DERMAN SİNİR KÜPÜ 42

185 12 2
                                    


Öyle sevimli bir gençti ki, büyük ihtimalle Dermanın akrabasıydı çünkü çok güzel mavi gözleri vardı ve yaşı yirmiden büyük değildi!

"Selam. Ben tekne kazıntısı kuzen, Efkan Dorukkaya. Sanırım benden kimse bahsetmedi. Varsa yoksa kızları."

"Efkan, efendi efendi otur. Bu hanımefendi Derman abinin arkadaşı."

Annesinden azarı yiyince dudağını bükük,

"Neden, neden hep en güzelleri Derman abim kapıyor?" diyerek yalancıktan üzüldü.

Kederim ve sinirim dağılmış bu sevimli genç sayesinde moralim düzelmişti.

En sonunda Derman, eniştesi ve ablası da masaya geldi. Can bey gerçekten çok karizmatik ve fit birisiydi. Benimle özel olarak ilgilendi.

Ablası hala beni yok sayıyordu. Annelik iç güdüsü sanırım. Kardeşini kimseyle paylaşmak istemiyor. Başına gelen kötü evlilikten sonra daha temkinli ve korumacı davranıyor.

Benimde zaten beni sevsin beğensin diye bir derdim yok.

Bir süre Dermanla sohbet ettik, yemek servisi ile birlikte müzikte başladı.

"Derman konuşman hazır mı?"

"Hazır abla."

"Derman, yemekten sonra hemen başlama. İnsanlar biraz dans edip eğlensin, ondan sonra konuşursun. Azcık çakır keyif olsunlar."

"Peki abla."

Kadın o sırada ortalıkta dolaşan genç bir kadını sanırım organizasyonu hazırlayanlardan birisiydi, eliyle yanına çağırdı. Kulağına uzun uzun bir şeyler fısıldadı.

Kadın sadece," peki efendin ,"diyebiliyordu.

Tatlı ve meyveler geldiğinde organizasyonu yapan kadın, Piyano, bateri ve saksafondan oluşan üçlüye yanaşıp bir şeyler söyledi.

Dans müziği çalmaya başladı. Derman beni dansa kaldırdı ve dansı açmış oldu.

Ablası eniştesi ve -tahmini yüz elli davetli vardı- İnsanlar piste doluşmaya başladı. Derman bir yandan da insanlara selam veriyordu.

Bana iş adamlarını ve bürokratları tanıtıyordu. Aklımda hiç birinin kalmayacağından emin bir şekilde kafamı sallıyordum.

Ablası yanımıza gelip Dermana ,"eşlerimizi değiştirelim ,"dedi.

Bir süre de Can beyle dans ettim. Oturduk. Ablası ve Dermanı bir ara gözden kaybettim. Müzik ara vermişti.

Efkan, sahneye çıkıp mikrofonu eline aldı.

"Sevgili konuklar saygı değer büyüklerim. Gecemiz eğlenceli olsun ve daha çok bağış toplansın diye bir öneride bulunacağım. Bu sevimli genci kırmayacağınızı umarım.

Ayrıca bir ayrıcalığa kavuşacaksınız. Birazdan gecenin en güzel kadınlarından biriyle dans edeceğim.

Özel birisi. Eğer sizde onunla dans etmek mutluluğunu tatmak isterseniz, kesenin ağzını açmalısınız.

Yüz bir liracık. Düşünün bu güzel kadın bu geceye ve otistik çocuğu olan ailelere ne büyük bir iyilik yapacak. Şimdi alkışlarınızla onu dansa kaldıracağım."

Orkestraya bir şeyler söyledi ve bizim masaya doğru yürüdüğünde spot onu takip etti. Gülerek masadaki insanlara baktım.

Bence annesini kaldıracak diye düşünürken yanıma gelip reverans yaptı elini uzattı.

"Bu dansı bana bağışlayın güzel kadın."

Piyanonun başındaki sanatçı ismimi anons ettiğinde ağzım açık kaldı.

