Dolabımın içini düzeltmeye çalışırken elime gelen Kimya defterime baktım. Son dersin notlarını alamamıştım ve bir sonraki ders o notlarla ilgi bir şeyler anlatacağını bildiğim Bay Liebermann'ın gözüne daha fazla batmamak için en azından son deste işlenen notlara çalışmış olmam gerekiyordu.
İç çekip defteri yeniden dolabıma koyduğumda kendi dolabı önünde bir sonraki dersin hazırlıkları ile uğraşan Loren'i gördüğümde sevindim. Notları ondan alırsam bir sonraki Kimya dersinde yaptığım şeyi affettirebilirdim.
Çantamın sapını bir omzuma takıp dolabımı kilitledikten sonra Loren'in yanına yürüdüm ve beni fark ettiğinde el salladım beklemesi için. Çantasını koluna takıp kitaplarını da yavruları gibi bağrına bastıktan sonra yarım bir gülüşle beni bekledi ve yanına gittiğimde "Hey, n'aber?"diye sordu.
"İyi."diyerek gülümsedim. "Bana Kimya dersinin son notlarını verir misin? Malum ben sınıftan kovuldum."diye eklediğimde güldü. Dönüp dolabını kurcaladıktan sonra çıkarıp bir defter uzattı ve ben içindeki notları bulmaya çalışırken "Şanslı kızsın."dedi. İma dolu bir bakıştan sonra bunu söylediğinde şans olarak neyi kast ettiğini düşündüm. Şahsen kendimi o kadar da şanslı görmüyordum.
Dudaklarımı birbirine bastırıp kaşlarımı kaldırdıktan sonra yeniden deftere dönmeden önce yanımızda beliren Felipe ikimize birden "Günaydın."dediğinde Loren benden daha istekli bir şekilde karşılık verdi Felipe'e. Felipe'in takım kaptanı olmasının daha çok etkisi vardı bunda.
"Neye bakıyorsun?"diyerek benimle birlikte deftere uzanan Felipe'le ikimiz arasında göz gezdiren Loren kafası karışmış gibi gözüktüğünde "Siz çıkıyor musunuz?"diye sordu. Felipe başını defterden kaldırıp bana döndüğünde şaşkınca birbirimize baktık. Çıkmasak da flört dedikleri şeyi yapmaya çalışıyorduk ama Shawn'ın öpücüğünden sonra Felipe'i sadece arkadaş kategorisine almıştım ve bundan şimdilik kimsenin haberi yoktu.
Ben başımı hayır anlamında sallamadan önce Felipe benden hızlı davranıp "Henüz değil."dedi. Sonra da yeniden bana döndüğünde başımı sağa sola sallayıp Loren'a döndüm. Loren işaret parmağını kaldırıp yine ikimizin üzerinde gezdirdikten sonra "O zaman Shawn'la öpüşen kız sen değilsin."diye bir çıkarımda bulundu.
Felipe kaşlarını çatıp bana baktıktan sonra yeniden Loren'a döndüğünde gerilen ortamdan dolayı hızlanan kalbimin üzerine Loren'ın defterini bastırdım ve hızlıca yutkundum. Hiçbir şey kaçırmamak için kocaman açtığım gözlerimle Loren'ın bir sonraki cümlesini bekledim.
"Kimle öpüştü o zaman bu çocuk?"diye kendi kendine sorarken Loren'ın okuldaki büyük dedikodu kaynağı olduğu aniden aklıma geliverdi. Loren'in bir şeyler öğrenmesi demek okulun bunu 5 dakika içinde duyması demekti.
"Af edersin ama sana bunu düşündüren nedir?"diye soran Felipe aniden ciddileştiğinde Loren yutkunmak zorunda kaldı. Çatılmış kaşları ve Loren'ın üzerinden çekmediği gözlerle Felipe sorusuna cevap ararken benim hakkımda ortalığa yayılacak olası bir dedikodu bütün vücudumu titretmeye yetmişti. Şimdiden Loren'ın Kimya defterini sımsıkı şekilde tutuyordum ellerimde.
"Dün bana Shawn'ın ilk öpücüğünü verdiğine dair bir mesaj geldi. Biliyorsun, okuldaki büyün kızlar için büyük bir dertti bu. Ayrıca herkes Shawn'ın ilk öpücüğünü verecek kızı gözlerinde büyütmüştü."dediğinde sabırsızca nefesini veren Felipe ellerini beline koydu ve "Sorumun cevabı dışında şeyler anlatıyorsun Loren."dedi.
Loren terleyen avuçlarını eteğine silip "Şey..."dedi. "Bella ve Shawn Kimya dersinde birbirleriyle yazıştıkları için dersten kovulunca ve bana da Shawn'la ilgili böyle bir haber gelince ben zannettim ki öpüşen kız Bella..."diyerek yeniden bana bakan Loren'in gözlerindeki korkuyu gördüğümde tabi ki yanacak olan ilk kişinin ben olması şaşırtıcı değildi. İlk olarak beni satmaması hata olurdu zaten.
"Ama anladığım kadarıyla değil. Çünkü siz..."diyerek yeniden işaret parmağını ikimiz arasında gezdirdi ve bir daha da konuşmadı. "Siz dersten mi atıldınız?"diyerek bana dönen Felipe'in görüş anından çıkan Loren bize veda ederek yanımızdan toz olduğunda tek kaldığım için ben de yavaşça korkmaya başlamıştım.
Başımı yavaşça salladığımda "Neden?"diye sordu gülerek. Bu sinirlerinin bozulmaya başladığının ilk belirtisiydi ve öpüştüğümüzü duyduğunda nasıl davranacağını merak ediyordum. "Yass konusunda anlaşamadığımız bir durum vardı. Onu konuşuyorduk."diye açıklamada bulunduğumda elini saçlarına atıp karıştırdı ve "Anladım."diye mırıldandı. Bu mırıldanış daha sakin bir şekle büründüğünü de gösterirken rahatladım. Sadece ben olmadığıma inanmıştı. Şimdi geriye sadece tek bir sorunum kalıyordu: Loren'ın Shawn'ı öpen kızı bulma isteği.
"Bella..."diyerek oldukça sakin bir ses tonuyla konuşan Felipe karşıma geçip asık bir suratla bana bakarken omzumun üstünde duran bir tutam saçı omzumun gerisine attı ve "Sen ve o..."diyerek sustuğunda cümlesinin devamını bekledim. Etrafına bakınıp cesaretini yeniden topladığında yeniden konuştu. "Bak, eğer aramızdaki şeyle ilgili tereddütlerin varsa veya... ne bileyim aklın Shawn konusunda karışıksa..."dedikten sonra yavaşça yutkundu ve acı çekiyormuş gibi gözlerini sımsıkı kapattı.
Karşımda dikilmiş bir şeyler konusunda emin değilsem beklemeye hazırmış gibi duran ya da deminden beri bunu anlatmaya çalışan Felipe'e baktım. Bencillik etmek yerine bana zaman tanımaya hazırmış gibi duruyordu. Sorun varsa halledecekmiş gibi gözüküyordu ve en kötüsü bu kadar şeyi söyleyerek kendine acı çektirmeye hazırdı.
"Belki kaptanlık mevzusunu duymuşsundur. Okuldaki her kız gibi kafan karışmıştır."dediğinde anlamaz bir şekilde ona baktım. Bunun kaptan olması ya da popüler olması ile ilgisi yoktu. Ona bir şans daha verdiğimde Shawn beni henüz fark etmişti. Fark etmişti derken sadece bir varlık olarak dünya da olduğumu görmüştü. Bu kadar.
"Birinci olarak beni okuldaki her kızla bir tutmana oldukça şaşırdım. Çünkü öyle olmadığımı gayet iyi hissettirmiştin. İkinci olarak.. ikinci olarak diye bir şey yok bu birinciyle alakalı. Sana sırf kaptansın diye ikinci bir şans vermedim. Shawn kaptan olsaydı ve aklımda bununla ilgili birkaç ışık yanmayacaktı. Cidden öylesine basit düşünceliymişim gibi bir izlenim mi verdim?"diye kızdığımda asık suratı düzeldi. Hatta söylediğim şeyleri açıklamaya çalışacak kadar heyecanlandı.
"Asla."dedi. "Asla öyle bir izlenim vermedin. Geldiğin maçta kazanan takım biz olmamıza rağmen Koç'un takım kaptanlığını Shawn'a teklif ettiğini duyunca belki..."diyerek ekleyip omuz silktiğinde göz devirdim. "Hala aynı şeyi yapıyorsun."diye homurdanıp gitmek için arkamı döndüğümde Felipe hızlı adımlar atıp önüme geçip beni durdurduğunda "Özür dilerim."dedi. "Çok özür dilerim. Söz veriyorum bir daha olmayacak."
Konuşacağım sırada benim yerime konuşan Bayan Hughes'u duyduğumuzda ona döndük. "Bayan Pressburg'u rahat bırakın Bay Lefebre." Teslim olmuş gibi ellerini havaya kaldıran Felipe "Ona dokunmadım bile."dedi. Gerçekten de dokunmamıştı. "Pekala, Bayan Pressburg benimle geliyorsunuz ve siz Bay Lefebre, takım arkadaşınız Bay Mendes'in hemen odama gelmesini söylüyorsunuz."diyerek arkasını döndüğünde boş bulunup "Neden?"diye soran Felipe yeniden döndü Bayan Hughes. Bir şey söylemeden sadece bakarken Felipe arkasında bir yerleri işaret edip "Ben Shawn'ı bulayım."diye mırıldandı ve Bayan Hughes'un kafasını sallamasından sonra toz oldu.
Çizdiği sert kadın tavrıyla koridorda yürümeye başlayan Bayan Hughes'un peşine takıldım ve Kimya dersinin getirdiği bir başka cezayı almak için Rehberlik servisine doğru yürüdüm. Umarım başka ters bir hareketim yüzünden Kimya dersinden kalmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...