49. Bölüm

26.7K 2K 242
                                    

Bölüm şarkısı; Ayten Alpman - Birazcık Umut

Benim atarlanıp, İstanbul'a gelmemden sonra üstüne Mazlum'da kalkıp İstanbul'a gelince, bayır aşağı yuvarlanacakken yamaçlar tırmanmaya başladık.

Ama ne yamaçlar...

Yıllar yılı, sevgiliymişiz gibi bir hal tavır çöktü üzerimize. Sabahları atılan; "Günaydın sevgilim," mesajlarını, akşamları "Uyumadan önce sesini duyayım iki dakika," mesajları takip etti.

Bu süreç içerisinde Zeynep namı diğer Zeze; tam bir enişteci küçük baldızlara döndü. Günde yaklaşık en az yarım saatim; "Bak bu çocuğu kapmışsın bala göte... Elinden kaptıracaksın, o zaman sen kafanı bir kez duvara vuruyorsan ben o kalın kafanı on kez duvara sürteceğim!" tehditleriyle geçti.

En sonunda bir gün dayanamayıp patladım. Patlamamın sebebi; Mazlum'u içten içe kıskanıyor oluşumdu. Oya'nın yeni yerleştiği bizim evin yakınındaki evine Serhat ile birlikte hayırlı olsuna gitmişti Mazlum. Zeynep yine klasik uyarısını tekrarlayınca dayanamadım ve "Sen nesini sevdin bu kadar Mazlum'un?" diye tok bir tonda bağırdım.

Zeynep konuşana kadar bir benim hayatım zor sanıyordum ben. Bir ben taşlıklı yollarda hoyratça sürüklendim, bir ben başım küçükken ezilsin istenildim...

Zeynep sağ elinin işaret parmağını yüzüme yüzüme sallarken; "Senin kocanın sana yaptığını," dedi kaşlarını havalandırarak. "Benim anam babam bana yapmadı Yıldız! Hem de içlerinden hiçbiri üvey dahi değilken..."

Zeynep, Mazlum ile evlendiğimizi öğrendikten ve bende yurttan atılmadıktan sonra bir gece kız gecesi yaparak bana dair her şeyi neredeyse öğrenmişti. Mazlum ile nasıl tanıştığımızı, ben ona dikenlerimi ne denli batırırken onun benim kendi dikenlerimden bile beni nasıl sakındığını... Hurşit'in üzerimdeki hain planlarına nasıl kalkan olduğunu ve benim o kalkanın altında yavru kedi misali nasıl ezilip büzüldüğümü...

"Bak Yıldız," diyerek derin bir nefes alınca Zeynep, çattığım kaşlarımla kendisini dinlemeye başladım. "Ben sahne sanatları okuyacağım diye defalarca orospu ilan edildim, kendi ailem tarafından. Sırf çalmayı söylemeyi seviyorum diye defalarca gitarım kırıldı sırtımda." Zeynep bir es vererek duraksadığında kaşlarım havalandı. "Sırf okumak istediğim bölümü okursam, gittiğim okuldan hamile döneceğime dair antlar içildi." Sağ elini bir tur havada salladı. "Senin el oğlu diyerek örseleyebileceğin adamın sana güvendiği kadar güvenmedi bana anam babam! Bi' kendi değerinin farkına var ya! Şu adamın sana güvendiği kadar sende güvensen ya kendine!"

Zeynep'in acısını deşmek istemediğim için muzipçe yüzümü büzüştürdüm. "Siz Mazlum ile beni tımar etme heyeti mi kurdunuz kendi aranızda?"

Zeynep başta ne söylediğimi idrak edemedi ardından tok bir kahkaha patlattı. "Sana lazım ama," dedi iki elinin işaret parmağını göz pınarlarına bastırarak. "Hayır şu adamın genlerini üreteyim demiyorsun da aklına hep başka şeyler sokmaya çalışıyorsun!"

Gözlerimi irileştirerek; "Yok artık," dedim. "Daha üniversite birim farkında mısın sen?" diyerek başımı iki yana salladım. "Çoluk çocuğa karışayım, okulu yarım bırakayım diye mi geldim ben buralara kadar?"

Zeynep tok bir kahkaha atınca, yüz ifadem dondu kaldı. "İşte senin fark edemediğin, unuttuğun, atladığın bu Yıldız. Kocan!" diyerek ellerini iki yana açtı. "O adam, beş çocukta yapsan sana bu okulu bitirtir. Sana hoşuna gitmeyecek bir gerçek söyleyeyim mi?"

"Söyle," dedim bezgin bir nefes vererek.

"Hani sen üç buçuk atıyorsun ya aklına biri girecek beni bırakacak diye..." Başını hırsla aşağı yukarı sallarken yüzünden kınama dolu bir gülümseme geçti. "O adam daha çok tutuşuk ama bunu sana belli bile edemiyor çünkü avucunu az sıksa, ellerinden uçup kaçacaksın biliyor. Kendisini bırakıp gideceğini düşünmesine rağmen, sen okuyasın rahat edesin diye elinden gelenin fazlasını yapıyor." Sağ elinin işaret parmağını yüzüme doğrulttu. "Senin korkuların ne kadar ütopikse, onun korkuları bir o kadar gerçeğe yakın. Sen boşa kuruntu yapıyorsun ama o korkularında haklı Yıldız. Haklı!"

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin