16. Bölüm

39.5K 2.6K 514
                                    

Geçen hafta bir gün gelişimizi, bu hafta bir gece erken gelerek unutturmak istedik.
Bölüm şarkısı; MYFO - Uymada da yaşın
Bölüm sonuna, Mazlum'un gözünden Yıldız'ı bırakacağım.
Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz, minnet duyarım.
Keyifli okumalar.
Haftaya görüşmek üzere.

Mazlum Doğan
Yıldız sınava girdikten sonra he ne kadar bana git desede, içim el vermedi. Ben, kendi üniversite sınavıma bir başıma gelmiştim. Çünkü ailemi yanımda sürüklemeyi kendim istememiştim. Birde o yaşların getirdiği büyüdüm havalarından dolayı, kendime yedirememiştim. Ama bugün dahi sınavdan çıkanların ailelerinin yanına nasıl koştuğunu hatırlıyordum. Kendi sınavıma getirmediğim ailemi, Ümran sınava gireceği dönem, te Ankara'dan arayıp Ümran'ı sınavda yalnız bırakmamaları için tembihlediğimi de hatırlıyordum. Bu yüzden Yıldız sınava girdikten sonra okulun çevresinden ayrılmaya içim el vermedi.

Görev yaptığım okulda, sınava girdiği için şanslı sayılırdım aslında. Her ne kadar okul içerisine giremiyor olsamda, okulun çevresini iyi biliyordum. Sınav günü olduğu için o kalabalıkta bile kendime bir büfede yer bulmam ise esnafın beni tanıyor oluşu sayesinde oldu. Okulun tam karşısında büfe işleten Ahmet abi beni orada görünce, 'Yerin var mı abi?' dememe bile gerek kalmadı.

"Ooo Mazlum oğlum!" dedi Ahmet abi beni gördüğü gibi. "Hayırdır? Gözetmen misin?" Hayır dercesine başımı salladım. "Kardeşin falan mı sınava giriyor o zaman?"

"Yok abi." dedim gülümseyerek. "Kardeşim değil." Yıldız, kardeşim değildi. Ama Yıldız'ı arkadaşım olarak tanıtmakta bir garipti.

Ahmet abi, sırtıma babacan bir tavırla iki kez vurdu gülerek. "Manitayı getirdim diyorsun?" dedi muzipçe.

"Eşim." dedim pat diye. Ağzımdan çıkan kelime bende sol kulağıma denk gelen bir tokat etkisi yaparken, Ahmet abide şok etkisi yarattı.

"Eşin mi?" dedi Ahmet abi gözlerini irileştirerek. Ardından sağ elini bıyıklarına kaldırıp, parmaklarıyla bıyıklarını taradı. "Ne zaman evlendin? Hiç haberimiz olmadı bizim." dedikten sonra çay ocağına doğru dönüp, oğluna seslendi. "Mithat oğlum! Mazlum abin ile bana iki çay getir hele." diyerek yönünü bana döndü. Dükkanının önünde kalan plastik tabureleri işaret etti bıyıklarından indirdiği eliyle. "Sende otur hele bakalım."

Ahmet abinin işaret ettiği taburelerden birine oturup, diğerini de kendisine doğru itekledim. Mithat o arada elinde iki çay bardağıyla yanımıza geldi. "Hoş geldin Mazlum abi." deyince Mithat gülümseyerek bir baş selamı verdim kendisine.

"Ne zaman evlendin? Anlat bakalım hele." dediğinde Ahmet abi, ben konudan oldukça uzaklaşmıştım aslında.

Sesli bir nefes verdim öncesinde. Düşünmeden konuşmaların böyle yan etkileri olacaktı elbet. "Bugün." dedim ve duraksadım. Ben bugün deyince, Ahmet abinin kaşları çatıldı haliyle. Sabahın köründe eşim dediğim kadın sınavda olduğuna göre, bugün evlenmiş olabilmemde imkansızdı. "Yani." dedim gülümseyerek. "Sınavdan sonra nikahımız var."

"Ha?" dedi Ahmet abi gayri ihtiyari. Bölük pörçük kurduğum cümleme verilebilecek en mantıklı cevaptı söylediği. "Ha sınavdan sonra nikah kıyacaksınız birde?" diye hayretle devam etti.

"Evet abi." dedim gülümseyerek. Elimdeki çay bardağından bir yudum aldım. "Takriben dört saat sonra evli bir adam olmuş olacağım."

Ahmet abi söylediğime tok bir kahkaha atarak, sol diz kapağıma iki kez vurdu. "E bekleseydiniz oğlum. Neden kızın sınav gününe sıkıştırdın ki?" dedikten sonra kaşları çatıldı. Sol gözünü kırptı peşi sıra. "Bir durum falan yok değil mi?" diye sorduğunda ise kaşları çatılan bendim. "Bebek mebek?"

Opia | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin