Eve geldiğimizde Bilge eşyalarını yerleştirip evi havalandırmak için uğraşırken ben de salondaki koltukta yayılmış bir şekilde telefonum ile uğraşıyordum. Ertesi gün bana tatil olduğu için uyumak gibi bir derdim asla yoktu. Burada oturduğum yerde etrafımda dolaşan Bilge'nin kokusu ve görüntüsünü bırakıp uyursam çarpılma ihtimalim bile olabilirdi.
" Sen yatıp uyusana yarın işe gideceksin. Uyukluyorsun burada koltukta." yanımdan geçerken gözü bana takılmış ve geri geri gelerek tam karşımda durmuştu. Oturup düşünmemek için geldiğimizden beri yerinde oturmuyordu.
" Manzaram şahane. Neden uyuyayım ki. Hem yarın bana tatil."
" Neden?" dedi kaşlarını çatarak. Bu haline gülümseyerek elini tuttum ve yanımda sandalyeye oturttum. Kaşları hala çatılıydı. Ellerimize baktı sonra tekrar gözlerime bakmaya başladı.
" Boş ver. Önemli bir şey değil. Yarın gezelim mi biraz seninle." Bakışları yumuşadı. Gözümün önünde benimle konuşurken bu geçişleri çok hoşuma gidiyordu.
" Kalabalıklara karışacak kadar güçlü hissetmiyorum kendimi." Omuzlarını düşürmesi içime dokunmuştu.
" Karışmayız. Sadece sen bir de izin verirsen ben"
" Tamam." Kafasını yana yatırıp tamam deyişini yediğim. Uysal farem benim ya nasılda kabul ediyor hemen dediklerimi.
" hadi uyuyalım artık." Ayağa kalkarken elinden tutup onu da kaldırıp arkamdan çekmeye başladım.
" Ama evi topluyordum daha."
" Ev toplu Bilge. İkimizde neden oturamadığını biliyoruz. Hadi gel benimle lütfen."
Bilgeyi önden odaya sokarak bende arkasından evin ışıklarını ve açık olan pencere ve kapıları kapattıktan sonra 'odamız' a girip ışığı kapatarak Bilge'nin yanına uzandım. Bilgeden tarafa dönüp konuşmaya başladım.
" Yatağımızı da özlemişim yalnız." Bilge yattığı yerden tavanı izlerken birden gözlerini bana çevirmişti. Sanki ne diyor bu şizo der gibi bakıyordu şuan bana. Benim derdim de o gözlerini gözlerime çekebilmekti zaten. Eh başarılıda olmuştum işte.
" Tamam, tamam korkma. Şaka yaptım." Benim söylediğimden sonra birkaç saniye tavanı izlemeye devam etti sonra elini başının altına koyarak bana doğru döndü. Bir süre sakince gözlerime baktı.
" Korkmuyorum. Sadece seni üzmek istemiyorum. Emin olmam gerek. Ama pek bunu düşünecek halde değilim." Sadece gözlerime bakarak kurduğu cümleler içime işlemişti. Kalbim titremişti.
" Ben beklerim." Dedim kısaca.
Ben onun gözlerine içimdeki ayağa kalkmış tüm duygularımla bakarken onun elini yanağıma koyup dudaklarıma yaklaştığını fark etmemiştim bile. Bu ani hareketi ve dudaklarımı bulan yumuşak dudakları ile birden ciğerlerimdeki nefesin bittiğini hissettim. Göğüsüm de hissettiğim acıya rağmen dudaklarının arasına hapsettiği dudaklarımı çekmeyi bir saniye bile düşünmedim.
" Seni böyle öpünce her şeyi unutuyorum. Bana her şeyi bir kez daha unutturur musun?"
Kendini benden biraz çekip alnını alnıma yaslayıp derin derin nefesler aldığı sırada gözleri kapalı söyledikleri ile bu sefer ben onu öpmeye başlamıştım.
" Her şeyi unut sevgilim. Bir tek beni hatırla."
Kulağına fısıldayıp daha önce öptüğüm yere bir öpücük daha bırakınca Bilge'den gelen ses ile her sevişmemizde burayla ilgilenmem gerektiğini aklıma yazıp belinden tutarak onu üstüme çektim. O kucağımdayken yattığım yerden yarım şekilde doğrularak onun ve kendimin tişörtünü çıkardım. Ellerim ile sırtını okşarken Bilgenin bana açtığı boynunda dudaklarımı gezdiriyordum.
