Merhabalar.
Üç beş demeyelim, yıldızları Yıldız'ın hatırına dolduralım olur mu?
Hepi de börtdey Canan672 ♥️
Bölüm şarkımız Cem Adrian, Hayko Cepkin, Halil Sezai - Tutacağım ellerinden.Mazlum Doğan
Evde ki garip havadan çıktıktan sonra dışarının bahar havası bir nevi iyi gelmişti. Hoş, evden çıkmış olmamız aklımızın evde kalmadığına işaret değildi. Babam, ellerini belinin arkasında bağlamış yanımda ağır ağır adımlarken dayanamadım. Ayağımın tozuyla gelmiştim ama neye geldiğim hiç belli değildi.
"Baba." dedim duru bir tonda. Babamın bakışları bana dönünce yüzünde ki tonton ihtiyar ifadesine önce gülümsedim. Sonra da başımı hafifçe eğerek çekingen bir tonda sordum. "Evde ki kızın olayı ne?"
Ben sordum ama babam hemen cevaplamadı. Başını öne çevirdiğinde gecenin içerisinde zihninde ki sorulara yanıt arıyor gibiydi. "Mazlum." dedi içli bir tonda.
"Efendim baba?" diye merakla sordum. Babam cevabımı işitince başını olumsuz manada salladı.
"Sen değil." deyince kaşlarım merakla çatıldı. "Yıldız, mazlum."
"Yıldız?" dedim bu sefer merakla. Evde ki kızdan bahsettiğini anlamak zor değildi ama ben tamamıyla anlatsın istiyordum.
Babam içli bir nefes çekti. "Biz bu mahalleye geldiğimiz de." dedi ve duraksadı. "Daha on iki on üç yaşlarındaydı." Bana yandan bir bakış atıp devam etti. "Sen gelmediğin için tabi hatırlamazsın." Mahcupça dudaklarımı birbirine bastırarak başımı öne eğdim. En asi dönemimde ailemden ayrılıp, üniversiteye gitmem ve gençliğimi yaşamak istemem kadar doğal bir şey yoktu bence ama yaşlı kesim için bu bir yerde ataya baş kaldırma olarak geçiyordu maalesef. "Babası ölmüş, annesi ikinciye evlenmiş." Sıkıntılı bir nefes verdi. "Zivlan bakımsız bir kız çocuğuydu. Ya da ona çocuk demek doğru mu bilemedim şimdi."
"O ne demek?" On iki yaşında ki bir birey, ancak çocuk olabilirdi. Hoş gördüğüm siluetine bakılacak olursa hala gelişmemiş bir kız çocuğuydu.
"Sırtından sopası eksik olmayan çocuk mu olur ey oğul?" diye sorunca babam kafamda şimşekler çaktı. Adımlarım vardığımız bankın önünde duraksadı. Babam durduğumu görünce saygımdan önce o otursun diye bekledim. Niyetimi anlamış olacak ki beni bekletmeden oturttu. "Sabah kalkıyor okuluna gidiyor, okuldan çıkıyor ezana kadar çalışabildiği her yerde çalışıp kazandığı üç kuruşu üvey babasına teslim ediyor." Babam üzerinde ki yeleğinin cebinden tespihini çıkarıp çekmeye başladığında, sabır çektiğini anlamam zor olmadı. Anlatacağı her neyse dillendirmekten de şahit olmaktan da mutlu olmadığı kesindi. "İsteyerek verdiğinden değil de, vermese şuncacık canını teslim edeceğinden. Yetmiyor, anana temizliğe geliyor." Hafifçe gülümsedi babam devamında. "Sen ananın o kıza iş yaptıracağına inanıyor musun?" Başımı hayır dercesine salladım. "Yaptırmıyor da. Bir gün anana çıkıştım." Söylemiyle kaşlarım çatıldı. "Hiç bakma bana öyle kömür gözlerinle." diyerek uyarınca çatılmış kaşlarımı düzelttim. "Sen dedim, el kadar kıza para karşılığı iş yaptırmaya utanmıyor musun hanım?" Babam sağ elini elinde ki tespihi ile havalandırmış gerçekten annem karşısındaymış gibi bir tavır takınmıştı. "İş yaptırmıyorum ki bey dedi. Şaşırdım. E o zaman ne diye kızı eve getirtiyorsun diye sordum. Tabi ben o zamanlar konuya vakıf değilim ama anan hep gözlemlemiş." Başını iki yana olumsuz manada salladı babam. "Ona da kızdım tabi milletin evini mi gözetledin diye ama nereden bilebilirdim ki anan anlattıktan sonra gözümün birini karşı ki camda bırakacağımı?"
"Baba." dedim çekingen bir tonda. Anlatmak istememesini anlıyordum ama lafı dolandırmasını anlamıyordum.
"Anan." dedi yutkunarak. "Yıldız'ı görmüş. Yırtık ayakkabılarıyla da, ağzı burnu kan içinde de." dedi gözlerini yumarak. "Yardım edeyim demiş, kabul etmemiş kız. Gel zaman git zaman, anan takıldı mı takılır bilirsin. Okuldan sonra kızı takip edince bir de ne görsün, orada burada çalışıyor. Yav el kadar çocuk!" dedi hafifçe sesini yükselterek. "Biz evlatlarımızın gözünün içine bakıyoruz. Neyse." dedi derin bir nefes alarak. "Anan durur mu bakmış ki kız para almıyor, gel evi temizle demiş. Ama tabi tek derdi bu değilmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia | TAMAMLANDI
ChickLitKüçük bir kız çocuğuydum. Bedenim büyüdü. Ruhum bir üvey babanın elinde yok oldu. Adımı parlamam için Yıldız koyan annem, gün geldi tüm ışığımın sönmesine göz yumdu. Yıldız oldum, ruhum tutunamadığım gökyüzünden kaydı. Ben, hiç parlayamadım. Tahtım...