75

1K 60 4
                                    

Sonunda arabayı sağ salim yol yardımdan teslim alıp Bilge ve Gülşen'i de alıp tekrar yola devam edebilmiştik. Yolculuğumuzun ikinci kısmı birinci kısmından nispeten daha keyifliydi diyebilirim size. Gülşen arabaya biner binmez uyuduğu için onun gül cemalini gideceğimiz yere kadar bir daha göremedik. Sonuç olarak aslında aksilikleri saymazsak- ki buradaki aksilik asla lastik patlaması değil- tam da istediğim gibi bir yolculuktu diyebilirim. Bol müzikli ve Bilge'li. Yani kısacası Bilge'ye küs başladığım bu yolculuğu aşık olduğumu hatırlayarak bitirmiştim. Ama hemen de karaktersize de bak demeyin. Bozuluyorum. Küsmek benim kimyama aykırı. Ne yapabilirim.

Işıkların eve bahçe kapısından girdiğimizde kendileri bizi havuzda karşılamışlardı. Gel de kudurma işte amk. Sinirlendiğim şeyi yeniden hatırlayınca tekrar en başa dönmüş gibiydim. Bizden önce yola çıktıkları için tabii ki de bizden önce gelmişlerdi. Onlarda da Hazal erken gidelimcilerden olmuş ve benim aksime Işık'ı ikna edebilmişti. Sonuç olarak gelmişler ve havuz sefası yapmaya başlamışlardı bile. Ay gerçekten derdini sikeyim Umut dediğinizi duyabiliyorum ama ne yapayım arkadaşlar ben kafayı yedim herhalde artık ya. Offf.

" Bak işte görüyor musun erken gelseydik biz de şu an sefa yapıyor olacaktık." dedim bagajdan valizleri indirmeye çalışırken. Gülşen tabii ki de çoktan arabadan inip kaçmıştı. Bildiğiniz premses ya. Ben mi ? Ben amele arkadaşlar. Beni yine bir sinir basmıştı ki sormayın.

" Umutçum bir durur musun? Hadi gel benimle." Bilge uğraştığım valizler bıraktırmış ve bagajı kapatmış elimi tutarak beni arkasından yürümem için yönlendirmişti.

" Bilge.. Umut... nereye gidiyorsunuz ya." Havuz başındakiler haklı olarak gelir gelmez nereye gittiğimizi merak etmişlerdi.

" Umut yorgun biraz. Biraz dinlensin geliriz. Takılın siz."

" Bilge kalalım işte ben yorgun değilim."

" Gelir misin" diyerek beni tekrardan çekelemeye başlamıştı.

Kalacağımız odanın kapısını kapatarak şaşkın ve birazda gergin yüzümü ellerinin arasına aldı ve dudaklarıma uzun ve telaşsız bir öpücük kondurdu.

" Bebeğim biraz sakinleşir misin artık. Hadi dinlenelim biraz." Gözlerim çoktan kapanmıştı bile. Yorgun olduğumu Bilge söyleyene kadar fark etmemiştim sanırım.

" Bilge ben yorgun değilim ki sen nerden çıkarıyorsun bunları." derken gözlerimden öptü teker teker.

" Buralarda görüyorum." deyip kollarının arasına almıştı beni. Boynuma sarılan kolları, saçlarımı bulan elleri ve içime dolan kokusu ile birden gerçekten yorgun olduğumu fark etmiştim. " Uyuyalım mı biraz."

" Ama tatile geldik Bilge. Yorulmanın sırası mı"

" Sevgilim bir ay buradayız. Acelen ne ki senin bu kadar. Hadi gel." diyerek odadaki koltuğa uzandı ve beni de üzerine çekerek göğsüne yatırdı." Sen sabah kaçta kalktın bakalım"

" Altıda"

" Üç de uyuduk zaten sevgilim ya. Ne işin var ki senin altıda" Elleri yüzümde gezindikçe uyku bedenimi ele geçiriyor gibiydi.

" Ben biraz heyecanlıydım sanırım. Sana bir sır vereyim mi."

" Hmmm sırları severim. Hele senle ilgiliyse."

" Ben ilk defa tatile geliyorum hayatımda."

" Nasıl."

" Baya işte. İlk tatilim... Seninle hem de... Ne şansılıyım."

" Ben şanslıyım asıl ben. Sen varsın diye ben dünyanın en şanslı insanıyım."

" Abartma sevgilim."

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin