Ben bu hikayeden sıkılmışım yahu. Yeni şeyler yazmak istiyorum
18 yaşıma henüz girmesem de 16 yaşımdan beri ehliyetim vardı. Fakat babam ne kendi arabasını vermiş ne de bana bi araba almıştı. Trafiğe çıkmam yeterince geciktirilmişti. Şimdi arabasını kullanmama izin vermeyen bir baba varlığı üzerimde etki yaratmıyordu ve arabayı istediğim gibi kullanıyordum. 17 yaşında olduğum için de bu tür bir araba pekte genç işi sayılmıyordu.
Babamın arabasına okul bahçesinin dışında park edecek bir yer bulduktan sonra trafik boyunca içimde tuttuğum adrenalin dolu nefesi rahatça bıraktım. Babam arabayı vermemekte biraz haklı olabilirdi. Nedenini şimdi daha iyi anlıyordum.
Yorgun ve bi o kadar da düşünmeye devam eden kafamı direksiyona bırakıp gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattığımda ebeveynlik yapmaktan yorulduğumu hissettim. Kardeşlerimin sorumluluğunu almak aniden zor gelmeye başlamıştı. Üzerine babamın ne zaman yanımızda olacağı konusundaki şüpheler eklenince herkesten ve her şeyden kaçmama yetecek kadar saçma sapan düşüncelerin kıyısında gezer olmuştum. Ve şimdi bir de Bay Mendes ve teyzemin arasındaki ilişki eklenmişti. Bir de başımdan savamadığım Lizzy vardı. Peki benim hepsine yetecek gücüm var mıydı?
"Bella, kafanı hemen direksiyondan kaldır." diyen Oscar'ın sesini duyduğumda aniden ikizlerin de arabada olduğunu hatırladım. Teyzemle ettiğim kavgadan sonra onları teyzemle yalnız bırakmama konusunda kendime bir söz vermiştim. Bütün bu olanlardan haberleri olmadan ve babam gelene kadar eskisi gibi yaşamaya devam etmeleri için elimden geleni yapacaktım. Teyzem istediği kadar evimizde kalıp başımızdaki o kişi olabilirdi. Gerçekler öyle olmadığı konusunda bağırsa da.
Kafamı kaldırıp Oscar'a döndüm. "Yine ne var?" İkisini de zorla arkaya oturttuğumdan beri yolda mızmızlanıp durmuşlardı. Arabada ön koltuk kavgası hiç bitmeyecekti.
Fakat unuttukları şey arabayı benim gibi bir aceminin kullandığıydı."Geldiğinden beri kornaya basıyorsun. Etrafta korku yaratacak kadar bile karga kalmadı." diye eleştirel bir yorumda bulunduğunda gözlerimi devirdim. Şu çocuğun iğneleyici tavrı asla değişmeyecekti. Kemerimi çözüp tam ona cevap verecekken aniden orada olduğunu belli etme isteği duyan Adler konuşunca olduğum yerde kaldım. "Felipe, Adele'i de getirmiş midir?"
"Aslına bakarsan Adler, Felipe’in burada olup olmadığını bile bilmiyorum. Sarah'dan bir isim listesi almadık." deyip yan koltukta duran telefonumu alıp havada salladım ve aniden Sarah'dan bir mesaj daha aldım.
Takım kaptanı ve oyuncular belli oldu.
"Şaka yapıyorsun." diye kendi kendime mırıldanıp sonucu sormak için cevap yazacağım sırada birisi arabanın oturduğum taraftaki camına birkaç kere tıklatınca dönüp elimdeki telefonu bıraktım. Shawn’ın durumunu sonra öğrenecektim.
Bay Mendes, ona döndüğümde el sallayıp zorlama bir gülümseme ile aşağı inmem için eliyle bir hareket yaptı. Diğer elinde Shawn’ın spor çantası duruyordu. Oğluyla araları iyi olmamasına rağmen neden burada olduğu şimdi anlaşılıyordu.
"Arabada kalın." diye ikizleri uyarsam da asla gözlerimi Bay Mendes'in üzerinden ayırmadım. Kapıyı açıp arabadan ineceğim sırada içeri hücum eden kar soğuğu çocukları üşütmesin diye hızlıca inmemi sağladığında üzerime montumu almayı unutmuştum. Aslına bakarsak Bay Mendes’in yüzündeki zoraki de olsa havayı yumuşatmaya çalışan gülümseme kaybolup gittiğinde ikimizin arasındaki bakışmalarla hava yeniden donmuştu. Tanrı biliyor ya birazdan aramızdaki gerilimin artacağını bile hissedebiliyordum.
Kendimden emin şekilde attığım adımlar beni ona yaklaştırsa da beynimde ondan uzaklaşıyordum. Yanına yaklaşıp tam önünde durduğumda bana Shawn’ın spor çantasını uzatıp yüzüme bile bakmadan "Şunu Shawn gelince verirsin." dedi. Bir şey söylemeden çantayı alıp koluma taktığımda montunun iç cebinden bir sigara çıkarıp dudaklarının arasına yerleştirdi ve paketi tekrar eski yerine koyarken benimle konuşmaya çalıştı. "Nasılsın, teyzenle nasıl gidiyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...