Hangi gece kulübünde boşanmamızı kutluyordu kim bilir? Ben aptal da eve gelmiş, kös kös oturup kim vurduya giden evliliğimizi düşünüyordum. Böyle olmasını istemiştik, ikimiz, sadece o değil. Şimdi o tek taraflı boşanma davası açmış gibi tribe girmemin sırası değildi. Madem giyinip süslenip dışarı çıkamıyordum, ben de kendimce kutlardım boşanmamızı. Sonuçta artık özgür bir kadındım ve sanırım bu kutlanmaya değerdi. Oturduğum koltuktan kalkıp mutfağa giderek, uzun zamandır sakladığım şarabı çıkardım. Yanına da atıştırmalık bir şeyler hazırlayarak salona taşıdım ve bir film açmak için bilgisayarımı da önüme aldım. İşte benim minik kutlamam da başlıyordu.

Bir şişe şarapla birlikte devirdiğim iki filmden sonra salondaki koltukta sızıp kalmam kaçınılmazdı elbette. Bir de bunu sabah saatin onunda fark etmeseydim her şey daha normal olabilirdi. Sanki son zamanlarda yaşadıklarım çok normalmiş ve ben de normal bir sebepten ötürü sızıp kalmışım gibi hala kendime yakıştırıyordum şu kelimeyi. Eğer biraz daha oyalanacak olursam bir kocam kalmadığı gibi işim de kalmayacaktı. Ağrıyan başıma ve değişen medeni durumuma rağmen izin almak benim için bir tercih meselesi bile değildi. Eğer işe gidip bir şeylerle oyalanmazsam evde kalıp düşüneceğim şey belliydi çünkü. Ayrıca hepsi bir yana, yıllık iznimi depresyona girmek için kullanmam; onun için yaptığım bir fedakarlık daha demekti ve bir kez daha onun için kendimden ödün vermeyecektim. Bu ne olursa olsun.

USLANMAZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin