Sabah başımın ağrısıyla gözlerimi açtığım da yatakta neden yanlamasını yattığımı anlayamadım ilk. Gözlerimi kırpıştırıp kendimi açtığım da ise önce Yıldız'ın kucağında yattığımı idrak ettim. Omuzlarımın üstünde, elinin arasında duran kitabın kapağına bir bakış attığım da şaşırdığım elinde kitapla uyuya kalması değildi. Şaşırdığım, dizlerinde yatıyor oluşumda değildi. Şaşırdığım, Yıldız'ın sağ elinin saçlarımın arasında olmasıydı. Şayet eli saçımın arasında olmasaydı, Yıldız uyanmadan doğrulurdum.
Sadece derin bir nefes aldım. Tek bir nefes. Yıldız ben ona doğru omzumun üstünden bakarken çat diye gözlerini açtı. Önce bana baktı sonra da saçımda ki elini ateşten kaçırıyormuşçasına çekti. Gülümsemeye çalıştım her ne kadar becerebildiysem. "Günaydın." dedim boğuk bir tonda.
Yıldız başını ağır ağır salladı cevap vermek yerine. Gözlerini geri yumdu ve başını yatağın başlığına yasladı. "Ayıldın mı?" demek istedi sanırım ama esnediği için daha çok söyleniyormuş gibi çıktı sesi.
"Başım ağrıyor biraz." dediğim de ise yumduğu gözlerini tekrardan açtı.
Yüzünde imalı bir gülümseme oluştu. "Daha çok ağrıyacak gibi." dediğinde ise ne demek istediğini anlamadım. İçki içmemden ötürü söylüyor zannettim. Ama yıllar sonra şehrime dönmüşken ve çocukluk arkadaşlarımla buluşmuşken bir iki dubleden zarar çıkmayacağını düşünmüştüm. Ama işte Yıldız'ın moraran kolları, üstüne benim önüme kendisini hiç değmeyecek olan insanlar için atışı, masumane bir arkadaş buluşmasını çok başka yerlere çekmişti. "Mazlum." diye seslenince Yıldız odak noktamı yüzüne çevirdim. "Aşk acının ızdırabı bittiyse, beni salar mısın? Kalkmak istiyorum." dedi dümdüz bir tonda. Yüzümü buruşturdum.
"Anlamadım." dedim ne demek istediğini sorgularcasına.
"Kalkar mısın diyorum?" diye dik bir tonda yanıt verince peki dercesine başımı sallayıp ayaklandım. Ayaklandım ama geceden kalmanın etkisiyle başım döndü hafiften ve ister istemez sol elimi alnıma tırmandırıp ovaladım.
Yerde ki halının desenlerini ezberlerken, Yıldız'a çok yüklendiğimi düşünüp utandım. "Özür dilerim." dediğim de Yıldız çoktan gardırobun önünde kendisine eşya bakıyordu. Benim üstümün çıplak olduğunu düşünürsek, Yıldız'ın durumdan bir hayli rahatsız olduğunu anlamamakta saçmalık olurdu.
Eline aldığı eşyalarla bana yüzünü döndü. Başını hafifçe sola doğru eğdiğin de yüzünde acıyan bir ifade vardı. "Bir daha." dedi kaşlarını havalandırarak. Ama sonra duraksadı. Ne söyleyecekse vazgeçti. "Mazlum." diye daha ılıman bir ton seçerek devam etti. "Ben kimsenin yarabandı değilim. Kendi yaralarıma hayrım yok benim." derken ellerini iki yana açtı. "Aşk acını gelip benim üstümde atamazsın." dediğinde kaşlarım çatıldı. "Millete benim üzerimden gövde gösterisi yapamazsın! Ve." dedikten sonra sağ elinin işaret parmağını havaya kaldırıp bana doğru doğrulttu. "Bir şeyleri arkanda bıraktığını göstermek için beni istediğin de öpemezsin."
Son cümlesine kadar kendisini dikkatlice dinliyordum. Ama son söylediğiyle kahkaha attım.
"Ben." dedim kesik nefeslerimin arasında. "Seni öptüm mü?" Yüzüme öyle bir baktı neye şaşırdığını anlamadım. "Ben, seni öpmem Yıldız." diyerek dik bir tonda devam ettim. "Keşke şaka yapmak için başka bir mevzu bulsaydın."
"Öyle mi?" dedi sol kaşını havalandırarak. Başımı evet dercesine salladım. Daha çocuk dediğim bir insanı öpecek değildim. Hele zorla hiç öpecek değildim. Her şeyi geçtim, şov için öpecek halim de yoktu. Tamam, Yıldız birlikte geçirdiğimiz üç hafta içerisinde bile efsane değişim göstermişti ama benim için hala kadın kategorisinde değildi. "O kadar şey söyledim. Sen beni öpmüş olma ihtimaline mi takıldın?" diye sorunca hem onun söylediklerini hem de kendi söylediklerimi sorguladım. "Ben yalan söylemem Mazlum." dedi dik bir tonda. "Aynı zamanda ben, evli olduğunu öğrendiğim halde bir adamın kapısına yüz sürecek kadar erkek delisi de değilim eski sevgilin gibi. Öyle olsaydım, Hurşit'in müşteri sayısı da ikiyle sınırlı kalmazdı." diye tükürürcesine devam etti. Onun söyledikleri ve ima ettikleri benim içimde sönmüş bir volkanı harladı. "Kalibreni görüyorum ama kadranını şaşırma." dediğin de küçücük bünyesinin içerisinden devasa bir insan çıktı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opia | TAMAMLANDI
Romanzi rosa / ChickLitKüçük bir kız çocuğuydum. Bedenim büyüdü. Ruhum bir üvey babanın elinde yok oldu. Adımı parlamam için Yıldız koyan annem, gün geldi tüm ışığımın sönmesine göz yumdu. Yıldız oldum, ruhum tutunamadığım gökyüzünden kaydı. Ben, hiç parlayamadım. Tahtım...