97

994 69 1
                                    

Uyandığımda hala Bilge'nin koynundaydım. Zaten kıza başka bir seçenekte bırakmamış gibiydim biraz açıkçası. Yani kime bu şekil sarılınsa kımıldaması pek de mümkün değildi galiba. Kaçacak diye korktuysam demek ki. O sebeple.

Kaçabilir de yani bir taraftan. Akşamki konuşmasını baz alırsak çok sağlam sebepleri var.

Ama kalmak için de var.

Mesela ben. 

Kocaman bir sebep olarak duruyorum tam da burada. Koynunda. Kollarımla da engeller koyuyorum falan. Bence yeterli kalması için. 

Birazdan gidecek olmanın sancıları bunlar sevgili dostlar yoksa hiç geyik yapacak kafada falan değilim ben ya. Hala neresinden bakarsanız bakın irice bir sorunumuz bulunmakta ve şuan için hiç bir çözüm fikri geliştiremedim kendisi için.

Sonra bulunduğum yerin keyfini çıkartmak istedim biraz. Huzursuz huzursuz kıpırdanarak başımı Bilge'nin başının hizasına getirip onu izlemeye başladım. Biraz sonra açmıştı gözlerini oda. Gözlerini ovuşturup telefonun saatine baktı sonra tekrar bana döndü

" Günaydın"

" Günaydın"

" Erken değil mi daha"

" Erken çıksam daha iyi . Dayımın arabasını aldım geldim. İşleri vardır. Benim de var" derken birden Bilge ile nerede olduğumdan hiç konuşmadığımızı farkettim.

" Sen İstanbul' da mısın" dedi bana gözlerini açarak

" Evet"

" Umut çok uzak."

" Başka nereye gidecektim Bilge. Dayım ve yengem çok ilgilendiler bizimle. Kaç gün odadan çıkmadım. Gık demediler bana. Anneme de çok iyi geldi orası. Çalışıyor restoran da biliyor musun. Çok memnun hayatından. Ben de başladım bir hafta önce. Dayım yakamdan tutarak götürdü sonunda. Yapıyorum bir şeyler işte. Ama bana pek iyi gelmiyor. Bana en iyi gelecek yer burası çünkü." derken Bilge'nin boynuna doğru iyice sokulmuştum.

" Meryem teyze için çok sevindim."

" Sen de gelsene benimle." bulunduğum yerden nefesim Bilge'nin boynuna çarparak başlattığım cümlemi kendimi geri çekip gözlerine bakarak bitirdim. " Yani akşam ki konuşmanın üstüne çok saçma bir soru ama tabi. Gelsen ne güzel olur."

Bilge aldığı derin nefes ile buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Yüzüme koyduğu elinin baş parmağı ile yanağımı okşadı, gözleri ile de ruhumu. Sadece gözlerine bakmayı  bile özlediğimi farkettim bakarken. O gözlerin  içinde kendimi görmeyi çok özlemiştim.

" Biraz düşünelim Umut. Sen de düşün. Ben de düşüneyim. En iyisi bu gibi."

" Ama seni bırakıp gitmek çok zor" dedim tekrar kafamı kaldırdığım yere koyarken.

" Yooo hiç zorlanmadın sen ilk seferinde. Alışkınsın."

" Ya Bilge offffff." Diyerek kendime önce biraz uzaklaşıp kırgınca baktım sonra da kendime çekip sıkıca sarıldım.

Yataktan çıkıp odanın kapısının kilitli olduğu aklımıza gelince Gülşen'e yazmış. Anahtarı kapının alt tarafına koyduğunu öğrenince de zekasından dolayı bir tebrik etmiştim. 

Daha da zorlanmamak için kahvaltı bile yapmadan gitmek için hazırlanmıştım.  Kapının önünde durup Bilge'ye bakarken hiç gidesim yoktu be arkadaşlar. 

" Bunu çözücem Bilge. En kısa zamanda. İki üç güne çözmüş olurum. Uzun sürmez. Sürmemeli zaten. Çünkü daha fazla dayanamayabilirim."

" Konuşuruz bunları Umut. Hadi sen şimdi dikkatli git. Olur mu"

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin