Yoruuum
Derin bir iç çekip kaşığını yeniden önündeki dondurmaya daldıran Sarah'ya bakmak için yarım saattir araştırma yaptığım Calgary hakkında olan sayfayı kapattım. Oysaki boş vakitlerimizde gezebileceğim bir sürü ye ve harika kafeler bulmuştum.
Telefonu kapatıp masaya bıraktıktan sonra dirseklerimi masaya dayayıp başımı avuçlarımın içine yerleştirdim ve sıkıntılı bir şekilde yemekhanedeki insanları süzen Sarah'ya baktım, onun bundan haberi yokken. Kaşığı dondurma kabından aldığı büyük bir parçayı ağzına doğru götürürken daha ulaşamadan hepsini masanın üzerine düşürdü ve Sarah bunu umursamadan boş kaşığı ağzına sokup yeniden önüne döndü. "Hay sikeyim." diye mırıldandı kendi kendine, düşen dondurma parçasını gördüğünde. Bir şeyler düşünüp kafasına taktığını görmemek imkansızdı ve her nedense kafasına takılan şeyin Greyson olmadığına emindim.
Çantasından çıkardığı kağıt mendille masanın üzerini temizleyip artık çöp olan şeyi dondurma kabının kapağının üzerine bıraktığında dondurma kabını kendi önüme çekip "Neyi kafana takıyorsun?" diye sordum. Sadece iki saniye sonra dediklerimi algılayabildi ve hala ne söylediğimi anlamamasına rağmen gözlerini kocaman açıp şaşkınca bana baktı. "Bir şey mi söyledin?"
"Sarah, normalde böyle şeyleri ben yaparım. Rolleri değiştirmek hiç hoşuma gitmedi." diyerek başımı sağa sola doğru yavaşça sallarken Sarah hala anlamaya çalışmıyordu beni. "Böyle şeyler de ne demek?"
"Dondurma yiyerek stres seviyesini azaltmak, bir şeyleri düşünürken kendini sessizlikle boğmak ve ne söylenirse söylensin anlamak için beynini yormamaktan bahsediyorum. Genelde sızlanan ben, destek çıkan sen olursun. Lütfen, kes şunu." dediğimde sızlanarak ellerini yüzüne kapattı ve başını öylece masaya koydu. "Çok mu belli oluyor?"dedi boğuk bir sesle.
Söylediği şeye kıkırdayıp omzundan dürttüm ve kalkmasını sağlayıp "Dökül bakalım." dedim. Sarah kalkıp oturduğu yerde biraz dikleştikten sonra yeniden yemekhanenin içinde gözlerini gezdirirken dondurma kaşığını hiç çekinmeden ağzıma götürüp Sarah'nın dondurmasını yemeye başladım. Kış dondurmaları Kanada'nın yapmasını sevdiğim en iyi şeyiydi.
"Yemekhanenin girişindeki masalara bak. Yass, Shawn ve daha öncesinde sadece iki kere gördüğüm bir kız birlikte oturmuş bütün öğle arası boyunca bir şeyler konuştular." dediğinde Shawn'ın olduğu masayı hiç zorlanmadan buldum. Masalarında oturan kızı ise ben de sadece bir kere görmüştüm. Bizim okuldan olup olmadığını bile bilmiyordum. "Evet ve tam da onların masasının karşısında Harry, Lizzy, Greyson ve şu sürekli Greyson'ın yanından kovmaya çalıştığın kız oturuyor." diyerek yeniden geriye yaslandığımda Sarah üzgünce başını salladı.
"İşte sorunum bu." dediğinde kaşlarımı çatıp kaşığı yeniden dondurmanın içine koydum arkadaşımı daha dikkatli dinlemek için. "Bella, biliyorsun..." diyerek dudaklarını diliyle ıslattı ve parmakları ile oynamaya başladı. "Greyson ile uzun zamandır dikiş tutturmaya çalışıyoruz ve onu gerçekten seviyorum." dediğinde yeniden başımı salladım. İnsanın sevgilini sevmesinden daha doğal ne olabilirdi ki?
"Amaonaaşıkolmadığımıdüşünüyorum." iye bir anda konuştuğunda biraz durup cümlesini anlamaya ve onu korkutmadan tepki vermeye çalıştım. "Ne zamandan beridir?"diye sorduğumda sızlanır gibi bir ses çıkardı ve başını ellerinin üzerine koyup oraya vurmaya başladı. Hem söylediği şeye pişman oluyor hem de tatlı canının yanmasına izin vermiyordu. İşte Sarah!
"Yılbaşından beridir? Biliyorsun, bütün gece onu aradım durdum ve yeni yıla girerken yanımda değildi." dediğinde daha sonrasında gelecek olan itiraflar için aramızda duran dondurmayı ve çöpleri kenara itip herhangi bir dağılmaya karşı önlem aldım. "Bu yüzden ben de yeni yıla girerken Yass'ı öptüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...