Ne beklediğinizi biliyorum ama o kadar geniş çaplı bir kaos yazacak kadar yeteneğim yok sanırım :(
Oldukça kötü bir güne gözlerimi açtığımı kaldığım odanın kapısının yumruklanırcasına çalmasından anlamıştım ve kapının önünde bekleyen sabırsız kişinin her bir yumruğu sanki beynimi titretiyordu. Yeterince kötü bir gece geçirip gözlerimde herhangi bir gözyaşı kalmayana kadar ağladıktan sonra kendimi Shawn'ın gösterdiği yatağa atıp biraz da orada ağlamıştım ve bu Shawn için ağladığım en son geceydi. Daha karşımda kaç gece vardı kestirmek zor oluyordu ama bundan sonra herkes adımlarını sağlam atmak isteyecekti. Bu şimdilik en kesin olan şeydi.
Bütünleşmeye çalıştığım yastık ve yorganının arasında gözlerimi zorlukla açıp ağlama sonrası gözlere çöken ağırlığı ve acıyı büyük bir şekilde hissettim. Yavaşça ayaklarımı yataktan aşağı sallandırıp doğrulduğumda ellerimi yüzüme kapatıp ayılabilmem için kendime biraz süre verdim ama kapı yumruklanırcasına bir kere daha çaldı.
Tuttuğum nefesi bırakıp yavaşça yataktan indim ve saçlarımı toplayıp yüzümün gözükmesini sağlayarak kapıya giden kısa koridoru yürüdüm. Son bir kez daha çalan kapıyı açıp küçük bir aralık bıraktıktan sonra başımı uzatıp kapının önünde sabırsızca bekleyen Lizzy'ye baktım.
Onun burada oluşuna şaşırmadım. Çünkü sevgilinin odasını biliyor olması bir lütuf değildi ama şaşırmam gereken bir konu vardı kesinlikle. Zaten sabahı sevgilisiyle etmiş olmalıydı. Burada ne işi vardı?
Beni görünce yüzüne bir şaşkınlık oturdu hemen. Yakından bakınca her zaman parladığına inandığım gözlerini kocaman açıp boyamaktan bıkmadığı kaşlarını hızla havaya kaldırıp beni biraz daha süzdü. Sessiz bir şekilde birkaç saniye bakıştıktan sonra yumruk yaptığı ellerini açmak için ya da sakinleşmek için derin bir nefes alıp etrafında göz gezdirdi. Ben de bu süre aralığında doğrulup kapıyı biraz daha araladım ve dudaklarımı ıslatıp söyleyeceği şey için beklemeye başladım.
"Shawn'ı çağır. Bir şeyler söyleyeceğim." Söylediği şeye karşılık sakinliğini koruduğu ses tonuna karşılık ben de aynı sakinlikle cevap verdim. "Burada değil." Dikkatle boyadığı kaşlarını çattı. Dolgun duran dudaklarını birbirine bastırıp ine bir çizgi halini almasını sağladı ve sabahın bu saatinde boyadığı dudaklarının kenarından ruju taştı. Daha sonra bunu fark ettiğinde kendi kendine konuşarak rujunu silip yeniden süreceği kısım aklıma geldiğinde içim gözlerimi devirme isteğiyle doldu taştı ama benim suratımda en ufak bir değişiklik olmadı.
Elini kapıya koyup kapıdan tarafa biraz yaklaştı ve "Shawn'ı çağır. Önemli bir şey söyleyeceğim." diyerek isteğini tekrarladığında bu kez cidden göz devirdim çünkü şımarık bir kız çocuğu gibi davranmaktan öteye gidemeyen davranışlarını düzeltme yolunda ileriye dönük bir adım attığını hiç görmemiştim şimdiye kadar. Güven konusuna hiç girmiyorum çünkü Lizzy gibi insanların kendi dışında güvenecekleri kimseler yoktu. Onlar hayatta tek başınaydı ve davranışları düzelmedikçe gittikleri yolda tek başlarına yürüyecekleri tahmin edilemeyecek bir şey değildi.
"Gir ve kendin bak." diyerek kapıyı açtıktan sonra "Sevgilimin odasına girerken senden izin alacak-" deyip durdu. Uzun ve sık olan kirpiklerini birkaç kere arka arkaya kırpıştırarak beni baştan aşağı süzdükten sonra bacaklarımda takılıp kaldı. O böylesine dikkatli bakana kadar benim de fark etmediğim ayrıntı anında gözlerime dolandığında pantolonumu ne zaman çıkardığımı düşünmeye çalıştım.
Gece boyunca ağladıktan sonra yatağa girerken çıkarmış olmalıydım. Tanrıya şükürler olsun ki üzerimdeki toz pembe renkteki kazağım uzundu ve çıplak bacaklarımı kalçamdan aşağıya doğru kapatıp iç çamaşırımın görünmesini önlüyordu. Faka başka bir görüntüyü gözler önüne sürüyordu ki bu Lizzy'nin görmemesi gereken bir şeydi.
Dün geceden kalmış gibiydim. Sanki Shawn ile geçen bir geceden kalmış gibi...
"Shawn!" diyerek içeriye bağırarak giren Lizzy'nin peşinden ben de giderken içeride Shawn'ı bulamayacağını biliyordum ama aklımdan geçen tek şey burada daha fazla gürültü çıkarmadan gitmesini sağlamaktı. Çünkü yerleştirme yaparken öğrenci çokluğunun olduğu katta kalmaya özen göstermiştik. Üst katta ise sorun çıkaracak olanları atıp ki bunların arasında Lizzy ve arkadaşları da giriyor, Bayan Hughes ile birlikte kalmalarını sağlamıştık. Biz sadece sorun çıkarmayanları organize edecektik. Diğerleri ise büyük topluluğun kararlarına uyacaktı. Şimdi ise Lizzy rezillik peşinde koşturuyordu ve ben de onu durdurmaya çalışıyordum. Tanrı yardımcım olsun...
"Shawn! Hangi lanet yerdeysen çık ortaya!" Lizzy sinirli bir şekilde bağırırken en sonunda yattığım yatağı gördü ve sinirle bana döndü. "Burada mı yattın?" diyerek yatağı gösterdi. Sorduğu soruyu duymazdan gelip "Odadan çık." dedim.
"Onun yatağında mı yattın?" diyerek bağırdığında koridorda ufak bir gürültünün geldiğini duydum. Tahmin ettiğim gibi birileri uyanmıştı ve buraya bizi izlemeye geleceklerdi. "Onun olduğunu bilmiyordum." dedim. Kapıdan girdiğinden beri oldukça dürüst davranıyordum ama Lizzy'nin burayı terk etmeye niyeti yok gibiydi, en azından Shawn olmadan.
"Ne bu?" diyerek güldü. "İlk öpücüğünü sana verdi diye onunla yatacağını mı düşündün?" Shawn'ın ilk öpücüğünü aldığımı biliyor muydu? Peki, bunca zaman neden susmuştu? Olay çıkarması gerekirdi. Benimle uğraşırdı ama bunca zaman beklemeyi mi seçmişti?
Sadece göz ardı ettim. "Onunla yatmadım. Şimdi çık buradan." diyerek son uyarımı yaptığımda bu kez daha bir zevk aldı gülmekten. "Tabi ki de yatmadın. Bunu yapamazsın. Çünkü Shawn sana bakmaz." dediğinde duraksadım. Shawn'ın sevgisinden emin olduğum belli bir zaman dilimi olmuştu. Ben de şimdiki zamanı kast etmiyordum ama Lizzy'nin kendinden emin konuşması beynimdeki durmuş yerlerin çalışmasına neden oldu. "Seni istediği zaman öpmez. Sana benim iznim olmadan dokunmaz. Sadece bir ilk öpücüğün peşine düşüp seni sevdiğini falan düşünmedin değil mi? Çünkü bu çok acınası olurdu." diyerek yavaşça yattığım yatağa oturduğunda yanımda duran aynalı masaya bir elimle tutunup kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Shawn'a olan ilgini bilmeyen yoktu Bella. Herkesin haberi vardı. Ben de sana karşı bir iyiliğim dokunsun diye Shawn'a bundan bahsettim. Asla sahip olmayacağın bir şeye sahipmişsin gibi davranmanı bir süreliğine de olsa ben istedim ve şimdi sen ona sarılmak gibi hissettirsin diye Shawn'ın yatağında uyumuşsun." diyerek yastığı aldı ve öylece yere attı.
"Ama bundan sonra onu rüyanda görürsün." deyip sakince yataktan kalktı ve yorganı yere attı. "Gerçeği gibi olmaz ama istersen sana Shawn'ın hangi parfümü kullandığını söylerim ve sen de bu yastık ve yorgana sarılıp uykuya dalabilirsin."
Duyduklarım karşısında bacaklarımın beni daha fazla taşıyamadığını kalçam masanın kenarına çarptığında anlayabildim. Yorgunca kendimi masaya dayayıp gözlerimi yerdeki küçük halıya diktiğimde Lizzy'nin söylediklerini desteklercesine beynimde dolanmaya başlayan Sarah'nın sesi vardı.
"Dün gece iki takım da toplanmış okul bahçesinde ama Shawn ve Lizzy sadece yarım saat kadar durup oradan ayrılmışlar. Yass'ın dediğine göre Shawn, Lizzy'yi evine bırakmış. Dikkat et Bella, hiçbir şey göründüğü kadar masum değil."
Saniyeler sonra uyuduğum yastık yerde sürüklenerek gözlerimin önüne, ayaklarımın dibine kadar geldiğinde peşi sıra konuşan Lizzy'yi de duydum. "Giderken yastığı unutma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...