Uzun bir otobüs yolculuğu, aç karınlar ve otele kendini attıktan sonra başlayan deliksiz uykunun sonunun geldiğinin habercisi alarmım...
Ve herkesten önce kalkıp süslenmeye programlanmış birkaç kız grubu.
Çalan alarmı susturup gözlerimi açtım ve etrafıma bakındım. Odada benden başka kimse yoktu. Perdem sonuna kadar açık ve dışarıda görülmeye değer bir kar şöleni vardı. Kendi kendime bugün havanın gereğinden soğuk olacağını mırıldandım. Beklediğim genelde olurdu ama buna altıncı his diyemezdim.
Gözlerimi ovuşturup yatakta biraz uyanmaya çalıştıktan sonra kalkıp gerindim. Şimdi en zorlu görevime başlamam ve hakkıyla yerine getirmem gerekiyordu. En yakın arkadaşım Sarah'yı uyandırmak...
Kapanmak için kıvranan gözlerimi kapanmadan odadan çıkıp koridora bakındım. Birkaç kişi benim gibi uyanmış üzerinde pijamaları ile ortalıkta gezinip diğer odalara giriyordu. Benden başka insanların da arkadaş uyandırmak gibi ulvi görevlerinin olması biraz destek bulmamı sağlamıştı doğrusu ama hemen arkasından gördüğüm kırk saat özenmiş ve pudralanmış kızlardan sonra görev aşkı içimde küçücük bir küle dönüşüveriyordu.
Gözlerim kapalı koridorda yürürken aniden birine tosladım. Geriye savrulacağım anda karşımdaki insanın pijamasından tutup düşmemeye çalıştım. Düşmedim de. Fakat çarptığım kişiyi gördükten sonra gözlerim her zamankinden fazla açılmıştı. Günlerdir pencerelerde izlediğim yakışıklı prensim yarı uykulu ve biraz da korkulu gözlerle bana bakıyordu.
Ellerini ters çevirip bileklerimden tuttu ve beni kendine asıldı. Uykunun verdiği salaklıktan mıdır yoksa aniden ve hızlıca beni kendine çektiğinden midir bilmiyorum, başım geniş göğsüne çarpıp burnumu eşsiz bir kokuyla doldurdu. Daha önce parfüm kullanıp kullanmadığını bile düşünmemiştim ben. Sadece yüzünü ve basket maçlarında potalara taktığı topları görmüştüm. Bir de evinin önünde durup sigara içişini. Şimdi fark ettim de o kadar da belli değildi sigara kokusu.
Elleri yavaşça omuzlarıma gelip beni kendinden ayırdığında kusursuz yüzüne baktım. Tanrı nasıl olurdu da böyle bir varlığı yaratıp dünyaya bırakırdı? Hadi bıraktı diyelim. Neden benim bulunduğum bölgeye bırakıp beni kocaman bir acının içinde bırakmıştı? Ona sahip değildim. Ona kimse sahip değildi ve yine hiç kimse ona bu kadar yakın bir konumda bulunup parfümünü ciğerlerine doldurmuş muydu?
"Af edersin. Önüme bakmıyordum." diye mırıldandım. Biraz suratıma baktı ve bir şey demeden ellerini omuzlarımdan çekip başını salladı. Yanımdan çekip gitmesi için bekledim ama o da aynı şekilde beni beklemiş olacak ki kıpırdamadı. Sonra bu tatsız durumun uzamaması için sağ tarafa bir adım attım. Aynı şekilde ondan sol tarafa gelen adım yine birbirimize çarpmamıza neden olduğunda tuttuğu nefesi bıraktı. İşte şimdi yoğun bir sigara kokusu duydum.
"Pardon." diyerek diğer tarafıma adım attım ama o da aynı şekilde yeniden adım atınca tekrar birbirimize çarptık. Bu kez dudaklarının kenarı neredeyse görünmeyecek kadar kıvrıldı. Belki de kıvrılmadı ve ben öyle görmek istedim. Ellerini omuzlarıma yeniden sarıp bizi çevirdi ve ellerini üzerimden çekti. Kokusu burnuma yeniden doldu. Beni bir anlığına bağrına basıp öylece ortada bıraktı ve arkasını dönüp koridorda yürümeye başladı.
Arkasından bir süre öylece bakakaldım. Uzun boyu koridorun içinde kendini belli ederken etraftaki kızların hepsinin ilgisini çekiyordu. Her kız durup benim gibi onun gidişini izliyordu. Nihayet bir odaya girip kapıyı kapattıktan sonra arkamı döndüm ve önümde aniden belirmiş koca bedene çarpmadan ilerledim.
Aklım sadece Shawn'ın kokusunu zihnimde tutmaya çalışıyordu ve kaybederse çok üzülürdü. Kalbim sol kulvardan yarışa katılmış bir Arap atı gibi sonradan açılmayı bekliyordu ve gümbür gümbürdü.
Sarah'nın odasının önüne gelip açılan kapıdan içeri attım kendimi. Kim olduğunu görmediğim ya da zihnimin görmezden geldiği kız ciyaklayarak odadan çıkıp gittiğinde sırıtarak kendimi Sarah'nın üzerine attım. "Yavaş, yavaş. Az yavaş. İnsan uyuyor burada." diye mırıldanan Sarah'ya sıkıca sarıldım. Kulağına yaklaşıp "Shawn bana sarıldı." diye fısıldadım.
"Karga bokunu yemeden niye sarılmış ki?" diye mırıldanan Sarah'dan bir daha ses çıkmadı. Saniyeler sonra üzerindeki yorganı atıp pörtlettiği gözleriyle bana baktı. "Sen ciddi olamazsın." dedi şaşkınca suratıma bakarken. "Yani aslında şöyle oldu." diyerek anlatmaya başladım. Kısa ve aşk dolu bir anlatıştan sonra hiçte tatmin olmamış bakışlar atan Sarah esneyip "Yani koridorda çarpıştınız ve sabah sabah ağız kokusunu ciğerlerine doldurdun, öyle mi?" diyerek teyit etti cevabı. Fazla realist bir bakış açısıydı fakat doğru bir yaklaşımdı.
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı olumlu anlamda salladım. "Kalk hadi. Çık git odamdan. Kahvaltıya inelim. Belki yüzüne yüzüne hohlatırız oğlanı." deyip beni yatağından kaldırdı ve kendine has bir üslupla beni odasından def etti.
İstediği gibi odama gidip kendimi banyoya tıktıktan sonra giyindim ve yarım saat sonra hazırlanıp onu odasından aldım. Kahvaltı salonuna geçerken Sarah'nın koluna girip etrafa bakındım elimdeki tabağımla. Amacım sadece Shawn'ı bir kere daha görebilmekti. Günler boyunca konuşamadığım hatta iletişime geçemediğim çocuğu bir okul gezisi sırasında iyice beynime kazımak istiyordum.
"Seninki şurada ama yanında Lizzy var ve hazırlanmak için bir saat erken kalktı." diyerek çenemden tutup başımı çevirdi. Gördüğüm sahne karşısında şaşırmazken biraz yıkılmış hissettim. Shawn bugüne kadar her kızın ilgisine sahip olmuştu ama neden kimseye yüz vermemişti anlamıyordum. Şimdilik Lizzy'i yanından uzaklaştırmamıştı ama ona olumlu bir cevap da vermemişti. Kendine dokunmasına izin vermiyordu ama onu yanından da ayırmıyordu. Bu çocuk şartelleri kısa yoldan yakmama sebep olacaktı.
"Boş ver onu da şu enfes domuz salamından al ve biraz omlet ve biraz da peynir..." diyerek almak istediği her şeyi tabağına doldurmaya çalışan arkadaşıma hüzünle baktım. Hayatım boyunca bir kocayı çekmem gerekirken Sarah'yı çekmekten azıcık korkmaya başlıyordum. Umarım bu durum sonsuza kadar böyle sürmezdi.
Tabağıma birkaç parça ot doldurduktan sonra iki küçük kase yoğurt aldım ve Sarah'nın beni götürdüğü masaya gittim. Uzun ve hüzünlü günüm başlıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...