Saatlerimizi ayarlayalım . Tam yeni bölüm saati sanki dimi. Erken uyuyanlari da yok saymayalim artık. Geceleri sevenlere de selam olsun. Ama biz bu akşam erken uyuyoruz.
Haydi bakalım o zaman hem iyi geceler hem de keyifli okumalar.
İçeri girilmiş hoşbeş edilmiş ben de Bilge'nin arkadaşı olarak tanıştırılmıştım.
Yetkin denen puşt şu an gevşek gevşek sırıtarak bir yandan konuşmalara katılıyor bir yandan da Bilge'yi arıyordu gözleriyle. Onun o gözlerini oymamı engelleyen tek şey benim güzel sevgilimin salona bilinçli olarak girmemesiydi. Yazık kız mutfakta tıkılıp kalmıştı. Çünkü hoş geldin sırasında Yetkin elini uzatan Bilge'yi kendine çekip öpmüştü. Kanım çekildi arkadaşlar inanamazsınız. Yaşamadan inanamazsınız. Neyse o anı şimdi tekrar düşünmek istemiyorum. Oraları hep geçelim. Oralar hep karanlık kuyu.
Konumum ve pozisyonum itibari ile kımıldayamadığım bu ortamda zaten yokmuşum gibi davrandıkları için benim ölümcül bakışlarımı da kimse iplemiyordu açıkçası. Yetkin ile birkaç kere göz göze geldiysek de pek bir anlam veremedi haliyle davar.
Orada o koltukta ailesinin Yetkini övmelerine daha fazla katlanamayacağımı düşündüğüm sırada çalan zil ve kapıdan giren biricik kötü gün dostum içime su serpmişti sanki. Ne serpmesi ya biraz abartalım hortum baya üzerime falan tutulmuş gibiydi.
"Aaaa misafiriniz varmış ama Bilge 'cim ya keşke söyleseydin. Ama neyse ki yabancı değilmiş. Nasılsınız." Diyerek benim yamacıma oturmuştu. Şu sahtekarlığa bakar mısınız ya. İşte benim arkadaşım. Gerçekten muazzam.
"Hoş geldin Gülşen' cim yabancı değil tabi ki. Siz hepiniz arkadaştınız çocukken zaten. Ne güzel oldu böyle." Yani Bilge'nin annesinin bu sevecenlik genleri iyi ki kimseye geçmemiş arkadaşlar. Herkes de sevilemez ama kayınvalide hanım ya. Bu kızı siz büyütmüşsünüz de Allahtan benim sevgilim de sizin gibi olmamış ya. Herkesi seven bir Bilge hiç çekici gelmedi şu an gözüme. İnsan sevmeyen Bilge'ye âşık oldu bu bünye sonuçta arkadaşlar. İnkâr edemeyiz.
"Evet, evet. Az dayak yemedi Yetkin benden. Ay keşke biraz daha dövseymişim içim soğurdu hahahah" konuş be kral.
"Şakalar falan Gülşen yine formundasın" aaa davar konuştu arkadaşlar ya. Gevşek gevşek gülüyordu sabahtan beri sonunda sözsel yeteneklerini de göstermeye karar verdi.
"Aynen şekerim aynen."
Kıs kıs güldüğümü tahmin etmişsinizdir diye tahmin ediyorum. İçine içine gülmeler vardır. Aaa keyfim yerine mi geldi ya benim.
Bilge gözlerini devirerek odadan çıktığı sırada Gülşen salvolarına devam ediyordu. Hatta bir ara Yetkinin annesi Gülşen ve Bilge'yi kastederek
"Artık gençler evlenmek istemiyorlar sanki. Baksana hepsi bekar kaldı bunların" diye ortaya bir cümle kurunca
"İstememekten değil teyzecim de Yetkin çok iyi bilir, erkeklerin bazıları çok karaktersiz oluyor. Dimi Yetkin. Kötü ilişkiler yaşıyoruz. Sonra da erteledikçe erteliyoruz işte evlilik işini. Sonra da diyoruz ki e böyle daha iyimiş hahahah"
Yetkin'in domates gibi olan suratına bakmaktan aldığım keyfi yemeğin hazır olması ile yarıda bırakıyorum ve beni kaldırması için Gülşen' elimi uzatıyorum.
"İlah mısın, silah mısın ya. Seni çağırarak ne kadar iyi bir karar almışım ben anlatamam. Hatırlat sonra bir ara elini öpücem. Süper kahraman gibi bir şeysindir ya sen şu an benim için. Ama hemen şımarma. Şu an için. Sonra ne olur bilmiyorum"