96

821 60 3
                                    

Umut

Bu sefer kovulmadım.

Yani kovulabilirdim ama tüm önlemleri almam işe yaradı diyelim.

Kapının dibine çökmüş karşıdan Bilge'yi izlemenin bu kadar zor olduğu bir an daha yaşamadım sanırım. Ona bir kere sarılsam her şeyin daha kolay olacağını bilsem de olduğum yerden bir adım bile atamadım. 

Bu aralar bilge ile karşılaşınca ayaklarıma pek hükmedemiyorum farkındaysanız. Onu gördüğüm an olduğum yerde kalıyorum. Adım atmazsa atamıyorum. Bir karış uzağımda kalmasına tahammül edemezken aramıza kilometreleri sokmamın bedelini ödetiyorum belki de kendime. Bilmiyorum. 

Konuşurken farkettim ki bu konuda haksız bir allahın kulu yok arkadaşlar. Herkes haklı. 

Ben haklıyım öncelikle, Bilge zaten haklı, Işık haklı, Gülşen bile kendi tarafından haklı baktığınız zaman. O yüzden konuşmalarımız hiç bir yere varamıyor bizim. Özellikle Bilge ile.

Neden yaptın demiyor ki bana çünkü.

Hiç demedi.

Nasıl yapabildiğime kızıyor. Nasıl kendimi ikna edip gittiğime. Belki de bunu nasıl düşünebildiğime.

Nedenlerimi sorsa vereceğim cevaplar zaten varken, nasıllara cevabım tabiki de 'yaptım işte' den öteye gidemiyor. Yani bu kadar çok severken onu nasıl bırakıp gittiğimin cevabını ben bile kendime verirken aynı kalıbı kullanıyorum aslına bakarsanız. 

Yaptım işte. 

Yapmam gerekiyordu yaptım. 

Düşünmedim.

Düşünsem zaten yapamazdım.

Ve o an düşünürken Bilge'nin neden bana neden bu kadar kızgın olduğunu farkettim. Tamam tüm yaptıklarım, onu yalnız bırakmam, bir ay boyunca asla aramamam falan zaten başlı başına kızılacak şeyleri ama onun kızgınlığı asıl bana olan güveninin kırılmasından kaynaklanıyordu. O yüzden diyordu bana nasıl gittin diye. Bir daha gitmeyeceğine nasıl güveneyim diyordu bana aslında. Ve çok haklıydı. Yine aynı durum da kalsak ben yine aynı şeyleri yapardım. Belki de bu sefer hiç gelmezdim.

işte bu nokta da bende bir tık sersemledim arkadaşlar. Çünkü bu olanların tekrarlaması gibi olası bir durum maalesef ki her zaman gündemimize de olabilirdi. Burada da olsak. İstanbul da da olsak bizim için pek birşey değişmeyecekti. Ben buradan Bilge'yi yanıma alıp gidemedikten sonra Bilge ile beraber olmamın ne anlamı vardı ki baktığınızda. Ona bu kadar alışmışken aramıza mesafeler koymaya dayanabilir miydim ki.

Yani aslında kimsenin de düzenini bozmaya hakkım yoktu belki.

Bana bu kadar kızmışken, en azından elinde bir sebebi varken unutmasına izin vermeliydim belki de. Ama bu sefer bunu konuşarak anlatmalıydım ona. İkna edemesem bile en azından sebeplerimi öğrenirdi.

uzun bir suskunluğun ardından tüm cesaretimi toplayıp gidip yatağa oturdum. Hiç konuşmadan yan yana duruyorduk. Bilge'yi hisseden bedenim ona kayıtsız kalamamıştı haliyle kalbim eriyip gözlerimden akmaya başlamıştı çoktan. Nefes alışverişlerim değişmişti yeniden. Yaşam belirtileri gösteriyordum günler sonra. 

Ben yanında otururken o kendine çekerek oturduğu dizelerinin üzerine koyduğu kafasını elleri ile sarmış ve hiç kıpırdamıyordu. 

İşte sonunda Bilge'yi bir karış uzağımda durmaya ikna edebilmiştim. Yanında olduğumu biliyordu, kıpırdamıyordu, kovmuyordu. O da istiyordu yanında olmamı. Çünkü benim ona istemediği hiç bir şeyi yaptıramayacağımı öğrenmemin üzerinden uzun zaman geçmişti. 

BeklenmedikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin