2. BÖLÜMBinlerce melek var.
Şeytan bir tane.Görünmez olmam gerekirdi. Görünmez kalmam gerekirdi.
Okula gitmeyip tüm gün beni hiçbir zaman görmeyen, ama bugün fark eden birinden saklandım. Bunun gerekeceğini hiç düşünmezdim. Ama artık görünmez olmama alınmak yerine görünmez olmayı tercih ediyordum. Çünkü biliyorum, göründüğüm zaman ellerimdeki hayali kanlar herkesin beni katil bellemesine neden olacak.
Ama ben yapmıyorum. İnanın ben yapmıyorum!
Tüm günümü bir kütüphanede, kitap arayarak geçirmiştim. Bu bir saklanma çabası değildi. Beni kimse görmezdi. Aramazdı bile. Ama ben kendimden saklanıyordum. Evdeki hâlimden, eve gitmeyerek. Sokaktaki hâlimden, sokaklara çıkmayarak. Bir kütüphanede saklanıyordum çünkü burada ardına saklanabileceğim bir sürü hikye vardı.
Zamanı geldiğinde artık eve gitmek için kütüphaneden ayrıldım. Saçlarım tüm gün esen rüzgârdan, bir o yana bir bu yana sallamaktan kabarmıştı. Ellerimle onları kontrol altına almaya çalıştım. Ama nafile, daha beter oldu. En azından ben öyle düşünüyordum. Ruhum yeterince berbattı, dış görünüşüm güzel olsa ne olurdu ki?
"Kötü bir ruhun güzel bir bedeni olabilir." Titrediğimi hissettim. Başımı gökyüzüne kaldırdım. Bir süre etrafımda döndüm ve gözlerim O'na takılınca durdum. Sadece yolun ortasında, arabanın biri yoluna devam etmeye çalışırken yaya şeridinin ortasında, önünde dikilip kaldım. Kaç saniye sürdü bilmem, aracın şoförü kornaya bile basmadan yolundan çekilmiştim ama bu süre her zamanki gibi çok daha uzun gelmişti bana.
Eve gitmek için yeniden metroya bindim. İneceğim durağa 5 durak daha olduğu için biraz kestirmeye karar verdim. Şarjı azalmış telefonuma kulaklığı takıp müzik açtıktan sonra oturduğum yerin yanındaki demire başımı yasladım. Ama henüz bir dakika olmamışken telefonumdan bir bildirim sesi geldi. Ama bu bildirimi tanırdım. Bu yüzden hiç düşünmeden başımı kaldırıp ekranı açtım. Bildirimin geldiği uygulamayı açtım.
İlk defa ben birine değil, biri bana yazıyordu. Açıkçası, bildirim ilk geldiğinde dün gece ölmüş olan Sena'nın hortladığını falan düşünmüştüm ama bu içimi titretmemişti bile.
Mesajını açmadan önce hesabına girdim. Bugünün tarihi yazıyordu katılım tarihi için. Demek ki ani bir karardı buraya gelmesi ve de hemen bana yazması. Oysa ölüm ani bir karar olmamalıydı. Çünkü en hızlı ölüm bile, ani bir karardan uzun sürerdi.
Kendisiyle ilgili hiçbir şeyden bahsetmemiş, o girişte istenilen 3 fotoğrafı, hatta profil fotoğrafı bile koymamıştı. En sevdiği renk, kitap, film, dizi, şarkı gibi detayların yanı sıra yaşı, yönelimi bile yazmıyordu. Kesinlikle aniden atılmıştı bu ölüm kol gezen uygulamaya. Benim kol gezdiğim uygulamaya.
pearlinhell: A mı K mü?
Daha ilk mesajından bana bir gülme gelmişti. Hafifçe kıkırdadım ama sonra ciddiye döndüm çünkü henüz bana neden yazdığını anlamamıştım. Altın ve kırmızı renkteki elbiseler arasında karar vermek için yazdıysa bu kıkırtılarım, katil hazzından sinir bozukluğuna dönecekti.
aysar: Ne anlam ifade ediyorlar?
aynen öyle
ne anlam ifade ediyorlar
benim için
Gözlerimi devirdim. Bu delinin konuşmalarına anlam vermeye tenezzül bile etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Teen FictionÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...