59. Bölüm

24.2K 1.8K 280
                                    

Sizleri; inanılmaz özledik.
Sevgiler ♥️
Oy ve yorumlarınızı eksik etmediğiniz için şimdiden teşekkürler.

Finallerimin başlaması sonucu okulda yatıp, kalktığım günlere geri döndüm. İlk dönemden alttan ders bırakmadığım gibi ikinci dönemi de aynı titizlikle bitirmek istiyordum. İkinci sene aramıza babasının henüz ismini seçemediği kızımızda katılacağı için durumum ne olurdu kestiremiyordum.

Bebek... Bebeğimiz, daha dünyaya gelmeden babasına naz yapmayı öğrenebilmiş bir minikti. Karnımda delice hareket etmesine rağmen Mazlum'un sesini duyduğu anda, tüm hareketlerini kesiyor ve Mazlum ne yaparsa yapsın asla kendisini hissettirmiyordu. Mazlum'un yanımızda bulunduğu her hafta sonunu, gizlice başka odalara kaçıp bebek hareket ediyor mu diye kontrol etmekle geçiyordum.

Haziran ayının ilk haftasının sonuna geldiğimizde havalarında iyice ısınması nedeniyle okula resmen kızım ile gidip gelmeye başlamıştım. İnsanların delirdiğimi düşünmelerini umursamadan, bulduğum her fırsatta karnımı okşayarak kendisi ile sohbet ediyordum. Bana babasına takındığı gibi tavır takınmadığından olsa gerek, tekmeyle karşılık vermekten geri durmuyordu. Geldiği her anda eli kolu dolu gelen, kendisine şimdiden masallar okuyan ve elini üzerinden hiç çekmeyen babasına neyin tavrını aldığını ise asla anlayamıyordum.

Yerleşkenin bahçesinde kara kara, sağ elim karnımda düşünürken önüme minik bir süt şişesi konuldu. "Herkese çay, sana süt Yıldız Hanım!" diyerek ukala bir tonda, tam karşıma oturdu Vural.

Minik süt şişesinin üzerine yapışık pipeti açarken, "İçim dışım süt oldu zaten," diye mırıldandım sakin bir tonda.

Sesim o kadar sakin çıktı ki, Vural; "Bir sıkıntın mı var?" demeden duramadı. Ses tonunun, sıkıntım olmasını bekliyormuş gibi çıkması ise kaşlarımı çatmama neden oldu.

"Yoo," dedim omuz kısarak. "Sadece bebeğin neden Mazlum'a trip attığını düşünüyordum..."

Vural söylediğime tok bir kahkaha atarak hafifçe ayaklandı. Masanın üzerine eğilip, sağ elini karnıma uzatarak köpek başı severmişçesine çocukça bir tavırla karnımı okşadı. "Dayının prensesi be!" diyerek abartı bir tonda, kalktığı banka geri oturdu. "Bu kız var ya," dedi dudaklarını diliyle ıslatarak. "Hepimize kök söktürecek! Kök!"

İki elimi hafifçe yana açarak; "Böyle pohpohlamaya devam ederseniz, ciğerimizi bile sökebilir bence," deyip göz devirdim. Mazlum ve Vural; sanki bir bebek olsun ve etrafında dört dönelim diye bekliyormuş gibiydiler. Mazlum İstanbul'a geldikçe, henüz doğmamış olan kızımın etrafına bir erkek daha peyda oluyordu. Turgay! "Kendiniz yetmiyormuş gibi, Turgay'ı da sürekli yoldan çıkartıyorsunuz," diyerek kaşlarımı havalandırdım. "Evin her yerinden bir şey çıkar oldu sayenizde. Geçen gün öten banyo ördeğine bastım ya!" Sinirle gözlerimi irileştirdim. "Çocuk ortada yok ama banyoda oynayacağı ördek koridorda geziyor!"

Vural mahcup bir tavırla gülümserken, sol eliyle saçlarını karıştırdı. "Düşürmüşüzdür kızım odaya taşırken," dedi, ne var dercesine. "Önüne baksaydın da basmasaydın!" Gözleri kısıldı, rakip takımın savunma oyuncusu gibi. "Bir eğlencemiz var, ona da karışma sende!" Sağ elinin işaret parmağıyla karnımı işaret etti. "Kesin sen dolduruyorsun bizim prensesi de ondan küstü babasına! Erkek düşmanı yapacaksın değil mi bizim zilliyi?"

Sinirle gülümserken, sol elimin parmaklarıyla kaşlarımı düzelttim. "Evet," dedim alayla. "Ana kız yok edeceğiz tüm erkek milletini! Bir babamızı bırakacağız!"

Vural iki elini iki yana açıp, "Benim ne suçum var ya?" deyince, masanın üzerindeki kesme şekeri üzerine fırlattım.

"Salağa yatma bana!" dedim öfkeli bir tonda. "Zeynep'i üzüyorsun farkındayım..."

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin