Sayılı gün çabuk geçiyor be sevgili kardeşlerim. Yola çıktığımız akşamın üzerine ikinci akşamı bitirmek üzereydik ve beni bıraksanız sonsuza kadar Bilge ile her gün bir yerde gecelemek fikri için nelerimden nelerimden vazgeçerdim. Nelerinden vazgeçerdin diye sormayın ama üzülürüm. Vazgeçecek de bir şeyim yok ama gerçekten.
Neyse ama tabi şöyle de bir sorunumuz var ki bizi kim finanse edecek arkadaşlar. Bu hayatı yaşamamız için bir sponsor bulmamız kaçınılmaz olduğu ve bizde de bu durumun nanay olduğunu düşünürsek bu isteğim 'şimdilik' bir hayalden öteye gidemeyip duvara toslamış bulunmaktaydı. Olsun be arkadaşlar. Dedik ya 'şimdilik'.
" Umut'cum iyi mi ya böyle" Bilge kurduğum hayallerden habersiz karavanın ufacık mutfağında bulaşık yıkıyordu. Ben mi napiyorum. Yatıyorum tabii ki. Bir de hayal kuruyorum işte daha ne olsun.
" Vallahi Sevgilim bende onu düşünüyordum şimdi ya. Ne kadar iyi dimi böyle. İleride yapacaklarımız arasına bir karavan almayı çoktan not aldım ben sen üzülme."
" Dimi böyle sen yatarsın. Ben bulaşık falan yıkarım. Muhteşem." Bilge ile bahsettiğimiz şeyler birbirinden çok farklıydı evet ama bu eğlenmem için kesinlikle muhteşem bir sebepti.
" Evettt. Sence de birbirimiz için yaratılmamış mıyız"
" Yarın dönüyoruz yaaa. Çok üzülüyorum bunun için. Neden bu fikir aklına daha önce gelmedi ki. Bir ay karavan ile gezmek muhteşem olmaz mıydı sence de."
" Kafamı sikeyim gerçekten o kadar haklısın ki." Bilge o sırada bulaşığı bitirip yanıma gelip yatağa uzanmıştı. Yatak tarafının açık olan tavan tarafından gökyüzünü izliyorduk beraber.
" Bak bitti bile bulaşıklar. İki tane tabak için kalbimi kırıyorsun." Bilge bu söylediğimden sonra gülerek bana doğru dönüp dirseğinde yükselerek kafasını eline koymuştu
" Sen biraz şımarmış olabilir misin artık." yüzüme yaklaşarak sorduğu sorudan sonra bir tık nefesim kesildiyse bile devam edebilirdim.
" Yoooo" dediğim anda pat diye doğrularak gözlerime gayet ciddi bir şekilde baktı ve,
" Aferim. Şımarmasan iyi edersin çünkü şımarık çocuklardan hiç haz etmem ufaklık." dedi ve kalktı.
Ben şok arkadaşlar. Ben saf saf beni öpmesini bekliyordum ki kadın bana fırçayı atarak tüm ambiyansı bozdu. Şimdi de gidiyor. Nereye diye sorarlar Bilge Hanım bir dakika beni böyle bırakamazsınız.
" Bi dakika bi dakika bi dakika" diyerek can havli ile koluna yapıştım tabi hemen." Bir dakika ya. Siz benim duygularımla mı oynadınız az önce. Benim aklımı alıp öylece gidemezsiniz hanımefendi."
" Gör de bak nasıl gidiyorum."
" Bilgeee. Bilgeee..." diye bu seferde kolunu bırakıp beline sarılmıştım. Ve evet bunların hepsini yattığım yerden yapıyorum arkadaşlar ne var. Sizsiniz tembel.
Kollarım Bilge'nin belinde kafam sırtına dayalı vücudumun diğer kısmı ise yatakta bulunarak verdiğimiz bu sanatsal poz ne yazık ki hiç bir sanatçı tarafından görülemediği için hayatın tozlu sayfaları arasında kaybolup gidecekti. Gerçekten çok yazık.
Biz o şekilde bir süre itişe itişe öylece durduk arkadaşlar. İtişmek de değil aslında da bunun daha doğru söylenişi galiba cilveleşmek. Çünkü beş dakikadır falan Bilge ile birbirimize dönük saçma sapan gülüyoruz ve sanırım bunun içtiğimiz yetmişlik ile büyük bir ilgisi var. Alkol kana karıştı yani arkadaşlar tipimizi görseniz kesinlikle sizde benimle aynı fikirde olurdunuz.
Bilge ile bir süre daha saçma sapan güldükten sonra birden aklına bir şey gelmiş gibi doğrularak kalktı ve kendini benden tarafa atarak benim kucağıma oturdu. Ben tam ne olduğunu anlamaya ve sormaya girişmişken de üzerindeki tişörtü çıkarıp kenarı attı.
" Çok sıcak olmadı mı ya sence de" ben, kucağımdaki Bilge ve içimde her zaman patlamaya hazır olan Bilge hayranlığı olanları ibretle izliyorduk. Bilge'nin böylesine rahat olduğu bir ana daha önce rastlamasam da buna alışabilirdim. Çünkü şu an karşımdaki kadın gerçekten mükemmeldi. Yani bana mükemmeldi arkadaşlar.
Ellerim Bilge'nin boynunu bulurken Bilge çoktan beni öpmeye başlamıştı. Dudakları dudaklarımı bir kez daha feth ederken zaten dönen minnoş başım Bilge'nin kokusu ile daha çok dönmeye yemin etmiş gibiydi.
Ve,
'Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor ' du sevgili dostlar.
'Bütün kara parçalarında... '
'Afrika dahil... '
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilAydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahilSenin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilBirlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahilBurda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değilCemal Süreyya