17 - A Place To Talk

512 36 20
                                    

Hey! Ben geldim ve size yeni bölüm getirdim

Bir de bundan sonra daha kısa yazabilirim demek için şuraya küçük bir not düşüyorum.

Aaron Carpenter oneshotlarıma da bakın, diyerek gidiyorum.

"Bayan Hughes'a kış gezisi için yardım edeceksiniz ve iki başarılı öğrencimi bir daha burada görmeyeceğim."

Müdür yardımcısı Russo'nun ellerini arkasında tutup voltasına bilmem kaçıncı adımı da ekledikten sonra önünde yürüdüğü masanın diğer tarafına geçip oturdu. Birkaç tur daha atsa başım dönecek ve ortalık yere bayılacaktım. Bayılmak sorun değildi ama korkudan bayıldı dedirtemezdim kendime.

Bay Russo çok fazla renk içermeyen kalemliğinden bir dolma kalem alıp önündeki sarı renkli küçük yapışkan kağıtlara not alırken başını kaldırıp bize baktı ve "Anlaşıldı mı?"diye sordu. Son cezamın üzerinden henüz bir hafta bile geçirmemişken aldığım bu yeni ceza için fazlasıyla heyecanlı bir baş sallamayla cevap vermeye çalıştım müdür yardımcısına. Sonra yanımda öylece bekleyen ve benden daha sakin gözüken Shawn'la aynı anda "Evet, efendim."dedim.

"Şimdi çıkın odamdan ve bir daha gelmeyin."deyip eliyle bizi kovarken hemen harekete geçip yanında bulunduğum kapıdan dışarı çıktım. Müdür odasına giderken yolda müdür yardımcısı ile karşılaşmak bugün başımıza gelen en güzel şeydi. Çünkü kendisi tam bir basketbol ve amigo takımı taraftarıydı ve Shawn takımdaydı. Böylece büyük bir ceza almaktan son anda kurtulmuştuk.

Benden sonra sakince dışarı çıkan Shawn kapıyı yavaşça kapatıp tuttuğu nefesi uzun ve bir o kadar da yavaşça verirken gözlerini usulca kapattı. Dakikalarca içimde tuttuğum nefesi verip sakinleşmeye çalışırken elim alnımı ovdu ama aniden başlamış baş ağrımı geçirmeme yardımcı olamadı.

"Baban sorun eder mi?"diye soran Shawn kapının yanından çekilip ellerini ceplerine koyduktan sonra önümde dikilmeye başladığında konuşmadım. Babam konusunu düşünmek eminim başıma daha fazla ağrılar saplayacaktı. Gerçekten ceza almakla arası olmayan ben, daha diğerinin üzerinden birkaç gün geçirmeden yenisini almaya çalıştığımda bunları düşünmeliydim. Ya da ne zaman Shawn'la yakınlaşacak gibi olsam evrenin şimdiye kadar gönderdiğim mesajları bir yerlerime sokmak gibi bir gaye güttüğünü anlayıp Shawn'dan uzaklaşmalıydım ama şimdiye kadar hiçbirini yapamamıştım ve sonuç olarak ikimiz de burada dikiliyorduk.

Başımı aşağı yukarı doğru sallayıp babamın sorun edeceğini söylerken yanımdaki duvara sırtımı yasladım ve oflayarak ellerimi göğsümde birleştirip gözlerimi tam olarak ayaklarımın altında duran mermer zemine diktim. Daha öncesinde onlarla böylesine sık sık göz göze gelmişliğim olmamıştı.

"Özür dilerim."diye mırıldanarak tam yanımda duvara yaslanan Shawn'ın kolunun benim koluma dokunduğunu hissettiğimde kesilmiş nefesimi arayıp buldum ve sesimi çıkarmadan onun bana dokunuyor olduğu gerçeğiyle ayakta dikilmeye ve asla kıpırdamamaya çalıştım. Sonuçta böyle şeyler sıklıkla başıma gelen şeyler değildi.

Başımı yerden kaldırıp cevap vermek için Shawn'a baktığımda aslında tahmin ettiğimden daha fazla yakınında olduğum gerçeği, yapacağım her bir hareketi unutturunca Shawn'ın boş koridoru gözleriyle taramasını ve sonra da bana dönüp, beni fark ettiği anda, gülümsemesini izledim. Kısacık süren gülümsemesi bile şaheser gibi duruyordu pürüzsüz suratında. Güneş ışıklarını göremeyeceğimiz bir yerde olmamıza rağmen adeta parlıyordu ve bu parlama beni kör edecek cinstendi...

"Kağıt da Bay Liebermann'da kaldı."deyip önüne döndüğünde ben de önüme döndüm. Fazlasıyla sapıkça onu izleme aktiviteme bir son vermeliydim. Bunu evde olduğum vakitlerde yapmalıydım.

Fire On Fire // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin