8. BÖLÜM

202 13 15
                                        


8. BÖLÜM

Bir vakitlik ömrümü parçalara böldüm,
ama hepsini yine sana sürdüm.
Kırıklarımı seversin benim,
hep böyle yapmadın mı?

"Bir durak sonra Akaylar gelecek." diye uyardım Ejder'i, kendine gelmesi için. Başını arkaya yaslamış, gözlerini dinlendiriyordu. Akayların hangi kapıdan geleceklerini bilmesem de beni arayacağını biliyordum.

"Tamam." diyerek onayladıktan sonra yavaş yavaş başını doğrulttu. Metronun ışığı bir an fazla parlak gelmiş olacak ki gözlerini açmayı denedikten sonra yeniden yumdu.

"Kaçta yatıyorum demiştin?" diye sordu uykudan arınmamış sesiyle.

"7'de." Bir süre kaç saat uyuduğumu hesaplamaya çalıştı.

"Mantıklı." diye mırıldandı gözlerini ovuşturduktan sonra.

"Biliyorum. Hayatımda bir tek bu mantığa dayalı." Tabii bu mantığı bugün yıkmıştık çünkü hava aydınlanana kadar birkaç saat daha uyumuştuk. Burukça gülümsedi. Başımı çevirip bacaklarımı üst üste koydum.

"Bakalım bugün nasıl geçecek?" Günü hayal ettiğimde burnumdan güldüm.

"Bir 'ayrılık' izleyeceğiz ama çok eğlenceli olacak." Benim gibi güldü.

"Nasıl bir kız," Ona baktım. "Lâl?" İmalı bir şekilde gülümsedim.

"Sana yapalım istersen?"

"Ondan demedik herhalde." Gözlerimi devirip gülümsedim.

"Güzel..." Söyleyecek başka bir şey bulamadım. "Sadece güzel galiba."

"Karakter marakter?" Dudağımı büktüm.

"Yani..." Pozisyonumu düzeltip yüzümü ona döndüm ama düşünmek için başka bir yere baktım. "Kızın geçmişini, falanını filanını, yaşadıklarını bilmiyorum. Neden Akay'a tutulduğunu da anlamıyorum zaten. Ama... özünde iyi biri biliyor musun..." dedim dudağımı büzüştürerek, kendimi onaylar gibi. Lâl, o kadar da kötü biri değildi. Olamazdı belki de, bilmiyorum. Bazen hayattaki tek maksadı Akay'ı sevmekmiş gibi geliyor ve bu sevgisinde hiçbir zaman kötülük aramamıştım.

"Akay neden sıcak bakmıyor o zaman?" Dudağımı büküp omuzlarımı kaldırıp indirdim.

"Kız biraz gıcık, ondandır herhalde." Metro yavaşlamaya başlayınca ikimiz de tam karşımızdaki kapıya baktık Akayların oradan geleceğini bekler gibi. Ve beklediğimiz gibi oldu. Hatta daha fazlası. Kapılar açıldı. Önce birkaç insan girdi, sonra önden Barış, arkasında da kol kola girmiş Akay ve Lâl belirdi. Gözlerim otomatik olarak büyüdü.

"Aa, yenge!" Gözlerimi daha da büyütüp Barış'a diktim. Bana gevşek bir şekilde sırıtıyordu ve o an bu sinirime çok fazla dokunuyordu. Yanımdaki demire tutunup Ejder'le ikimize bakarken gülümsemeye çalışıp Akay'la Lâl'e baktım. Akay'ın gözlerinden "Kurtarın beni!" naraları saçılıyordu. Sonrasında Lâl'e baktığımda Barış'ın bana hitap şeklinden dolayı yüzü düştüğünü gördüm.

"Yenge mi?" diye sorgular gibi Akay'a bakınca Akay bir şeyler gevelemeye başladı.

"Ee... sana da derdi ya, o şekil."

"O şekil?" dedi sesini yükselterek. Akay yakasını, rahatlamak için çekiştirirken yeniden göz göze geldik. Ne yapacağını bilmez gibi elini salladı bana doğru.

AYSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin