83

805 61 2
                                    

Emine Teyze kapıyı açmış eve girmiştik. Emine teyzenin babamın uzaktan bir akrabası olması burayı kurtarılmış bölge yapıyordu ama tabiki bir yere kadar.

" Nasılsın Umut'cum"

" İyiyim emine teyze sağol. Annem buradaymış galiba."

" Evet içeride. Yalnız şey. Birazdan damlarlar buraya. Biliyorsun buraları. Anneni anlamaya çalış kızım. " buralardan çıkıp gitmiştim ama hala bunlar ile uğraştığıma inanamıyordum gerçekten.

" Tamam ben bir annemi göreyim."

" İçeride kızım." Diyerek gelmesi için Bilge'nin elinden tutup yürümeye başlamıştım.

" Şey Umut. Siz bir yalnız konuşun önce. Ben birazdan geleyim."

" Saçmalama benim senden gizli bir şeyim yok gelir misin."

" Lütfen böyle yapalım. Böylesi daha doğru. Hadi git sen."

" Tamam. Nasıl istersen."

Bilge

Umut içeri girmem konusunda ısrar etse de bu noktada biraz geri durmalıydım sanırım. Ben varken rahat olamayabilirlerdi. İçeriye girmemiş girdiğimiz kapının önünde bekliyordum. Umut girdiği kapıdan yaklaşık bir dakika sonra, kıpkırmızı gözler ve kıpkırmızı bir surat ile geri çıkmıştı. Ağlamıyordu. Ağlamamak için kendini sıkıyordu ama patlayacak bir bombadan hiçbir farkı da yoktu.

" Hadi gidiyoruz buradan" dedi yüzüme bakmadan.

" Annen"

" O da bizimle geliyor. Anne... Hadi acele eder misin." diye çıktığı odaya doğru seslendi.

" Umut iyi misin" elinden tutup durdurduğum anda gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı.

" Bilge. Aşağıdayım ben sevgilim. Annemi alıp gelir misin. Ama acele edin." dedi kısılan sesi ile.

" Ta.. tamam."

Umut evin sahibine teşekkür edip kapıdan çıktıktan sonra diğer odanın kapısı açılmış ve Umut'un annesi çıkmıştı ve ben o an Umut'un suratının şekline anlam verebilmiştim. Kadının yüzünü tanınmayacak hale gelene kadar döven şerefsizlerin dünya üzerinden silinmesi için ne yapılacaksa acilen yapılmalıydı belki de. Savunmasız bir kadını bu hale getirmek erkeklikse, erkek ırkından nefret etmek belki de ibadet sayılmalıydı.

Kadını gördüğüm anda dolan gözlerimi saklamadan yanına gittim. Elinden tutarak kapıdan çıktık ve aşağıya Umut'un yanına indik.

Arabaya bindiğimizde sanki herkes de bir ölüm sessizliği var gibiydi. Ama bunu bu şekilde kabul edip hayatımıza devam edemezdik tabiki. Bu adamlar tehlikeliydi ve kesinlikle durdurulmaları gerekiyordu. Bunu da ancak onlardan şikayetçi olarak yapabilirdik ama önce bu tüm gözlerin bizim üzerimizde olduğu kasvetli yerden çıkmalıydık.

Arabayı hareket ettirip bir süre sürdükten sonra yolun kenarında durmuştum.

" Şeyyy... Immm... Hepimiz kötüyüz farkındayım ama böylece eve gidemeyiz bence. Öncelikle bir hastaneden darp raporu alıp sonrasında bu canavarları şikayet etmeliyiz."  diyerek konuşmuştum konuşmasına ama hiç kimseden çıt çıkmıyordu.

" Umut. Sana diyorum Umut. Bir şey söyler misin." en azından Umut'u bu sessizlikten çıkarmak için onun kolundan tuttum.

" Ne değişecek ki Bilge. Yada dur ben sana söyleyeyim Hiç bir şey değişmeyecek. Annem kaderine razı zaten. Bile bile gitti o herif..."

" Ya bunun ne yeri ne zamanı şuan lütfen Umut." diye lafını keserek cümlesini bitirmedim ona.

" Hadi Bilge eve gidelim. Hadi."

" Hayır Umut kusura bakma. Sen gelmek istemiyorsan gelme ama ben bu dediklerimi yapmadan eve geçmem bunu o kalın kafana sok."

" iyi tamam. Ben evdeyim o zaman. İşiniz bitince gelirsiniz." diyerek arabadan indi ve gerçekten gitti. Umut'un tahmin edilemez halleri konu ailesine gelince beş katına falan çıkıyordu. Gerçekten gitmişti.

Biz Umut'un annesi ile baş başa kaldığımız arabada yine bir süre hiç bir şey konuşmadan oturduk ve Umut'un arkasından baktık.

Sonrada en yakın hastaneye gitmiş gerekli tüm işlemleri yaparak o pisliklerden tabii ki de şikayetçi olmuştuk. Ve bu süre zarfında Umut asla bir kere bile bizi aramamıştı. Bu kadının bana gelince bu kadar sevgi dolu olması ama konu ailesi olduğunda bu kadar zıt iki kutup gibi davranması beni şaşırtıyordu açıkçası. 

Kimseye bu kadar sert ve katı olmazken ailesi özellikle de konu annesi olunca kalbi taş kesiliyordu adeta. Bunun sebebi muhtemelen kırgınlıklarından kaynaklı öfkesiydi ama bunu yönetmeyi bilemiyor oluşu Umut ile ilgili beni çok şaşırtıyordu. Çünkü o konu ne olursa olsun, ne yapmış ya da ne yapılmış olursa olsun herkese karşı ilk başta fevri tepkilerini engelleyemese de sonra bir şekilde gönül almayı aynı fikirde olmasa bile karşısındakini anlamayı başarabilmiş biri olmuştu her zaman.  Öfkesine kızsam da bunu telafi edişini hep çok sevmiştim.

Aslında tüm bu öfkesinin altında belki de annesine karşı beslediği ve ne yaparsa yapsın bitiremediği sevgisi de yatıyor olabilirdi. Nefret etmek istiyordu ama edemiyordu. Diğerleri için değil ama annesi için bu durum kesinlikle böyle olabilirdi. Şimdi de öfkesinden bizi bırakıp gitmiş gibi gözükse de aslında annesini daha fazla böyle görmek istemediği için gitmişti.

Üçümüzü evde kesinlikle zor zamanlar bekliyordu. Umut inatçı bir insan kesinlikle değildi ama konu annesi olunca nasıl davranacağını kestirmekte zorlanıyordum açıkçası. Elimde olmadan biraz gerilmiş ve yol boyunca hiç konuşmamıştım. Zaten kadıncağızın da pek konuşacak hali yoktu.

Evin kapısından girince içeri de tam da beklediğim gibi bir manzara ile karşılaşmıştım. Umut evin içinde bir sağa bir sola yürüyordu. Biz içeri girince durmuş ve bize bakmaya başlamıştı. Sinirliydi hala. Ve bu karşımdaki benim hiç tanımadığım insan beni biraz korkutmuştu açıkçası.

" Teyzecim siz şu odaya geçin isterseniz. Üzerinizi falan değişit..." derken Umut birden araya girmişti. O an sanırım biraz yalnız kalmalıydılar ve bende buna artık izin vermeliydim.

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin