Geçte olsa malum şarkiyida ekleyelim. Tam gibi olsun.
Uzuuun bir bölüm oldu keyifli okumalar efendim.Günler haftalar geçiyor ben Bilge'ye daha fazla âşık oluyor, aşık oldukça daha çok bağlanıyordum ama bilin bakalım bundan kimin haberi yoktu. Tabi ki de Bilge'nin. Şaka şaka vardı. Çünkü benim çenemin yayı pek olmadığı için Bilge bu konulara çok girmek istemedikçe onu zorlamaya bayılıyordum. Oda benim bu laflarıma bayılıyordu bence ama beni terslemekten de geri durmuyordu. Ama sanırım o bu aramızdaki şeyi benim koyduğum yere koymuyordu. Koyuş açılarımız farklıydı belki de.
Hala aramızda net bir ilişki başlamamış olsa da geçen zaman içinde daha da yakın olmuştuk. Bilge'nin hala bana karşı kendini tam bırakamaması yatakta geçerli değildi. Oradayken iki tutkulu aşık olan biz normal zamanda kanka olarak takılıyorduk neredeyse. Yok şikayet etmiyorum. İlişkinin arkadaşlık kısmına daha çok önem veririm ben. Bu benim hoşuma giden bir durum aslında. Ama. İşte kocaman bir ama var ki ortada ben onu nereye koyacağımı bilmiyorum. Bilgenin bu 'gri' halinin benimle ne yapacağını bilmemesinden kaynaklanıyor olması benim minnoş kalbimi biraz zedeliyor sanırım. Aramızdaki bu belirsizlik ikimizin arasına bir duvar örüyor ve Bilge bu duvarın arkasından çıkmıyor. Bana kapılmaktan deli gibi korkuyor. İkimizin böyle bir ilişki içinde olması tabusunu kendi kafasında yıkabiliyor ama başkalarına karşı yıkamıyor.
Ben o duvarları tek tek balyozla yıkmaya hazırım aslında ama onun gözlerinde o cesareti göremediğim için bir milim kımıldayamıyorum. Geçen hafta arkadaşları ile eğlenmeye gittiği bir gece yanında olmamı istemediğini hissettiğimden beri de kendisine biraz tavırlıyım açıkçası. Haftada üç gün görüşen 'kankalar' olarak bir haftadır sadece iş yerinde ve telefonda birkaç kelime ediyorduk.
Zaten iş yerinde genelde benim yılışmalarım sonucu iletişim kurduğumuz için ben bunları yapmayı bırakınca herhangi bir iletişimimiz kalmamıştı.
Keyfimin olmadığını ve ona kırıldığımı farkında olmasına rağmen konunun buraya geleceğine emin olduğu için de ne olduğunu sormaya teşebbüs bile etmiyordu.
Aşkımı yaşamamın önündeki tek engelin yine aşık olduğum kadın olması ne kadar ironikse hayatta her zaman benim için bu kadar ironikti. Anlayacağınız aşktan yana gülmedim, kara bahtım ben ölmedim.
Evdeki durumların durgun olması da sanırım benim hayattaki şansımdan kaynaklıydı. Bugünlerde kimse işime karışmıyor hatta gözüme bile gözükmüyordu. Rahat rahat aşk acımı yaşamam için beni salmış gibiydiler. Bu durum bir haftadır her gece evde olmamdan kaynaklanıyor da olabilir şimdi bilemeyicem.
Bilge'yi düşünmekten evdekileri yeteri kadar kafama takamadığım için son zamanlardaki gündemimde ev ahalisi yok açıkçası. Bu aralar başıma ağrılar saplayan tek ve yegâne gündemim Bilge. Ve bir türlü başlayamayan ilişkimiz.
Herkesin öğle arasında olması sebebi ile kafamı masaya koyarak baş ağrımı geçirmeye çalışırken birden telefonumu elime alarak Bilge'ye mesaj attım. Eserekli aklımın ipleri kalbimin elinden alması ile başlayan heyecan dalgası mesajı attığım sırada kalp çarpıntısı olarak kendini göstermişti.
Umut: Konuşsak mı artık.
Bilge: ?
Evet, arkadaşlar heyecan götünün titrediğini adım gibi bildiğim kadın bana sadece soru işareti yazan bir mesaj attı yanlış görmediniz. Ben bu kadına dokunduğum an elimin altındaki bütün damarları titriyor ama bana karşı her zamanki gibi duvarın arkasına saklanıyor.
Bir şeyleri devirmemek için yumruk yaptığım ellerimle genel müdürü arayıp izin istedikten sonra eşyalarımı toplayıp tam odadan çıkıyordum ki açılan odanın kapısından Bilge girdi. Sinirden kıpkırmızı olmuş gözlerimle ona bakmamak için çaba göstererek çantamı alıp kapıdan çıkarken.
