47. BÖLÜM
Bugün bende bir şeyler kırıldı, paramparça oldu.
Ağladım, yattım uyudum.
Yarın da kırıklarımı toplarım.İnanamıyorum! Başardım! Öldü!
Sen inanabiliyor musun Dolunay? Başardım, biz başardık.
Öldü! Duygu'yu öldürdüm! Son attığı mesaj sadece "Jilet keskinmiş, kendine iyi bak." oldu ve çevrimiçi kaldı. 3 saat boyunca! Ailesinin onu üç saat boyunca fark etmemesine üzüldüm ama... Ya da vazgeçtim, hiç üzülmedim.
Şimdi ne yapmam gerekiyor? Yeni birini mi bulmalıyım öldürmek için? Onun gibi kaç kişi vardır ki? Çok öyle değil mi... Bunu yapmaya devam etmeli miyim? Çok iyi hissettiriyor! Sanki dünyada bana bir kişilik daha yer açılmış gibi.
Suçlu muyum şimdi ben? Ailesi telefonundaki mesajlaşmaları görürse n'olur? Ne yapabilirler ki? Ne yani, polise mi verirler! Ben sadece mesajları yazdım. İstemese dinlemezdi değil mi?
Çok garip hissediyorum Dolunay! Ama bu çok iyi bir garip. Bunu hep yapmak istiyordum sanki. Beni görmeyen herkesi kör etmek; duymayan herkesi sağır, kalbine almayan herkesin kalbini sökmek istiyorum.
Ama ne yazık ki bunu hiçbir zaman kendi ellerimle yapamayacağım.
Seni çok merak ediyorum. Bu mektubu bir daha ne zaman okurum bilmiyorum ama umarım... Aslında pek bir şey umamıyorum. Nasılsan öyle kabul ederim ki seni. Çünkü bunların hiçbiri senin suçun değil. Günahın. Ve yapmak istediklerinin aksine yapabildiğin tek şey günahların. Bu yüzden her ne olurlarsa olsunlar onlara sarılacağım. Bir tek günahlarım var. Bir ailem yok, arkadaşlarım yok. Olmalarını da istemiyorum, sen edinir misin bilmiyorum. Ama sakın günahlarından vazgeçme. Sadece, benden vazgeçme... Unutma, her şeyde yanında ben vardım. Ve elbette, O ama en çok ben, geçmişin. Lütfen beni unutma. Senin yanına geleceğim merak etme. Ben seni asla terk etmem. Dayanıp sana geleceğim. Ulaşacağım. Merak etme, seni kurtaracağım. Hep kurtardım. Seni bir tek ben seviyorum, seni bir tek sen seviyorsun. Bırakma kendini, asla. Tamam mı?
13 yaşın
Küçüktün Dolunay. Baban gittiğinde de küçüktün anneni komalık ettiğinde de. 12 kişiyi öldürürken de küçüktün, hâlâ küçüksün. Ve ben hiçbir zaman büyüyeceğini sanmıyorum. Üzgünüm, ama bana ulaşamadın. Arada beş sene boşluk var. Ayrı bir Dolunay yaratıldı, 18 yaşında. Ama sen hâlâ 13'ündesin. Sen gittin küçük Dolunay, senden vazgeçmemeye çalıştım ama sen değiştin. Yanımda bir tek O kalmıştı... Şimdi O da yok.
"Hayır sen yapmadın..." demek istedim. "Üzgünüm küçük Dolunay, seni bir katil yaptım. Ya da sen beni yapmışsındır..." Kâğıdı titreyen ellerimin arasında buruşturup top hâline getirdim. İçimdeki boşluğun dolduğunu hissediyordum. O'nun yerinin dolduğunu hissediyordum.
"Sen yapmadın!" diye bağırdım var gücümle. Kâğıdı çatıda bir yere attım. "Sen yapmadın, ben yapmadım, O yaptı O! Her şeyi..." Bunu geçmişimdeki küçük çocuğa nasıl anlatabilirdim? İçindeki canavarı ailesi edinmiş çocuğu nasıl O'ndan ayırabilirdim? Kendimi, çocukluğumu yeniden nasıl kimsesiz bırakabilirdim? Böyle bir çaresizliğe nasıl düşebilmiştim? O'ndan kurtulmak isterken şimdi nasıl geçmişimi O'na bağlamak zorunda kalabiliyordum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Teen FictionÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...