6. BÖLÜM
Kaç duvar yeter kalbimdeki boşluğu korumaya?
Cesetlerin süveydama taşmaması için ne kadar yüksek dikmeliyim sütunlarımı?
Yıkabilir mi hareketsiz birkaç beden uzun güçlü duvarları?Ya sen, insanım?
Kaç duvar almaz seni kalbimden içeri?
Yoksa paramparça mı olur hepsi gördüğüm an seni?pearlinhell: kalbimin içindeki birine nasıl duvar örebilirim ki
İşte bu konuda ona yardımcı olamazdım. Neden ona ben sanki duvar örmeyi başarabilmişim gibi öyle söylemiştim bilmiyordum. Tek tuğla koymayı bile becerememiştim. Hatta olmayan kapıları bile açmıştım O'na. Şimdi yalnızca kitaplarda okuduğum şeyleri yüzeysel bir şekilde dillendirmem gerekiyordu. Ya da bu durumda yazıya dökmem.
aysar: Dinlemeyebilirdin mesela.
Umursamazdın, yenilmezdin.
elimde değil
ondan başka kimsem yok
"Sana bir şey söyleyeyim mi? Aynısınız." Gözlerimi devirdim.
"Ben sana saplantılı âşık değilim. Yalnızca sen ruhuma saplanmış bir bıçaksın. Ama oradaki yerin değil, çıkartmaya çalışırkenki çabam acıtıyor canımı. Anlıyor musun?" Anlamıyorsun. Ya da anladığın için yapıyorsun tüm bunları.
Alt dudağımı ısırıp gözlerimi kırpıştırdıktan sonra başımı kaldırdım ve etrafta, gözlerimin dolduğunu gören birinin olup olmadığına baktım. Neyse ki herkes kendi derdindeydi. Yine görünmez olmak iyi hissettirmişti. Telefonu kapatıp, kulağımda çalan müzikle, yavaşlayan metronun kapıları açıldığı gibi kendimi dışarı attım. Bugün Akay'la karşılaşmamış olmama neredeyse sevinecektim.
Beş dakikalık yürüyüşten sonra okula gelmiştim. Hemen sınıfa çıkıp yerime oturdum. Ne Akay ne Ejder ne de Barış görünürde yoktu. Ama bir anda birisi sıramın tepesinde dikilince başımı kaldırıp ona baktım.
"Şey, tuvalet nerede acaba?" Gözlerim Kaya'nın yüzünde gezindi. Soracak başka kimseyi bulamamış mıydı? Yine... Bu seferki sorusu garip ve kişisel olmadığı için, biraz da o sorularına anlam vermek için, ayağa kalkıp kapıyı gösterdim.
"Gel göstereyim." Yüzündeki gülümseme bir anlığına içimi ısıttı ama ifademi değiştirmedim.
"Teşekkür ederim, şu an burada bir tek seni tanıyorum da." dedi kapıdan çıkarken. Samimi gözükmeye çalıştım. Önden yürümeye başlarken başını bana çevirdi.
"Saçların doğal mı?" diye sorduğunda garipçe ona baktım. Anlaşılan yine başlıyorduk. "Sadece soruyorum, kıvırları hoş da." Yüzünü süzdükten sonra yeniden gözlerine baktım.
"Doğal."
"Güzel."
"Sağ ol." Lavaboya gelince kapıyı ona gösterdim. Garip sorusundan sonra pek nazik bir tavırla yapmamıştım bunu. Mahcup bir biçimde gülümseyip, telefonunu cebinden çıkarırken içeri girdikten sonra bir süre arkasından baktım. Sonra gözlerimi devirerek sınıfa ilerledim.
İç çekerek sınıfa girecekken karşımda bana doğru yürüyen Ejder'i gördüm. Birkaç saniyeliğine onu süzdükten sonra gözlerimi kaçırıp sınıfa girdim. O da peşimden sessizce ilerledi, koridorun diğer tarafına geçti ve aynı anda sıraya oturduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Ficção AdolescenteÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...