Arabaya bindiğim anda ağlamaya başladım. Gitmek istiyordum ama bir adım ileri bile gidemiyordum arabada sanki tüm bedenim uyuşmuşcasına hareketsiz oturuyordum. Cebimde titreyip duran telefonuma da Bilge'nin aradığını bildiğimden bakamıyordum.
Orada kaç saat durup kaskatı sabit bir noktaya baktığımı bilmiyorum. Kapının açılma sesi ile irkilip kafamı çevirdiğimde Bilge'nin bana doğru bakan gözleri ile karşılaştım. Ama yine tek kelime edemiyordum.
" Kaç saattir seni arıyorum farkında mısın? Sonra aşağı bir bakıyorum buradasın. Gelir misin yukarı konuşalım. Böyle hiçbir yere gidemezsin. Çocuk musun ya."
Dediklerini duyuyordum. Anlıyordum da. Ama hareket edemiyordum. Öylece ona doğru bakıyordum. Sonra ben ona cevap vermemeye devam edince uzanıp elimden tutarak beni arabadan çekti. Sıcacık elleri buz gibi ellerimi tuttuğu anda vücudumdaki devrelere elektrik gelmiş gibi hepsi eski hallerine dönmeye başladılar. Sanki nefessiz kalmıştım da o bana dokununca tekrar nefes almaya başlamış gibi olmuştum.
" Yürü hadi Umut. Rezil olacağız herkese. Kitle şu arabayı." Bana bakarak söylediği şeyi birkaç saniye geç de olsa anlamış ve elindeki elimi gevşetmeden apartman kapısından içeri girmiştik.
Tekrar eve girdiğimizde o önden ben arkadan salona girip yan yana oturduk. Kafam biraz önce yaşadığımız şeyden dolayı yerdeydi.
" Bana bakar mısın?"
" Yok, bakamam çok utanıyorum." O bana doğru dönmüşken ben ise yerdeki halının desenlerini inceleme peşindeydim.
" Bak lütfen." Diye tekrar ettiğinde ise daha fazla dayanamayıp ona doğru döndüm.
"Neden beni zorla öpmüşsün gibi davranıyorsun. Sen beni öptüm bende buna izin verdim."
" Öyle mi oldu gerçekten." bu söylediğini gerçekten fark etmemiştim. Ben gerçekten onu zorla öptüm sanıyordum. Ama onun yüzünde en ufak bir kızgınlık ibaresi yoktu aksine benim gözlerimi ve kaşlarımı kaldırarak sorduğum soru karşısında gülümsüyordu.
" Deliricem. Sen gerçek bir şaşkınsın. Öpüşürken bu kadar girişken olup sonrasında bir şey anlamayıp kaçan biriyle ilk kez karşılaşıyorum". O karşımda gülerken ben ise ne diyeceğimi bilemez bir şekilde bekliyordum.
" Ben... Ben... Sen üzüleceksin diye korktum. Yüzüme bakmazsın diye. Hayatımdan çıkarsın diye." Yüzü ciddileşince bende dilim döndüğünce anlatmaya devam ettim.
" Ben buna dayanamayabilirim. Hayatıma öyle bir girdin, öyle bir yere yerleştin ki senden başka hiç kimseyi önemsemediğim bu hayattan sende gidersen ben kendimle başa çıkamayabilirim." Konuşurken baktığım gözlerinden gözlerimi çekip ellerime bakmaya başladım. Sonra derin bir nefes alıp kafamı kaldırarak devam ettim.
"Ben sana âşık oldum Bilge. Çocuksun de, gevezesin de, serserisin de ne dersen de bana ben senden gelecek her şeye razıyım. Yeter ki bana bir şans ver. Sana saçma gelebilirim. Evet. Sana yabancı duygular belki ama ben seni çok seviyorum. " sonlara doğru düşen omuzlarıma ve gözümden düşen yaşlara engel olamamıştım.
Bilge dediklerimi gözlerini benden ayırmadan dinliyordu. Ben konuşurken gözlerindeki ifade sık sık değişse de bunların hiç birinde kızgınlık yoktu.
Konuşmam bitip de gözlerimi ona kilitlemişken be sefer aramızdaki mesafeyi kapatıp dudaklarımızı birleştiren o olmuştu. Ben ise başta şaşırsam da dudaklarımı çoktan onun yönlendirmesine bırakmıştım. Nefes almak için ayrıldığım sırada Bilgenin gözlerinde gördüğüm arzu benim tüm bedenimi ele geçirmişti bile. Dudaklarına tekrar yöneldiğim sırada belinden tutarak onu kucağıma alarak kollarımla tüm bedenini sanmıştım. Onun elleri benim saçlarımı bulduğunda ben çoktan dudaklarından ayrılıp boynunu keşfe çıkmıştım bile. Her tarafı saran kokusu beni daha çok baştan çıkarıp ne yaptığımı unutturuyordu. Bir ara kulağına yaklaşıp " çok güzel kokuyorsun. Deliricem gerçekten." Diye fısıldayıp kulağının altını öptüğüm anda Bilge ' nin ağzından çıkan ses hayatımda duyduğum en güzel ses olabilirdi.