"Efkancım bilmem ki, Derman abine ayıp olmasın. Hem ben tanımadığım insanlarla dans etmeyi sevmem."

"Bu hayır için, çorbada senin de tuzun olsun istemez misin?"

Salonda bir alkış başladı. Sonrasında insanlar elleriyle tempo tutmaya başladığında gözlerim Dermanı aradı.

Ortalıkta görünmüyordu, beni bırakıp bir yerlere gitmişti ve benim bundan haberim yoktu.

Canım çok sıkıldı! Yapacak bir şey yok. Tam kalkıyordum ki, Dermanın ablasının eniştesine,

"Ha Derman, ha başkası bunlar için fark etmez. Hem Derman bunu şutladığında müşterisi çok olur.

 Geceye de renk gelsin. Baksana hepsi kofti," dediğini duyduğumda bardak taşmıştı.

Efkan'ın elinden tutup piste çıktık. Organizatör kadın, elinde kağıt kalem taliplilerimi yazıyordu.

İlk dans bittiğinde bu kez ben piyanoya yanaştım.

"Lütfen vals ağırlıklı ve orta hızda bir şeyler çalın. Bu insanların bana sarılmasını ve sürtünmesini engelleyecek bir şeyler. Başara bilirsiniz değil mi?"

Genç adam güldü. "Meraklanmayın, bir oyuna geldiğinizi fark ettik. Bize bırakın."

Gerçekten sözünü tutmuştu. Dört yaşından sekiz yaşıma kadar aldığım bale eğitimi ve ondan sonraki ritmik jimnastik dersleri işe yaradı.

İnsanlara sokulmadan, kıvrak hareketlerle dokunur gibi yapıp dans ettim. Tam on kişiydi.. galiba!

Koluma yapışan birisi beni durdurdu. Yorgunluktan ayakta duracak halim kalmamıştı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

Azarlıyordu resmen, sesini duymasalar bile insanlar yüz ifadesinden her şeyi anlamışlardı.

Masaya götürürken yeni anons duyuldu.

"Şimdi Otistik derneği genel başkanımız Derman Dorukkaya bir konuşma yapacak ve yönetimi yeni başkana devredecek.

Ayrıca, Gizem Çetin hanıma katkılarından dolayı ve gecemizi renklendirdiği içi teşekkür ederiz.

Alkışlar başladığında Derman beni masaya götürüp oturttu. Halasına dönüp,

"Sizin bundan haberiniz var mıydı?" diye sorduğumda, kadın özür dileyerek olmadığını söyledi.

Derman, konuşmaya başladı ve çok sinirli olduğu her halinden belliydi. Grileri şimşekler çakıyordu.

Beni neden tek başıma kurtların içinde bıraktın Derman. Bir haber verseydin.

Aklımdan bunlar geçerken gözlerim doldu. Ceketimi ve çantamı aldım masadakilere yarım yamalak iyi geceler dileyip salondan ayrıldım. Bir yandan da ubere telefon ediyordum.

Kapıdan çıktıktan bir kaç dakika sonra geldi. Gülin'in evini adresini verdim ve gözümden akanlara engel olmadım.

Gecenin o saatinde kapısını çaldığımda, gelenin ben olduğumu anladığında şaşkınlıkla beni içeri aldı.

İlk yaptığım ona sarılıp doyasıya ağlamak oldu. Bu kadar aşağılandığıma şaşırıyordum. Dermanın beni bırakıp ortadan uzunca bir zaman yok olmasına.

İnsanların bana ortalık malıymışım gibi bakmalarına ve daha bir çok şey için ağladım.

Telefonumu arabaya binince kapatmıştım. Gülin her zamanki gibi anne şefkatiyle sarıldı ve hiç konuşmadı.

Beni misafir odasına götürdü, yatağa yatırdı. Üzerimi örttü.

"Benim nerede olduğumu bilmiyorsun," dedim uykuya dalmadan önce.

                                                                     &&&

KUSURSUZ İNTİKAM ( ÇOK GÜZEL ) Yetişkin içerikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin