Evin kapısına geldiğimde gördüğüm ayakkabı yoğunluğundan içerisinin yine insan dolu olması durumuna artık şaşırmasam da bunun benim için işkence olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Her gün aynı insanların konuşacak ne buldukları ile ilgili fikir yürütmeye çalışsam da maalesef başarısız oluyordum. Ne yapalım başarısızlık bizim kaderimizde var demek ki. Bu aile ile ilgili sürekli bir şeylerde başarısız olma fikri beni düşündürmüyor değildi.
Kapıdan girip sessizce arka taraftaki odama süzülmeye çalıştığım sırada götünde bile gözü kulağı olduğundan şüphelendiğim küçük teyzem Nazan'a yakalanmam uzun sürmemişti.
"Kız sen ne kaçıyon sessiz sessiz. İşin nasıl geçti gel de anlat azıcık. Abla senin bu kızın ne kadar yabani oldu böyle ya."
"Ya teyze sen işine baksana. Hadi gidin dedikodumu yapıyorsunuz yemek tarifimi veriyorsunuz birbirinize ne yapıyorsanız yapın." Diyerek salon kapısından geçeceğim sırada
"Kızım gelsene işte doğru söylüyor teyzen. Otur biraz yüzünü görelim azıcık."
"Gelemem anne yorgunum ben yemek yiyip yatıcam zaten." Dedikten sonra neredeyse koşar adımlarla uzaklaşıp odama gidecekken teyzemin arkamdan bağırmasıyla tekrar arkamı döndüm onlara doğru.
" kız Umut dur bak ne diyeceğim sana"
" söyle teyze" salonun kapısından sırıtarak bana bakması birazdan beni sinirlendirecek bir şeyler söyleyeceğine delalet olsa da yine de durup onu dinlemeyi tercih etmiştim. Neden çünkü salağım.
" sana hayırlı bir kısmet var gel de içeri konuşalım azıcık." Birde göz kırpıyor bana ya. Sanki aramızdan sus sızmıyormuş gibi. Hareketlere bak.
" Teyze hadi allah aşkına sıçtırtma şimdi kısmetine. Çok beğendiysen kendine al ben evlenmek falan istemiyorum."
" aaa terbiyesize bak. Sen iyice terbiyesiz oldun. Hallere bak."
" Hadi teyze hadi." Diyerek odama girip kapısını kapatırken bir oh çekmiştim. O ise hala beni anneme şikayet ediyordu.
Birde bunların bulduğu kısmetler ile uğraşıyordum bir süredir. Hayır, kısmet dedikleri de erkek. Kız bulsalar değerlendirebilirim belki ama ben ne yapayım erkek kısmeti. İlgimi bile çekmiyorlar. En sonunda bunu da söyletecekler ya bana bakalım ne zaman. İnşallah bir gün ağzımdan kaçırmam. Tabi ki kimsenin benim eşcinsel olduğumdan haberi yok deli misiniz? Böyle saçma bir ailenin birde bunu öğrendiğini düşünüyorsanız eğer hayal gücünüze hayran kalırım.
Benim yönelimimden haberleri olmasını bırakın yönelim diye bir şeyin kelime anlamını bile bildiklerini sanmıyorum hiç birinin. Benim bu durumdan utandığımdan ya da çekindiğimden değil de onlara bunu anlatmanın beyhude bir çaba olduğunu düşündüğüm için anlatmaya çalışmadım bile. Dedim ya el yordamıyla yaşadım diye. Gerçekten öyle bir hayatım oldu. Ergenlik zamanlarımda kendimi çok hırpaladığım dönemlerde her şeyin doğrusunu öğrendiğim yerden bu işinde doğrusunu öğrenmemle benim kendimi gerçekleştirme serüvenim başladı aslında. Benim ailemde bana yol gösterebilecek kişilerden hiçbirinin akli dengesi yerinde olmadığı için benim en yakınlarım her zaman kitaplar olmuştur. İşte her konuda olduğu gibi bu konuda da bana yol gösteren kitaplardı. Oradan öğrendiklerimle kendimle barıştım. Oradan öğrendiklerimle hastalıklı olmadığıma emin oldum ve benim gibi birçok insan olduğunu yine onlardan öğrendim. Aslında diğer insanlardan kitaplardan çok sosyal medyanın sayesinde haberdar olduğumu itiraf etmem gerek sanırım. Sosyal medya arkadaşlarım sayesinde lisede kendi kabuğumdan biraz çıkarak özgüven kazanmış bile olabilirim.
İlk sevgilimi de yine sosyal medya sayesinde bulmuştum mesela. Yani biz sevgili olduğumuzu sanıyorduk da aslında çok iyi arkadaş olduğumuzu biraz geç fark ettik. İkimizde o zamanlar saftirik ergenler olduğumuz ve anlaşılmaktan deli gibi korktuğumuz için duygularımızdan emin olmak biraz zamanımızı aldı. Işık. Kendisi hala en yakın arkadaşım olur. Üniversiteyi aynı yerde okuduğumuz için birbirimizden hiç kopmadık. Onun ailesi eşcinsel olduğunu bildiği için onun durumu benden daha parlak tabi. Benim ki biraz acınası. Evimde hala bana 'sana kısmet buldum' diyen tipler ile yaşamak nereden bakarsanız acınası çünkü.
