"Bu liste de ne için?"diyerek aniden yanımda beliren Felipe'i gördüğümde artık kaçamayacağımı anlamıştım ve gözlerimi sımsıkı yumduktan sonra tuttuğum nefesi bırakıp elimdeki kağıdı panoya astım. "Bu yılki yılbaşı eğlencesi için spor salonunu düzenleme görevi bize verildi. Biz de bu işin altından kalkamayacağımızı anladığımız için bize yardım edecek gönüllüler arıyoruz."diye açıklama yaparken ona bakmıyordum.
Sabah kulüp olarak yaptığımız toplantıda bunu konuşmuş ve yeterince uzattığımız için de derslerimize geç kalmıştık. Koşarak gittiğim sınıfta bana yer olarak Felipe'in yanı düşmüştü ve sabah Sarah'dan duyduğum şeyi bir kez de Felipe'den duymamak için ders boyunca Felipe'le konuşmamıştım. Ders bitince de hızla sınıfı terk etmiştim. Sonuç olarak Felipe yine yanımdaydı.
"Yeni kurbanlar sizsiniz demek."diyerek gülen Felipe'e baktım. Her ne kadar okuldaki kulüplere önem vermek yerine Amigo takımına ya da basketbol veya futbol oynayan öğrencilere değer veren müdür yardımcısı Bay Russo'yu düşününce kurban sıfatı bize gerçekten uyuyordu. Bu yüzden Felipe'e gülümseyip işime döndüm.
Koridorda birlikte sessizce yürümeye başladığımızda başka bir pano daha bulup elimdeki son kağıdı da panoya asıp bugünkü görevimi başarıyla yerine getirirken Felipe arkamda beklemek yerine yanıma gelip tam da astığım kağıda bakarak kaşlarını çattı. "Sana birkaç tane gönüllü bulabilirim."
Dikkatine ve söylediği şeye şaşırıp ona bakarken cebinden kalemini çıkarıp elini kağıdın üzerine koydu ve tam bir şeyler yazacakken durup bana döndü. "Ama bir şartım var."
Şaşkınlığım o an bitti. Elimdeki defteri avuçlarımın arasında sıkıca tutup göğsüme bastırdım ve o konuşmaya başlamadan önce derin bir iç çektim. Yapılacak iyiliklerin iyilik olabilmesi için bunların şartsız ve koşulsuz yerine getirilmesi gerekliydi. Yoksa bunlar iyilik değil, karşılıklı çabaya dayanan yükümlülükler olurdu.
"Aslında şart sayılmaz. Belki rica diyebiliriz."dediğinde tek kaşımı havaya kaldırdım ve konuşması için beklemeye başladım. İşte beklediğim cümle geliyordu.
Verdiğim tepki onun biraz rahatsız olmasına yol açtığında konuşmakta zorlanmaya başladı. Cümleleri doğru kurmak için fazlaca düşündü, gözlerini birkaç kez hızla kırpıştırdı ve sonunda kedinin çantadan çıkmasına izin verdi. "Öğle arası koç antrenman adı altında bir maç yaptıracak. Beni izlemeye gelir misin?"
Felipe uygun bir ortam yaratmak için çok fazla çabalamadan beni davet ettiğinde durup ona baktım. Arkadaş olmamız ya da şu an için hissiyattan öteye gidemeyeceğim ve asla olmasını istemediğim flörtleşme adına birkaç adım atıyor olması ve takdire şayan çabası onu gözümde şirin bir deve dönüştürse de beni onun değil, Shawn'ın çağırmasını gerçekten çok isterdim.
Shawn'la henüz aramızda o denli bir şeylerin olmayışı ve gerçekte davet etmek istese kimi edeceğini bildiğim gerçeği beni fazlasıyla üzüyordu. Ve şimdi karşımda dikilmiş oyununu seyretmem için gerçekten gönüllü olan Felipe vardı.
"Gelirim."dedim gülümseyerek. Felipe yumruk yaptığı elini "Evet."diye fısıldayarak havada savurduktan sonra indirdi ve heyecanla dönüp listeye bir şeyler karaladı. "Ben ve takım arkadaşlarım yılbaşı eğlencesine hizmet etmekten onur duyacağız."dedikten sonra kâğıdın önünden çekildiğinde oraya güzel bir el yazısı ile Basketbol Takımı yazdığını gördüm.
"Arkadaşların buna çok kızacak."diyerek dolapların olduğu koridora girdiğimde o da peşimden gelip benimle konuşmaya devam etti. "Kaptan benim ve gerçekten bunu yapmak isteyecekler. Onlara güzel kızların da orada olacağını söyleyeceğim."dediğinde kitaplarımı dolaba atıp güldüm ve çantamı çıkarıp dolabın kapısını kapatırken "Yalan söyleyeceksin yani?"dedim sorar gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire On Fire // Shawn Mendes
FanfictionAylar öncesinde Shawn'ın bana bakacağını söyleselerdi onlara benimle dalga geçtiklerini söylerdim bu imkansız gibi bir şey olurdu ama tam da şu an her bir dokunuşumla nefesini tutan Shawn'ın yanında oturmuş sessizliğin huzurunun içimize işlemesine i...