58. Bölüm

28.1K 1.9K 169
                                    

Bölüm şarkısı; Ozan Erkan - Sen Olmasan

Merhabalar. Azıcık sizlerle sarılmaya geldim. Bölüm sizleri tatmin etmeyebilir ama geçen hafta sınav yüzünden ertelediğim tüm işler dalga dalga şimdiki günlerime yığıldığı için "Tutun kollarımdan, düşerim şimdi," diye bağırmalık günlerdeyim. Bölümleri ya haftada bir güne çekmeye çalışacağım ya da elimden geldiği kadarıyla dengeyi korumaya. Yinede ne olursa olsun haftada en az bir bölüm okumaya devam edeceksiniz. Ama şu an karmakarışık bir reel hayata sahip olduğum için şu gün, bugün de diyemiyorum. Kısacası; takipte kalırsanız habersiz kalmazsınız.

Neyse çok uzattım. Hepinizi öpüyor, keyifli okumalar diliyorum.
Sevgiler ♥️

Mazlum Doğan

Bir kızınız olacak söylemi; göğsümde bulunan tüm kuşların kanat çırpmasını sağlarken, Yıldız'ın incinebileceğini düşünmek o kuşları kafeste bırakmama neden oldu. Ve Yıldız yine korkularımı yersiz çıkarıp, gönlümün kuşlarını mahkum ettiğim kafesten kendi elleriyle saldı...

Bir bebek mağazasının içerisinde dolaşırken, Yıldız'ın on kere çıkarması gerektiği sesi hiç çıkmadığı için merakla donandım. Oyuncak reyonunun önünde durmuş bir halde envai çeşit oyuncağa garip bir yüz ifadesiyle bakarken, beline arkadan ellerimi dolayarak kızımı kucakladım. "Neye bakıyoruz acaba böyle ummalı ummalı?" diyerek hafifçe boynuna sokulup, saçlarından ulaşamadığım tenine bir öpücük bırakmaya çalıştım.

Yıldız karnının üzerindeki sol elimin üstüne, sol elini yaslayıp başını sağa doğru çevirdiğinde burun buruna geldik. Aniden oluşan yakın temasımızla gülümseyerek sesli bir nefes verdi. Gülümsemesini bozmadan; "Ne kadar çok çeşit var baksana," diye mırıldanıp, bakışlarını tekrardan oyuncaklara çevirdi. "Ve ne kadar da pahalılar akıl alır gibi değil..." dedikten sonra rafta duran sarı saçlı, iri mavi gözleri ve pembe yanakları olan oturur pozisyonda duran bir bebeğe uzandı. Bebeğe canını incitmekten korkarmışçasına bir incelikle dokunurken; "424 lira..." dedi şoklanmış bi sesle. "Şaka gibi ama değil."

Arkamızda kalan alışveriş arabasına bir bakış attım. Arabanın içerisinde sarı ördek başı figürlü banyo havlusu bile vardı ama Yıldız hala arabaya attığım hiçbir şeye ses çıkarmamıştı. "Arabadakiler de bir o kadar tutmuştur bence," diyerek karnının üzerindeki ellerimi sıklaştırdım. "Ve hala müdahale etmedin..."

Tereddütlü çıkan ses tonuma, Yıldız iç gıcıklayıcı bir gülüş sergileyerek başını sol omzuma doğru gerisin geriye yasladı. "Baba, kız arasına girilmez," diyerek sesli bir nefes verdiğinde yüzünden buruk bir tebessüm geçti. "Annemin sürekli babamla arama girmesinden nefret ederdim..." Başını onaylamaz bir tavırla iki yana salladı. "Bu yüzden ilişkinize hiç müdahale etmemeye kararlıyım."

Sağ elimin avuç içini karnına daha çok bastırdığımda, ufaklığın artık ele avuca geldiğini hissettim. "Yalnız hala senin kontrolünde," dediğimde Yıldız cıkladı.

"Artık özgürsünüz," diyerek göğsüme yaslı sırtını didikleştirdi. "Bugün yarın, dış dünyanın seslerini duymaya başlayacak. Ve ben otoriter bir anneyle, ona hasret bırakılan bir babanın sesini duymasını istemiyorum..."

Yıldız elindeki bebeği, aldığı rafa geri bırakırken; "Okumuşsun," dedim gözlerimi kısarak. Yıldız'ın anlamsız gözleri bana döndü, ne dediğimi anlayamadığı için. "Bebek gelişimi için aldığım kitapları okumuşsun..." diye sol kaşımı havalandırarak duraksadım.

Yıldız gülerken kaşlarıda havalandı. "Okumamız için almamış mıydın?" dediğinde sorunun cevabını zaten biliyordu. Ardından omuz silkerek devam etti. "Sen yokken çok canım sıkılıyor," dedikten son yüzü düştü çocukça. "Hoş, okurken hep uyuya kalıyorum ama okudum yani. En azından kitaplardan biri bitti."

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin