56. BÖLÜM
Benim aklım bir mezarlık.
Ama orada senin bir yerin yok.
Çünkü senin ölmeni istemiyorum Aysar.
En azından ben hayattayken.
Benden önce ölürsen sana bir mezar kazmam.Kalbinde yer ayır yeter.
Orada yaşarsam asla ölmem.Yapmak istediğim şeyler vardı. Hepsini bir bir yerine getirmek için yeteri kadar zamanım olduğunu düşünüyordum.
Sabahtan beri kitaplığımdaki tüm kitapları indirmekten belim ve kollarım ağrımıştı. Hepsini önce tek tek yere dizip sonra da mutfaktaki masaya taşımak deta işkenceydi ama sayamayacağım kadar fazla kitabı masaya dizdikten sonra rahatlayarak kendimi yere bıraktım.
"İşin bitti mi artık?" diye söylendi Kılıç. Bir pazar günü olmasına rağmen teyzemden dışarı çıkmak için izin almıştım ama nedense peşime Kılıç'ı takmıştı. Sabahın köründe yeniden yollara düştüğü için bütün gün huysuz olacağından emindim.
"Hayır. Daha fotoğraflarını çekeceğim..." dedim doğrulmaya çalışırken. "Hep-sinin..." Başımı arkaya çevirip, havalı bir şekilde kapıya yaslanıp kollarını birleştirmiş olan Kılıç'a baktım.
"Ya madem bekleyecektin, neden yardım etmedin? Belim koptu şurada!"
"Benim işim bu değil." diyerek işin içinden kolayca sıyrıldı. Oflayarak ayağa kalktım.
"İnsanlık namına..." Masaya yaklaşıp kendimi sandalyelerden birine attım. O da merakından yanıma geldiğinde çoktan birkaç seri kitabı birbirleriyle eşleştirmeye başlamıştım.
"Sen kitaplarını severdin, şimdi niye satıyorsun?" Bir dilim dışarıda, ilk kitabın fotoğrafını çekerken odağım kadrajda olduğu için ağır ağır cevapladım.
"Para, para, para; Kılıççığım Sen de çok seversin, o yüzden sorma." dedikten sonra telefonu indirip çektiğim fotoğrafa baktım. "Mobilyaları falan da satarım belki." Çektiğim kitabı masanın boş olan kısmına koyup önüme yeni bir kitap getirdim.
"Kısa yoldan evi de satıp teyzene taşınsan? Her hafta sonu yormazsın da beni, ha?"
"Annemi nasıl satayım Kılıç?" derken ikinci kitabın da fotoğrafını çektim.
"Tanıdığım organ mafyaları var." Gözlerimi devirip güldüm. Şanslıydı. Bunu benden başka kimseye söyleyemez, kimseyle konuşamazdı. "Hem sadece o makineleri hastane öğrenmeden satsan altına iki araba çekersin. Fikri verdiğime göre ee, biri de bana." Öylesine onaylayıp önüme başka bir kitap koydum. Onun da fotoğrafını çekecekken duraksadım. Yutkunup telefonu indirdim ve kitabı alıp kucağıma koydum. Başka bir kitap çekmişken önüme, o kitabı ayırmam Kılıç'ın dikkatini çekmişti.
"Onu satmıyor musun?" Başımı iki yana sallayarak cevapladığımda kitabı eline aldı. "Shakespeare," dediğinde gözlerim titreyerek gülümseyivermiştim. "Romeo ve Juliet, bir ben okumadım bunu herhalde."
"Al oku," dedikten sonra önüme başka bir kitap çektim.
"İşim olmaz kitaplarla. En fazla filmini izlerim. O da bir kız bulursam. Romantik filmlere gitmem." Gülerken başımı iki yana salladım. Birkaç kitap daha fotoğrafladıktan sonra kolum yorulduğu için telefonu bırakıp arkama yaslandım.
"Sen aşırı dozdan ölmek üzereyken bir kız çok ağladı senin için. Sen ambulansa alınırken o da bayıldı. Ona bir şans verirsin bence." dedim iğneleyici bir şekilde, hafifçe iki yana sallanırken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Novela JuvenilÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...