49. BÖLÜM"Kötü şeyler gömülse de yerin dibine,
Çıkar bir gün insanların gözü önüne."
HamletÖlüler... Bazen dirilebilirler.
Resimlerde kalan gözlerinin yerini canlı bakışlar, gülümsemelerinin yerini o gülümsemelerin sesleri alabilir yeniden. Yaşıyormuş gibi.
Bazen mezarlar ve morglar, sahipsiz kalırlar. Bedenini alan ruhlar çıkıp gider, yaşamaya devam ederler.
Bazı ölüler ölmezler. Cinayet silahı içlerinden geçip çıkar ama bazen ölmezler.
Kelimeler bazen öldürmez. Bazı anahtarlar bazı kapılar açar ve kelimeler öldürmez bazen.
Bazı bilekler kesilmez.
Bazı kanlar akmaz.
Birileri öldürürken birileri ölmez.
Bazı ölüler dirilince katiller ölür bazen.
"Dolunay, iyi misin!"
Ölmek istediğimi nasıl söyleyebilirim?
Çoktan ölmüş bir savaşçının, kılıcını kalbime sapladığını nasıl söyleyebilirim?
Öldüğümü nasıl anlatabilirim?
Hâlâ yerinde olup olmadığını sorguladığı kalbimin artık atmadığını nasıl söyleyebilirdim?
Sevdiği kalbimin içinden bir hançer geçtiğini nasıl anlatabilirdim?
Dudaklarım sessizlikle kilitlenmişken öldüğümü nasıl söyleyebilirim?
🌒
Tuz. Yala. İç. Limon.
Bu kadar basitti. Zor olansa Barış'ı durdurmak olmuştu. Hepimiz sadece 2 tane içerken Barış dördüncüyü istemek için kolunu kaldırmıştı. Akay aniden çıkışıp havadaki koluna vurunca Barış acıyla bağırmış, Akay bu sefer de ağzını kapamıştı. Bense orada sadece gülüyordum.
"Doğum günüm lan benim, sal!"
"Doğum gününün tuvalette bitmesini mi istiyorsun?" Onlara gülerek diğer yanımda oturan Ejder'e baktım. Bize kıyasla o hiç sarsılmamış gibi görünüyordu.
"Sen bizi mi yedin?" diye çıkıştım. "İçmedin mi yoksa?"
"Alışkınım." dedi gözleri etrafta gezinirken. Gözlerimi devirerek iki dirseğimi de bara dayadım ve başımı ellerimin üzerine yerleştirdim.
"Ne kadarına alışık olabilirsin ki bunun?"
"Emin ol, daha kötülerini içtim." Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Neden ki?" Tahammülsüzce nefes alıp bana baktı. Cevap vermeye yeltendiğini gördüm ama sonra vazgeçti.
"Sen hiç dayanamıyorsun galiba." diyerek önüne döndü ve ne zaman geldiğini bilmediğim içkisinden içti.
"Peki sen nasıl dayanıyorsun?" diyerek sorumu yineledim. Altından bir şey çıkacağına kanaat getirmiştim kaçmasından.
Bıkkınca bana dönüp elindeki bardağı bıraktı ve bana aşağı yukarı baktı. Sonra sandalyesinde eğilip biraz bana yaklaştı.
"Seni ilgilendirmeyen nedenlerden."
"Kardeşinle mi alakası var?" diye sordum hemen, ancak işin içine kardeşi karışınca böyle oluyordu. Dişlerini sıktığını gördüm.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYSAR
Teen FictionÖlmek istemeyen birinin intiharı. ❝Papatyalar ölümü sayar. Senin hafızan beni sayıklar. Kopar kopar taç yapraklarını. Geri ekemezsin günahlarını. Seviyor sevmiyor değil bu. Sevemezsin zaten bunu. Hiçbir koşulda. Ölüm ve yaşamak değil asla. Yalnız...