46 - Breakfast or Talking About The Last Night?

392 34 143
                                    

Yorum!! Yorum yapın!!

Her uzun yolculuğun ardından eve geldiğim zaman 24 saate yakın uyumayı severdim. Her ne şekilde yolculuk yapmış olursam olayım-trenle, arabayla veya uçakla- yorgunluğumu atacak olan şeyin güzel bir uyku olduğunu düşünür ve yatağımdan kalkmak için acele etmezdim. Fakat benim bu düşünceme zıt olan gerçek şuydu ki yorgunluğun sadece bir kısmı uykuyla atılırdı. Kalan kısım için kendini gündelik yaşamın içine karıştırman ve rutin neyse ona uyman gerekirdi.

Titreyen telefondan anladığım kadarıyla ilk kısmı çok çabuk şekilde atlatmış olmalıydım çünkü hala gözlerimi açmakta ve telefonu kimin bu denli rahatsız ettiğine bakmakta zorlanıyordum.

Daracık olan yatakta bana tamamıyla yabancı gelmese de kesinlikle birlikte yaşamadığımız çarşaflarla sarılı yastıktan başımı kaldırıp boynumun tam altına serilmiş olan beyaz tenli kolu umursamadım ve üzerimde bir ağırlık hissettiğim için çok fazla kıpırdamadan yastığımın altında duran telefonu elime aldım. Telefon ilk bakışta kesinlikle yabancı gelmişti çünkü benim böyle bir telefonum yoktu. Kesinlikle daha küçük ve daha kibar bir tasarıma sahipti ama bu elime aldığım ve hala ısrarla çalmaya devam eden telefon benimkine oranla biraz daha büyük ve genişti. Tasarımı ise kaba olmasa da güzel duruyordu işte.

Ekranda yazan Yass yazısını okuduğumda aramayı yavaşça açıp telefonu kulağıma götürdüm ve sabahın köründe beni rahatsız etmek için azimle arayan Yass'a "Günaydın." diye sessizce mırıldandım. Sabah sabah sesim kendini bulmakta biraz zorlanırdı ve arayan kişi Sarah değil de Yass olunca zaten kibar davranarak açmalıydım telefonu.

"Gü... naydın?" Hem duraksayarak hem de soru sorar gibi konuşan Yass telefonu açtığıma biraz şaşırsa da bunu dert edinmedi hiç. Konuşmaya devam etti. "Pekala, sen kimsin?"

"Sen kimi aramıştın?" diye sorduğumda Yass'ın neden bu denli garip davrandığını anlayamadım. Biraz sessizlikten sonra "Shawn'ı."dedi hemen. "Ben Shawn'ı aradım ve sen kimsin?" diye tekrar sorduğunda ofladım. "Pekala, o zaman Shawn'ı kendi telefonundan arayabilirsin Yass. Ben Bella ve hala uyuyorum." dediğimde kesinlikle Yass'a ait olmayan bir ses tiz bir şekilde şaşırma nidasını koyuverdi. Hemen sonrasında oluşan gürültüden sonra Sarah'ya ait olduğunu düşündüğüm ses keyifli bir şekilde "Yattınız mı? Ne çabuk?" diye sorduğunda uyuyan gözlerim aniden açıldı. Ya onlar saçmalıyordu ya da ben çoktan saçmalamıştım.

Boynumun altında duran kola yeniden baktım. Tanrım... rüya falan değildi bu. Ben biriyle yatıyordum...

Toparlanıp hızla yataktan indiğimde karşımda uykusundan ettiğim Shawn'ı görünce çığlığı basmamak için ağzımı iki elimle de kapatmak zorunda kalmıştım. Nasıl ve ne zaman gelmiştim buraya? En önemlisi, dün gece ne olmuştu?

"Bella?" diyerek kıkırtı dolu bir şekilde telefonun diğer ucunda bekleyen Sarah ve Yass'a cevap vermek yerine karşımda henüz uyanmış Shawn'ı izlediğimde hala ayaktaydım ve ellerim de ağzımdaydı. Shawn yavaşça gözlerini ovuşturdu. Etrafına bakıp beni gördükten sonra kaşlarını çattı ve tanrıya şükürler olsun ki giyinik bir şekilde yatağından korkuyla kalkıp yanıma geldi.

"Hey, iyi misin?" diyerek ellerini yanaklarıma koyup çattığı kaşları ile dikkatle yüzümü incelerken gözleri elimdeki telefona takıldı ve "O benim telefonum mu?" diye sordu. Ellerimi ağzımdan çekip telefonunu ona uzattığımda ekrana bakıp çatık kaşlarını kaldırdı ve hemen sonrasında dudaklarından belli belirsiz bir gülümseme geçti. Telefonu kulağına götürüp "Hey, günaydın." dediğinde yüzünü pencereye döndü ve Yass'la konuşmaya başladı.

Hemen dönüp üzerimdeki kıyafetlerime baktım. Hala pijamalı değildim ve korktuğum gibi çıplak da değildim ama buraya nasıl ve neden geldiğim konusu hala gizemini koruyordu ve Shawn'ın uyandığında beni görünce şaşırmamasına bakılırsa kesinlikle bendeki soruların cevaplarına sahipti.

Fire On Fire // Shawn MendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin