27. Bölüm

40.4K 2.6K 417
                                    

O kadar uyuyamadım ki, o kadar olur.
İki saatlik uyku ve ben.
Muhtemelen gece ölü bir balığa dönüşeceğim.
Bu yüzden gününüz aydın, haftanız hayırlı olsun diyorum.
Yorumlarınız ve tabiki yıldızlarınız çok kıymetli paylaşırsanız sevinirim.
Bölüm şarkısı; Mavi Gri - Ben sende yandım

Bir anda tüm çocukluğuma kızıp, Mazlum'un elimdeki arkadaşlığını kaybettiğimi de düşünüp, ortalığı ateşe vermişken Mazlum'un birden beni bambaşka bir diyara sürüklemesi, içimde tarif edemeyeceğim hissiyatlara sebep oldu.

Sürekli yanımda nefes alsa, vakit gerçeksek keşke dediğim insan tarafından seviliyordum. Hemde hiç inancım olmadığı şekilde.

Mazlum; benden çok daha iyilerini bulabilirdi. Daha kültürlüsünü, daha güzelini, aşk hakkında bir şeyler bilenini... Ama onun gönlü beni seçmişti. Bu nasıl bu kadar mutlu edecek bir şey olabiliyordu aklım almasada mutluydum. Ayaklarım yere basmayacak, mantık düşünmeyecek, yarın ne olacak korkusu yaşamayacak kadar mutluydum.

Mazlum; bana olan hislerini itiraf ettikten sonra onu bilerek öptüm. Beni daha önceki öpüşleri ile arasında fark olacak mı diye. Hem oldu hemde olmadı. Dudaklarını yine dizginlerken, bedenime daha rahat sarıldı. İki arasındaki hassas çizgiyi henüz anlayamasamda anlayabilmem için önümde uzun yıllar vardı.

Çadırın bulunduğu alana, el ele döndük. Her zamanki gibi. Ama her zamanki gibi hissetmiyordum. Dağa taşa, denize gökyüzüne avaz avaz bağırasım vardı. 'Elimi tutuyor ama zoraki değil. Kendi istediği için. Çünkü Mazlum beni seviyor!'

Yüzümdeki aptal tebessüm içten içe haykırdığım için olsa gerek, yüzümde kaldı. Benim yüzümde aptal bir gülümseme var iken, Mazlum'un yüzü gayet ciddiydi aslında. İstemediği bir şey olmuş gibi. Dayanamadım. Çünkü en az benim kadar mutlu olması gerektiğine inanıyordum. Mazlum'a karşı kayan benliğimin, on kilometre öteden belli olmamasının imkanı yoktu ve en önemlisi ise Mazlum'un anlamamasının imkanı yoktu.

"Mazlum?" dedim hafifçe boynunu sağa eğerek. "Bir şey mi oldu?" Aslında bir şeyler olmuştu ama bu olanların bu kadar yüz düşürtebilmesine imkan yoktu.

"Yok. Yok bir şey." dediğinde çadırın önüne gelmiştik. Peki dercesine başımı sallamadım değil.

"Ben." diyerek derin bir nefes aldım. Sağ elimin işaret parmağını havalandırarak çadırı işaret ettim. "Üstümü değiştireyim o zaman sonra çıkarım."

"Yok, sen çıkma." deyince Mazlum aniden kaş çatma sırası bana geçti haliyle. Neden dercesine başımı iki yana salladım. "Geceliklerinle dışarı çıkma." dedikten sonra kamp alanına bir bakış attı. "Alkol oranı yüksek buranın. Ne olur ne olmaz."

"İyi sen önce üstünü değiştir o zaman ben beklerim." dedim gayri ihtiyari. Yanında hiç soyunmadığım için bu bir kerede atlayabileceğim bir eşik değildi.

Mazlum kamp sandalyelerinden birini işaret etti. "İki saniyeye geliyorum." deyince dudak büktüm. On dakika sonra gelse ne olacaktı ki? Mazlum gerçekten bir dakika içerisinde geri döndü ama yüzü kıpkırmızı bir şekilde. Şort giymesine alışmıştım ama üzerinde kısa kollu bir tişört görünce şaşırdım. O kadar tişörtsüz gezebilmek için bana yol yapan o değil miydi sanki?

Mazlum geri gelince hiçbir şey demeden, çadıra doğru yöneldim. Buraya kadar bir sıkıntı yoktu. Çantayı açtığımda gözlerim şaşkınlıkla irileşti. Mazlum ile tek bir çanta yapıp gelmiştik. Daha doğrusu çantayı zaten ben yapmıştım. Haliyle Mazlum eşyalarını da bu çantadan almıştı. Kendim koyduğum günlük eşyalar yerli yerinde dursa da, gecelik diye nitelendirebildiğim şortlu takımlarımın yerinde yeller esiyordu. Onların yerinde saten(!) göğüs kısımları dantelli şortlu takımlar ya da direkt boşuna dikim masrafına girilmiş yine saten fantezi gecelikleri mevcuttu! "Oha!" dedim ses tonuma hiç dikkat etmeden. "Yok artık ama ya!" diye ağlamaklı bir tonda devam ederken, bordo saten ip askılı avuç içi kadar geceliği askısına sağ elimin işaret parmağını geçirerek havalandırdım.

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin