56 - French

132 12 3
                                    

İyi iyi ölmemişim

Zor günler geçirmeye devam ediyordum. Tüm bunların üzerine teyzem ve Shawn'ın babasının çarpık ilişkisi de eklenip gizli bir karmaşa yaratınca iyice kapana kısılmış hissetmiştim. Sanki ben koşmayı bilmeyen şişman bir hamsterdım ve birileri sürekli içinde bulunduğum çarkı döndürmeye çalışıyordu. Ben iki adımda nefes nefese kalırken çark dönmeye devam ediyormuş gibiydi. Tanrım, kafayı yemek üzereydim.
Teyzem ve Bay Mendes'in öpüşmesini birlikte gördükten sonra Felipe'le bir kez daha yan yana gelememiştik. Sürekli olarak birbirimizden kaçıyorduk ve ne zaman aynı koridorda birbirimize denk geliyor olsak kısa bir selamdan sonra hemen oradan uzaklaşıyorduk. Ben çoğu zaman grup çalışmalarını, ödevleri ve katıldığım okul grubunun çalışmalarına yardım edeceğimi söyleyerek uzaklaşıyordum. Felipe'in ise sürekli basketbolla ilgili çalışmaları oluyordu. Sarah da ben de biliyorduk ki kaptanlık seçmeleri kıran kırana geçiyordu ama antrenman günlerinin de ne zaman olduğundan haberdardık. Felipe'in de benden kaçtığı kesindi yani.
Sarah bazen Felipe ve benim birbirimizden kaçtığını anlıyordu ama bazen de Yass'la ilgili bir şeyleri anlatmaya o kadar odaklı oluyordu ki Felipe ve benim gerginlik ve stres dolu bakışmalarımızı kaçırıyordu. Tanrıya şükürler olsun ki Greyson'ın son faciasından sonra Felipe ve benim küs olduğumuzu düşünüyordu.
Gariptir, Lizzy'yi de Shawn'ın yakınlarında görmüyordum uzun zamandır. Gerçi son olaydan sonra Shawn'la da görüşürken görüşme sürelerini kısa tutmaya özen gösteriyordum. Bir gün ondan kaçtığımı anlayıp ben tam kaçarken beni durdurup neden ondan kaçtığını düşündüğünü sormuştu. Yanlış düşündüğünü ve yaklaşan kaptanlık seçmelerini ve Greyson'ın söylediklerini doğru olmadığını kanıtlamak için ondan biraz uzak durduğumu söylemiştim. Sonuçta hepsi yalan değildi. Fakat hepsi doğru da değildi. Ne halt yiyeceğimi kesinlikle bilmiyordum.
"İşte geldik." dediğinde okulun önüne ne zaman geldiğimizi anlayamadım. Tüm bu düşünceler arasında yol öylesine sessiz öylesine kısa geçmişti ki artık okul yolları da beni strese sokmayı başarıyordu. Emniyet kemerimi çözüp arabadan inmek için hazırlanırken Teyzem kapıları kilitleyip bana döndü. "Konuşmamız gereken bir konu var, Bella."
"Ne hakkında?" deyip aşina olduğum arabanın kilitlerini açan düğmeye basarken ona bakmamaya ve söylediklerini dinlemeye çalışıyordum çünkü son zamanlarda konuşma sırasında teyzemi hiç dinlemiyordum. "Ben ve Manny'i görmen hakkında."
Sessiz kalıp konuşmasını dinlemeye devam ettim ama tanrı biliyor ya günlerdir bu konuşmadan kaçıp teyzemle iletişimi asgari seviyeye indirmiştim. "Bak Bella, biz yanlış bir şey yapmıyoruz. Birbirimizi seviyoruz ve bu ilişki uzun zamandır var."
Hiçbir şey demeden başımı sallayıp ona baktım ilk defa. Günlerdir ilk kez göz göze geliyorduk. "Bunun için aramıza bir soğukluk girmesini istemiyorum. Biz akrabayız." dediğinde nefesimin tıkandığını hissettim. Aniden boğazımda bir yumru oluştu ve nefes almak zorlaştı. "Gidebilir miyim artık?" diyerek arabanın kapısını açtığımda uzanıp kolumu tuttu. "Tatlım, kendini kapatıyorsun. Evde benimle konuşmuyorsun. Kardeşlerinle ilgilendiğini görüyorum ama bir süreden sonra sanki benimle konuşmalarını istemiyormuşsun gibi hissettiriyor..."
"Affedersin." dedim akıp giden konuşmasını durdurarak. Sinirlendiğimi hissetmiyordum ama sakin kalmadığımı da biliyordum. Sesim kendiliğinden yüksek bir tondan çıkmaya başlamıştı. "Adam evli? Bu senin için bir şey ifade eder mi?"
Teyzem ani yükselişim karşısında afallarken derin bir nefes alıp elimi açık araba kapısından çekip bedenimi tümüyle teyzeme çevirdim. Böyle anları yaşamaktan nefret ediyordum. "KARISININ EVİNDE SENİN GELMENİ BEKLEDİK VE BU TAM BİR HAFTA SÜRDÜ. Belki daha fazla. Ve sen nerdeydin biliyor musun? BU EVLİ OLAN ADAMLA BİR YERLERDE İLİŞKİNİ SÜRDÜRMEYE DEVAM EDİYORDUN."
Bir süre sonra gözlerimi kısıp ona doğru uzandım. "Ciddi anlamda merak ettiğim için soruyorum. Evli olduğunu en başından beri biliyor muydun ki bu seni harika bir metres yapar, yoksa sonradan öğrendiğin halde ayrılmak istemedin mi ki bu da seni takıntılı bir âşık yapar." Teyzem artık şaşırmış bir şekilde bana bakarken sinirle güldüm. "Sen hangisisin teyze?"
Teyzem ağzını açıp tek kelime edemezken açık olan kapıdan inip çantamı sırtıma alırken karşımda beni şaşkın gözlerle izleyen Felipe ve Lizzy'yi gördüğümde işte günlerdir sakladığım şeyi batırdığımı anladım. Açık olan kapıyı unutup bağırıp çağırmaya başladığımı unutmuştum. Konu o kadar derin bir meseleydi ki ne konuştuğuna odaklanabiliyordun ama onun dışında bir şeylere odaklanman mümkün değildi.
"Bella..." diyen Felipe'i dinlemeyip daha fazla konuşmasına izin vermeden okul bahçesine girdiğimde Felipe yine seslendi arkamdan ama duymayı reddeder gibi yine bakmadım arkama. Okul binasına girip hızlı hızlı yürümeye başladığımda çarptığım bedenin Shawn'a ait olması ise beni biraz paniğe soktu. Birazdan Lizzy ve Felipe gelip arabadaki konuşmaları Shawn'ın öğrenmesine yardımcı olurlarsa o zaman ne halt edecektim ki?
"Nereye böyle aceleyle?" diyerek gülümseyen Shawn'a tedirgin şekilde gülümseyip elinden tuttum ve çaktırmadan arkama bakıp Felipe ve Lizzy'nin yaklaşmakta olduklarını gördüm. Hızlıca dönüp Shawn'ı diğer koridora çekmek için tuttuğum elini çekiştirmeye başlayıp "Derse yetişmeye çalışıyorum. Sen ne yapıyorsun burada?" diye sordum. Shawn'ın cennetten düşmüş gülümsemesi dudaklarına yerleşip benimle birlikte koridoru dönerken Lizzy'nin seslenmesini duyup durduğun her şeyin mahvolacağını hissettim.
Shawn durup arkasına baktı ve Lizzy'yi gördüğünde yüzündeki gülümsemeyi silip onların yanımıza yaklaşmasını bekledi. Günler sonra bu dörtlü ilk defa karşı karşıya geldiği için okulun meraklı gözleri de bizi izlemeye başlamışlardı. Yavaşça elimi Shawn'ın elinden çekmeye çalıştım. Tekrar malzeme olmak istemiyordum. Fakat Shawn hiç kimseyi umursamadığını elimi sımsıkı tutarak gösterdiğinde elimi kurtarmanın mümkün olmayacağını anladım.
Lizzy gelip Shawn'ın karşısına dikildi ama bir süre sonra gözlerini bana dikip "Felipe, senin adını sesleniyordu. Neden durmadın?" diye sorduğunda söyleyecek ilk yalanım "Duymadım." oldu. Aslında duyduğumu bahçedeki herkes biliyordu.
"Lizzy, hadi gidelim biz." diyerek Lizzy'yi bizden uzaklaştırmaya çalışan Felipe'e nasıl minnettar olduğumu anlatacak kelime bulamıyordum. "Hayır, ben burada durup Bella'nın teyzesiyle bağıra çağıra ne konuştuğunu Shawn'a anlatmasını ya da senden neden kaçtığını söylemesini dinlemek istiyorum." dediğinde yutkundum ama boğazımda inanılmaz bir acı oluştu.
Shawn bana ve Lizzy'ye garip bir bakış attı. Felipe tekrar Lizzy'yi götürmek için yeltendi ama Lizzy yine onun ellerinden kurtuldu. "Hadi." diyerek konuşmamı isteyen Lizzy'ye karşı ne diyeceğimi bilemedim. Felipe en sonunda dayanamayıp Fransızca konuştu. "Hiçbir şey söyleme. Hiçbir şey bilmiyor. Her şey Fransızcaydı. Kafan karışmış gibi davran. Neler döndüğünü anlamayacaklar." dediğinde Lizzy ve Shawn bana dönüp cevap vermemi beklediler ama ben tam da Felipe'in dediği gibi kafam karışmış gibi baktım ona. "Özür dilerim ama hiçbir şey anlamadım. O kadar hızlı konuştun ki." deyip şaşırmış gibi kaşlarımı kaldırdığımda Shawn'ın yüzündeki meraklı ifade gitti. Lizzy gözlerini kısıp neler döndüğünü anlamaya çalıştı ve Felipe "Neyse, önemli değil." diyerek yanımızdan gitti.
Shawn gözlerini devirip "Bella'dan uzak dur, Lizzy." deyip beni oradan uzaklaştırdı. Lizzy arkamızda kalırken bir girmek üzere olduğumu koridora girip yürümeye başladık. Shawn beni sınıfıma bırakırken elini omzuma atıp "Felipe'le bir şeyler çevirdiniz, fark ettim." dediğinde kaskatı kesildiğimi hissettim. Yalanlamak için ağzımı açıyordum ki Shawn bana sıkıca sarıldı. "Daha sonra konuşacağız, Bella. Birkaç gündür benden kaçışının sebebi belki de budur." dediğinde korkmuştum.
"Antrenmanım var. Öğle arasında bulurum seni." diyerek yanağımı okşadı ve hiçbir şey olmamış gibi ellerini ceplerine sokup spor salonuna gitmek için koridorda yürümeye başladı. İşte şimdi kaçacak delik kalmamıştı.

Fire On Fire // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin