36

247 13 3
                                    


Saat sekizde kapım çalındığında hazırdım. Düşük omuzlu kayık yaka, dar kesim, diz altında biten kırmızı elbiseyi tamamlayan, siyah süet stiletto ve siyah süet zarf çantamla kendimi şık hissetmiştim.

Elbisemin derin göğüs dekoltesi uzun boynumu daha zarif göstermişti. Elbisemin renginde ruj ve oje ile kombinim tamamlandı. Rimel ve allığı ihmal etmedim tabi.

Dermanın hoşuna gideceğinden emindim. Uzun zamandır ilk kez bir randevuya gittiğim için ayrıca heyecanlıydım.

Freman'la yediğim akşam yemeği tam bir randevu sayılmazdı. Onun evinde, onun hazırladığı yemek. Öpüşmemiştik bile.

Gülin'e yarım saat hesap verdiğimden bahsetmeyeceğim. Keşke çıktıktan sonra arasaydım.

"Kızım o adam kaçın kurası! Çok çapkın olduğunu söylüyorlar. Kendine dikkat et lütfen ve yarın beni ara.

Senin hastalığında, patronum olmasa evden kovacaktım. Canımdan bezdirdi beni. *Gülme Emre, sen iyi anlaştın diye iyi adam olmaz.*"

Bu arada Emre'ye laf yetiştirmeyi de ihmal etmiyordu.

Kapıda bir adet, testosteron küfesi duruyordu. Bu erkekler çıplakken bile nasıl bu kadar çekici olabiliyorlar ya. Ay pardon giyinikmiş!

Gözlerinin renginde bir takım giymiş. Özel dikildiği belli . İçine boğazlı siyah kazak. Bu çok çok çok yakışıklı bir adam.

Tıraş olmuş, saçlarını hafif jöleleyip dağınık bırakmış. Ellerimi saçlarının arasına sokup karıştırmak istiyorum.

Temizlik kokusunun üzerine Dior'un Fahrenheit parfümünü sıkmıştı. Bence her erkek bu parfümü mutlaka bir kez  kullanmalı.

Bana hayranlıkla baktığını gördüğümde kıyafetimi beğendiğini anladım. İkimizde bir süre bir birimize baktık. İlk konuşan o oldu."

"Ne kadar şanslı bir erkeğim. Senin kadar zarif ve güzel bir kadını yemeğe götürmeye ikna ettim. Gizem, çok güzelsin. Benimle çıkmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim."

Güldüm, sadece boynuna sarılıp kokusunu içime çektim.

Gittiğimiz yer boğazı 180 derecelik  açıyla gören bir gökdelenin teras katıydı.

 Kabin şeklinde düzenlenmiş bölmeler kimsenin diğerini rahatsız etmeyeceği şekilde yerleştirildiği için misafirlere mahremiyet sağlıyordu.

Şef bizi kapıda karşıladı.

"Hoş geldiniz Derman bey, masanız bu tarafta efendim. Emrettiğiniz gibi."

Derman bey, buranın müdavimi olmalı. İyi bir bahşiş bıraktığı da kesin.

Masamız gerçekten özeldi. Üzerinde bir kutuda beyaz orkide duruyordu. Sandalyemi nazikçe çekip benim oturmamı sağlayan Dermanın elini tutup teşekkür ettim.

"Derman, burası çok güzel. İstanbul'u hiç , özellikle gece, bu açıdan görmemiştim. Muhteşem. Çok mutlu oldum."

"Beğendiğine sevindim. Bizimkilerde burayı çok sever ve sık gelirler. Umarım canlı müzik seni rahatsız etmez."

"Olur mu öyle şey bayılırım."

Yemeklerimizin seçimini Dermana bırakmıştım. Gözlerimin içine bakarak ve gülerek konuşmasından etkilenmiş olmalıyım.

KUSURSUZ İNTİKAM ( ÇOK GÜZEL ) Yetişkin içerikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin