32. Bölüm

40.7K 2.4K 413
                                    

Bölüm şarkısı; Cihan Mürtezaoğlu - Zulmün Buysa

Bütün gece, Yıldız göğsümde nefes aldıkça düşündüm durdum. Uyku uyudum diyemem ama ruhum hiç anlamadığım şekilde bir yandan boğulurken, bir yandan her saat başı yeniden doğdu.

Ben Yıldız ayakları yere sağlam basmadığı müddetçe, sevgisinden emin olamayacağımı düşünürken aslında onunda benim sevgimden zerre emin olamayışlarını görmek her saniye yüreğime yük oldu, oturdu.

Ayaklarım yere sağlam basıyordu. Hayattan olan tüm beklentilerimi; Manisa'ya gelirken sıfırlamıştım. Önceden bana sorsalar, yurt dışına yerleşmeyi, bir göçebe hayatı yaşamayı istediğimi falan söylerdim. Ama Batman'da, şark hizmetimi gerçekleştirince kendi ülkemin topraklarındaki çocukların önce bilgiyle sulanmaya ihtiyacı olduğunu hissettim. Hepimiz birer bireydik. Ama hiçbirimizin şartları eşit değildi.

Çok aile hasreti çeken bir birey olmadım hiçbir zaman. Ama yinede geri dönüp, ailemin yanında bir düzen kurmayı tercih ettim. Ailem olmasını istediğim kadını, gittiğim gece göreceğimi bilmeden...

Yıldız, göğsümde huzursuzca kıpırdanınca bakışlarım kendisine indi. Sağ elinin avuç içini, sağ gözüne dayayıp gözünü ovuşturdu. "Başım," dedi sayıklar gibi.

"Ağrıyor değil mi?" dediğimde sesimi duyunca, gözünden elini çekip başını hafifçe kaldırıp, yüzüme baktı.

"En şiddetli darbelerden sonra bile böyle ağırdını hatırlamıyorum," dediğinde ağırca yutkunmak zorunda kaldım. Ardından sağ elini, ensesine götürüp ovuşturdu. "Biri kafama odunla vurmuş gibi. Hatta direkt enseme."

"Toparlanıp, bir şeyler yiyelim," diyerek hafifçe çıplak sağ omzunu okşadım. "Bir ilaç alırsın, geçer hemen." Sonuçta bir biranın yapacağı baş ağrısı ne kadar olabilirdi ki?

"Gitmemiz lazım değil mi?" diyerek hafifçe bedenini göğsümden çekip, sırt üstü yatağa attı. "İnsan güzel şeylere ne çabukta alışıyor?"

Hayıflanmasıyla yüzüm gülümsedi. Bedenimi kendisine doğru çevirip, hafifçe üzerine doğru eğildim. "Haklısın," diyerek kaşlarımı havalandırdım. "Bak, beni nasılda kendine alıştırdın." Eğilip, burnunun üzerine bir öpücük kondurdum. "Yine geliriz," diyerek sol elimi havalandırıp, dolaşmış saçlarına attım. "Buraya, başka yere. Fark etmez," dedim ve gülümseyerek omuz silktim. "Ama yine gelebilmemiz için önce gitmemiz lazım."

"Mazlum," diyerek sağ elini, sol yanağıma kapatıp hafifçe yanağımı okşadı. "Ben sana hiç sormadım ama biz buraya geldik diye seni zora sokmadım değil mi?"

"Zora girseydim, söylerdim," diyerek derin bir nefes aldım. "Hem beni değil, bizi zora sokmuş olurduk Yıldız." Yıldız ile ilgili bir çok şeye tahammülüm yoktu ama özellikle parasal konularda, kendisini çekmesine asla katlanamıyordum. Kendisi çalıştığı paraya bile elini sürmeden hayatını idame ettirmeye çalışıyordu ve bu bende sinir katsayılarımın yükselmesine neden oluyordu. Akranları gibi olsun istiyordum ya da en azından normal insanlar gibi. Hiç mi canı bir şey istemiyordu aklım almıyordu!

"Söylerdin değil mi?" dediğinde kaş çattım. "Gizlemez, söylerdin?"

Üstünden hafifçe doğrulup, yatak içinde oturdum. Karşısında boxer ile oturuşumdan zerre etkilenmedi. Hoş ben karşımda iç çamaşırlarıyla durduğu için etkilenmediğimi söyleyemeyecektim. "Yıldız, benim babamdan öğrendiğim en güzel şey şeffaflık," diyerek kaşlarımı havalandırdım. "Ne olursa olsun, iyi ya da kötü ama annemden gizli hiçbir şeyi yoktur," dedikten sonra başımı iki yana salladım. "Yaşlarımız ilerledikçe bu politikasını bizim üzerimizde de kullandı. Ailemizi ilgilendiren bir şey olduğunda, hepimizi aldı karşısına oturttu ve tek tek anlattı. Bir şey olursa, sana söylerim," dediğimde ağırca yutkundu.

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin