58. BÖLÜM
Bir kürkçü dükkanı.
Ve bir tilki.
Hikâye belli.
Sen benim kürkçü dükkanımsın.
Hem ısınmak için döndüğüm evim,
hem de postum için beni öldürensin.
Ben de hep sana dönen,
o kurnaz sanılan tilkiyim.
Ama pencerenden bakınca içeri,
zihnim yönlendirmiyor artık patilerimi.Bugün 23 Şubat.
Yataktan kalkıyorum. Masaya varışım yalnızca iki adım. Ama neredeyse 10 saniye sürüyor.
Bugün 23 Şubat.
Telefonumu kontrol ediyorum. Barış'ın gece uyuyamayıp da attığı mesajlardan başka bildirim yok.
Bugün 23 Şubat.
Ayaklarım soğuk zeminde sürüne sürüne banyoya varıyor bu sefer. Işığı açmadan geçiyorum lavabonun karşısına. Neyin nerede olduğunu çoktan ezberlemiştim.
Bugün 23 Şubat.
Banyodan çıkacakken duraksıyorum. Bir elim saçlarımı bulup, ne kadar karışık olduklarını fark ettiğimde duşa girmeye karar veriyorum. Bu havada sıcak bir duş fena olmazdı.
Bugün 23 Şubat.
Sıcak su âdeta derimi yakıyor. Ama ılıklaştırmayı düşünmüyorum. Sadece, saçlarımdan ziyade sırtımı ıslatmasını, yakmasını istiyorum.
Bugün 23 Şubat.
Küvet yarısına kadar dolduktan sonra suyun içine batıyorum. Su bir yandan dolmaya devam ederken gözlerimi yumuyorum. Ama yeniden açabiliyorum sonra. Çünkü bugün benim kıyametim değil.
Bugün 23 Şubat.
Ellerimi kafama vura vura anlatıyorum bunu kendime.
Bugün benim kıyametim değil.
Ama milâdım da değil.
Bir başkasının kıyameti ve bir başkasının milâdı.
Bugün 23 Şubat. 23 Aralık'tan tam iki ay sonra.
Bugün Pearl'ün kıyametinin, ve milâdının günü.
İki elimi birden sinirle suya vurup bir çığlık attım. Yaptığım şeyin farkına yeni varınca duraksayıp ne kadar saçma bir şey yaptığımı düşündüm. Su fazlasıyla sıçramıştı dışarı. Gözlerimi devirirken yumdum ve kendimi yeniden suya bıraktım.
Bugün kimsenin milâdı olamazdı. Belki bir kıyamet olabilirdi. Ama bu kıyametten sonra yeni şeyler doğamazdı. Eski bir hayat bile.
Birkaç dakikadır suyun altında nefessiz olduğum için derin bir nefesle sudan çıkardım başımı. Algılarım yeniden açılınca artık o sıcak suyun acısını hissetmediğimi fark ettim ve bunun, ellerimden dolayı ne anlama geldiğini biliyordum. Aceleyle ayağa kalkıp suyu soğuğa çevirdim. Buz gibi su tenimden aşağı akarken sıcak sudan daha çok acıtıyordu canımı, bedenime batan ufak ufak iğneler, cam parçaları gibi.
Suyu kapattıktan sonra havluyu alıp bedenime sardım. Ben öylece lavabonun taşının üzerinde, bacaklarımı kendime çekmiş otururken vücudumda hissettiğim tüm karıncalanmalar bitmişti.
Karanlıkta kalmak istemiştim çünkü aynadaki yansımamda ne çıkacağından korkuyordum. Yeniden bir katil olacaktım bugün. 13. kez. 13 katil olacaktım bir insana dönüştükten sonra. Sanki diğer 12'si bir anda silinmiş, şimdiyse bir anda 13 tanesi aynı anda yükleniyordu.
Odama döndüğümde giyinmeyi es geçip telefonumu aldım ellerime. Yine bildirim yoktu. Kendim bir şey yazmam gerektiğini hissettim. Telefonu da alıp pencereye doğru yöneldim. Gece kapattığım camı açıp yatağa uzandım ve üzerimi bile örtmeden, sadece bir havluyla, sırılsıklamken mesajlaşmamıza girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Teen FictionÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...