26 - The Wristsrap

436 30 62
                                    

Hadi yorum yapın ve "So, Light Me Up"a da bakın

Arkadaşlarımla ne sıklıkta görüşürdüm?

Sarah hayatımın anlamı olmaya çok yakın bir arkadaştı. Onu her gün okulda gördüğüm yetmez gibi bazen hafta sonlarında bizde kalmasını da sağlar, sabaha kadar film izlediğimiz zamanlar oludu. Bazen ben de onda kalmaya giderdim ve ergenliğe girmeye hazırlanan erkek kardeşinden fazlaca şikayetçi olurduk.

Yass'la sıklıkla konuşmazdık bile. Ortak derslerimizden birinde karşılaşırsak veya bulunduğumuz arkadaş ortamında denk gelirsek birbirimizin halin hatırını sorardık. Basketbol takımında diye çoğunlukla oturup konuşmaya vaktimiz olmazdı bile.

Ve Greyson... o Sarah'nın sevgilisiydi ve onun hakkında söyleyebileceğim tek şey bu.

Yani çok fazla arkadaşım yoktu ve kimseyle de bir kafeden içeri kol kola girmiyordum. Pekâlâ, neden Shawn bunu yapıyordu?

"Tatlıyı beğendin mi?" diye sorup yeniden burnumun dibine girmeye hazırlanan Felipe'e hızlıca başımı salladım. Galette adında bir krep, pankek, tart karışımı bir tatlı söylemişti ve ne zaman grubun içindeki konuşmadan sıyrılsa benimle gizlice tatlı hakkında muhabbet yapmaya başlıyordu. Şunu anlamalıydı; tatlıyı sevmiştim ve hepsi bu. Üzerine ekstra konuşmaya gerek yoktu ki.

"Aa, yeter artık Felipe." diye sızlanan Lizzy ile herkes gözlerini çevirip Lizzy'ye baktı. "Ne zaman konuşmadan sıyrılsan Bella ile fısıldamaya başlıyorsun. Buraya hep birlikte vakit geçirmeye geldik. Bella ile daha sonra bir yerlerde buluşursunuz. Şimdi burayla ilgilen." diyerek sözde bütün sitemini herkesin duymasını sağladıktan sonra bana da göz kırpmayı ihmal etmediğinde dönüp Felipe'e baktım.

Felipe yüzündeki utangaçlığı gizlemeye çalışarak gülümsedikten sonra "Af edersiniz çocuklar." dedi ve elini sandalyemin arkasına atıp kendi sandalyesini bana daha çok yaklaştırdı. Shawn gürültülü bir şekilde sandalyesini itip kalktıktan sonra "Ben bir hava alıp geleceğim." dedi ve sandalyesinin arkasında astığı montunu alıp ceplerini kurcalayarak kapıya doğru yürümeye başladı.

Geldiğinden beri sadece birkaç kez bakışmıştık ve Shawn bunun özellikle kısa sürmesini sağlamıştı. Sırf konuşma amaçlı birkaç girişimde bulunmuştum ama Shawn cevap vermeden Lizzy onun yerine cevap vermişti ve Shawn buna karşı çıkmamıştı bile. Masada konuşulan her şeye de kısa kısa cevap verip söylediği sıcak çikolatayı içmişti. Tüm bunlar için buradan kalkıp dışarıda sigarasını içerken onunla konuşmak istiyordum ama imkanı yokmuş gibi çevrem Felipe ve Lizzy ile sarılmış durumdaydı.

İç çekip bardaktaki filtre kahveden bir yudum daha aldığımda tam olarak karşımda oturan Yass bana büyük bir iyilikte bulundu. "Bella..." diye seslendikten sonra masanın üzerinden uzanıp konuşacağı sırada Felipe de ilgisini çekmiş gibi Yass'a baktı ve kısa konuşmamızı dinlemek için Harry'nin ne dediğini dinlemedi.

"Etrafta hiç garson göremiyorum da, acaba çeviri için benimle mutfağa kadar gelebilir misin?" diye sorduğunda sonunda buradan kalkacağım için gerçekten sevindim. "Elbette." diye mırıldanıp ayağa kalktığımda Felipe sandalyesini geriye çekti ve sabahtan beri sevgiliymişiz gibi poz kesmeyi bırakmak zorunda kaldı. Bundan da fazlaca sıkıldığımı söyleyebilirdim. Felipe ile bir ilişki için kesinlikle hazır değildim.

Masanın etrafından dolanıp Yass'ın yanına gittiğimde Yass montunu alırken onu bekledim ve bu arada da dönüp bütün kardeşlerin oturduğu masada göz gezdirdim. Adler'ın bütün ilgisi Adele'in üzerindeyken Oscar hemen yanında oturan Aaliyah ile bir şeyler konuşuyordu ve arada bir muhabbete Lizzy'nin kardeşi Linda da dahil oluyordu. Şimdiye kadar bir sorun çıkarmadığına göre her şey yolundaymış gibi gözüküyordu.

Fire On Fire // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin