41. BÖLÜM

147 4 0
                                        


41. BÖLÜM

N'oldu bana insanım?
Kimseyi sevmezdim ben.
Nasıl böyle oldum?
Sevilmezdim ki ben.
İterdim hep herkesi, çekmezdi beni kimse geri.
Susardım hep, konuşmazdım; sormazdı bana kimse, hiçbir şey.
Ne oldu böyle de seviyorum ben herhangi birilerini?
Ne oldu böyle de seviyor artık beni o birileri?
Ne oldu da sarılmak, konuşmak istiyorum ben?
Ne oldu da kollarını uzatıyor, ilk soruyu onlar soruyorlar bana?
Nasıl görünür oldum ben?
Nasıl gördünüz beni?

Sorularımı kesiyorum insanım.
Ben artık hayalet olmak istemiyorum.

"Dolunay! Dolunay!" Gelen seslerle gözlerimi aralamaya çalıştım ama güneş hâlâ tepedeydi veya ben çok uzun zamandır uyuyordum. İlk önce vazgeçsem de bir el elimi tutunca yorgun gözlerimi araladım.

"Akay?"

"N'oldu, iyi misin? Ateşin varmış, üşüyor musun?" Ben daha bir şey diyemeden üzerime bakınmaya başladı. Sonra elini alnıma koydu.

"Ejder, yanıyor! Soymamız lazım!" Yüzümü buruşturarak başımı yana çevirdim.

"İyiyim..." diye mırıldandım yavaşça. Örtüyü üzerimden çekmeye çalışınca örtüyü tutarak ona engel oldum.

"Duş aldı, bekleyeceğiz artık. Fiziksel değilmiş, öyle diyor."

"Bekleyemeyiz! Ya kötüleşirse?"

"Akay sakin ol." diyerek elimi elinin üzerine koydum. Kocaman gözleriyle bana döndü. "Bana bir şey olmaz." dedim gülerek ama ardından gelen öksürük bana inanmasına engel oldu ama gerçekten sadece gıcık tutmuştu.

"Olmuş işte, Dolunay lütfe-"

"Gerek yok."

"Bence de yok!" Barış yatağın diğer tarafına geçerek yanıma oturdu. "Turp gibi." diyerek omzuma vurdu. Gözlerimi devirerek ona baktım. "Bak, cin gibi bakıyor. Maşallah yengeme." diyerek dudaklarını büzüştürünce onu taklit edip başımı çevirdim. Akay endişeli bir yüzle bana bakıyordu ve bu kaygısını nasıl geçireceğimi bilmiyordum. Gülümsemeyi denedim. Başını yana eğdi hastaneye gitmemiz için yalvarır gibi. Ama hastane gitmek istediğim son yerdi. Onca kötü anıdan sonra.

"İyi tamam. Bekleyelim." dedi çaresizce.

"Tamam ama çıkın odadan, içeride üç erkek varken üzerimde sadece bir örtü olması rahat hissettirmiyor." Akay hemen yanımdan kalkarken Barış gülüyordu. Ona bakarak gözlerimi devirdim. Herkes sessizce odadan çıktıktan sonra bir süre tavana bakmaya devam ettim. Kendimi toparlamak için her birinin isminin üzerinde gezdirdim gözlerimi, ve bir şeyler anımsamaya başladım. Hepsinden birer anı geçti gözlerimin önünden. Ve derin bir nefesle kalktım. Çabucak üzerime bir şeyler giydikten sonra sallana sallana mutfağa gittim.

Kapının önünde durup masaya baktım. Yumruğumu sıkıp dudaklarımı ısırdım. Ve gülümsedim. O masa ilk defa, tek eksiği ben olarak doluydu. Hiçbir zaman dolmamış bu masanın dolması hayalim bile olmasa bu, en hayaldeymiş gibi hissettiğim an olabilirdi. Tüm dileklerim gerçekleşmiş gibi, bir dileğim yokken bile. Gözlerimi kırpıştırıp boştaki sandalyeye oturdum ve herkeste, yüzümde kocaman bir gülümsemeyle göz gezdirdim. Elimde olmadan kahkaha atınca herkesin kaşları çatıldı.

"İyi misin Shakespearella?" Gülerken Akay'a baktım.

"Hı hı..."

"Neye gülüyorsun?" Gözlerim masanın ortasına döndü.

AYSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin