“Şuna bak, nasıl da koşuyor! Ah, günden güne daha fazla aşık olmama sebep oluyor.” diyerek büyük bir aşkla Yass’ı izleyen Sarah’yı izlerken kendi aşkımı sorgulamıştım. Sarah gibi içinde tutmadan ve serbestçe sevmek mi daha iyiydi yoksa neler olacağını bilerek hareket etmek mi?Okuldan çıktıktan sonra Sarah ve Yass’ın yoğun istekleri üzerine basketbol takımının yeni antrenmanlarını izliyorduk ve ortalık sanki uluslararası bir maçtaymışız gibi bir izlenim veriyordu. Takımın asıl ve yedek oyuncalarının her birinin farklı bir ülkeden olduğunu düşününce haksız olduğumu söyleyemezdim.
Tam önümüzde ise Lizzy arkadaşları ile oturmuş Shawn’ı izliyordu. Benim de gözlerimi ayırdığım söylenemezdi Shawn’dan. Kurduğu yeni takım gerçekten de iyi gidiyordu. Bu adar sıkı çalışmaya devam ederlerse Felipe’in kaptanlığında olandan daha fazla başarı sağlayacaklardı. Okul adına iyi bir haber olsa da Felipe’in de kendisini kötü hissetmesini istemezdim. Çünkü çok kez şahit olmuştum ki Felipe de iyi bir takım olabilmeleri için her şeyi yapmıştı kendi adına.
Koç ara vermeleri için düdüğünü çaldığından Sarah hızlıca tribünlerden inip Yass’ın kucağın atladı ve sıkıca sarıldılar. Bu durumu gören Greyson için aynı mutluluğu yaşadığını söylemek zordu. Yedek kulübesinden kalkıp bir hışımla soyunma odalarına doğru giderken arkasından öylece baktık ama Sarah ve Yass’ın bunu ciddiye aldıklarını bile düşünmüyordum.
“Merhaba.” diye nefes nefese yanıma oturan Felipe’e döndüğümde gülümsedim. “Hiç istemeyerek burada duruyorsun, değil mi?” dediğinde bakışlarım Shawn’ı aradı ama onun yerine Lizzy’nin ayak bileği gerçekten incinmiş gibi numara yaparak Shawn’a gittiğin, gördüğümde bir an olsun ben de Greyson gibi salonu terk etmek istedim.
“Hem de hiç.” diyerek Lizzy’nin sonunda ulaşıp Shawn’a sarılmasını izledim. Shawn her ne kadar karşılık vermese de yine de Lizzy’nin dokunduğu kişinin Shawn olması kalbimi yaralıyordu. Neyse ki Shawn, Lizzy’nin ellerini üzerinden çekip suların olduğu yere gitti ve bir şişe su alıp oraya oturdu.“Lizzy istediğini almış gibi görünüyor.” dediğinde üzgünce gülümsedim ve omuz silktim. Bu oldukça açıktı. Okuldaki herkes Shawn’la çıkmamı beklerken aniden bu hale gelmemiz bana da şaşırtıcı geliyordu. Ne diyebilirim ki?
“Teyzen konusu yüzünden mi?” diye sorduğunda başımı olumlu anlamda sallayıp tekrar Shawn’a baktım ama o çoktan bana bakıyordu zaten. Yanında da Lizzy oturuyordu. “Sanırım bu şekilde kalmak, gerçekleri öğrendiğinde, onu daha az üzer.” dediğimde Felipe gülerek “Buna sen bile inanmıyorsun.” dediğinde ben de güldüm. İşin açığı bunu bilmiyordum ama öğrenmek için de can atmıyordum. Kim felaketinin hemen yarın olmasını isterdi ki?
Biz gülerken Shawn’ın başını çevirip bakışlarını bizden uzak tutması Lizzy’yi meraklandırmış olacak ki dönüp bize baktığında ona bakmamaya çalıştım ama elimde olmayan nedenlerden dolayı da ne yapacağını merak edip izlemeye devam ediyordum ve o anda kalbimi kanatacak bir şeyler oldu.
Lizzy dönüp Shawn’ın yanağına bir öpücük bıraktığında kalbim kocaman bir ağırlığın altında ezildi. Sanki kalbimi kurtarmak ister gibi ayağa kalktığımda Shawn şaşkınca dönüp Lizzy’ye baktı. Sonra hemen gözlerini bana çevirdi ama Lizzy’nin eli bu kez de Shawn’ın terli ve yumuşacık yanağına gitti. Doğruca Shawn’ın kendisine bakmasını sağladığında Shawn’ın hiç direnmeden Lizzy’nin isteklerini uygulaması boğazımı sıkan bir ele dönüştüğünde derin bir nefes alıp tribünlerden inecek uygun bir yer aradım.
Paldır küldür Felipe’in yanından inip hızla salonu terk ederken sıktığım ellerimin içi ateş gibiydi. Aklımda tek bir şey vardı: benden sonra öpüşüp öpüşmeyecekleri. Olmamasını diledim. Tanrım, lütfen yapma bunu bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...