Merhabalar.
Hepinize keyifli okumalar diliyorum.
Uykusuzluktan gözlerim kapanıyor; bir yanlış varsa kusuruma bakmayın.
Sağlıcakla kalın 👋🏻Mazlum Doğan
Konser alanından çıkıp, bir taksiye atlayarak eve gelişimiz yaklaşık yirmi dakika sürdü. Sanırım, Yıldız'a dair en yakın davranabildiğim bir andı. Küsmek yerine konuşabildiğimiz anlarda birbirimizi daha çok anlayabiliyorduk. İkimiz de önyargılarımızı kenarı koyabildiğimizde, ortak bir noktada buluşabiliyorduk. Evin bahçesine giriş yaptıktan sonra adımlarımı evin içinde değil de, bahçeye yönelttim. Yıldız, arkamdan minik adımlarıyla beni takip etti. Bir sandalyeyi çekip oturduğumda, yüzüme neden eve girmediğimi sorgular şekilde bakıyordu. Muzip bir şekilde sol gözümü kırptım.
"Bir kahve yapsan da içsek olur mu?" diye sordum sesli bir nefes verirken. Yıldız, peki dercesine başını aşağı yukarı salladı. "Kendine yaptığın gibi yap ama olur mu?" diye sorunca ben muzipçe, Yıldız kaş çatarak duraksadı. Yüzüme baktı, baktı ve bir şey diyecekken vazgeçip içeri girdi. Yaklaşık beş dakika sonra elinde iki kahve fincanıyla bahçeye geldiğinde de Ümran bahçeye giriş yaptı panikle. Ümran'ın yüzünde ki paniği görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Benim gülümsememin aksine Ümran'ın yüzü dondu. "Gel, gel." dedim gülerek. Ümran önünde bağladığı elleriyle, yanımıza doğru adımlamaya başladı. Bakışları Yıldız'ın üstünde gezindi. "Neden bakıyorsun Yıldız'a?" dedim oysa ki, neden baktığını biliyordum. Yıldız'dan yaşça büyük ama akılca küçük olan kardeşim, Yıldız'a bakarak olayların büyüklüğünü tahmin etmeye çalışıyordu.
"Ben." dedi ve duraksadı Ümran peşi sıra da ağırca yutkundu. "Yıldız'ı bulamayınca birden."
"Neden bulamadın Yıldız'ı?" dedim başımı iki yana sallayarak. "Oysa ki ben elimle koymuş gibi Yıldız'ı konser alanında, bir başına buluverdim Ümran."
"Mazlum." dedi uyarmak istercesine Yıldız. Bakışlarım kendisine döndüğünde, tedirgin bir şekilde ayakta dikildiğini fark ettim. Gözlerimi sorun yok dercesine kırptım. Yıldız'ın gerilmesi son istediğim şeydi ama Ümran'ın da yaptığı hamlelerin sonucunu tahmin etmek zorunda olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.
Dirseklerimi masanın üzerine dayayıp, iki elimi birbirine kavuşturdum. "Neden Ümran?" dedim sakin bir tonda. Yıldız'ı ürkütmek istemediğim kadar Ümran'ı da ürkütmek istemiyordum. Çünkü ben üniversite hayatının sonuna kadar tadını çıkarmış bir insandım. O da çıkaracaktı elbet. Hatta Yıldız da. Benim kızdığım nokta, Ümran'ın Yıldız'ı alet ederek bazı işlere kalkışmasıydı. Çünkü Ümran'ın buna ihtiyacı yoktu. Baskı altında büyümüyordu. Kimse giyimine, kuşamına, haline, tavrına karışmıyordu. Annem ile babam hır gürcü bir insan değildi. Ben desem karışacak yapıda bir insan değildim. "Neden Yıldız'ı peşinden sürükleme ihtiyacı hissettin?"
"Ben." dedi Ümran yerinde huzursuzca kıpırdanırken.
"Otur lütfen." dedim sol elimle karşımda ki sandalyeyi işaret ederek. Ardından solumda tedirgin bir şekilde ayakta dikilen Yıldız'a döndü gözlerim. "Sen de otur lütfen Yıldız." dedim yanımda ki boş sandalyeyi geri çekerken. "Gerilmeni gerektirecek bir şey yok." Yıldız, sesli bir nefes vererek bezgin bir şekilde kendini çektiğim sandalyeye bıraktı. "Evet, Ümran." dedim Ümran'a dönerek. "Seni dinliyorum, abicim."
"Ben, birlikte güzel vakit geçiririz diye düşünmüştüm." dedi Ümran bir çırpıda.
Kaşlarım sorgularcasına havalandı. Ümran, devam etsin diye beklerken Yıldız araya girdi. "Ama ben arkadaşlarının yanına gitmek istemedim." dedi Yıldız mağrur bir ifadeyle. "Yani ortamı bozan bendim. Sen şimdi neyi sorguluyorsun ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia | TAMAMLANDI
ChickLitKüçük bir kız çocuğuydum. Bedenim büyüdü. Ruhum bir üvey babanın elinde yok oldu. Adımı parlamam için Yıldız koyan annem, gün geldi tüm ışığımın sönmesine göz yumdu. Yıldız oldum, ruhum tutunamadığım gökyüzünden kaydı. Ben, hiç parlayamadım. Tahtım...