Tamamlanma zamanı gelmişti galiba.
Ya da çoktan geçti bile bilmiyorum.
Sadece hayat benim biraz içimden geçti ve hala da geçmeye devam ediyor onu biliyorum.
Bu hikayenin yarım kalmasını istemediğim ama bitirmeye de kıyamadığım bir içsel kavganın sonucunda bu haliyle tamamlamaya karar verdim.
Okuyan herkese çok teşekkürler. Neden tamamlamam gerektiğini hatırlattınız bana .
Benim hikayemde yarım kalan tüm şeylere inat Bilge ile Umut yarım kalmasın istedim.
Getirdikleri ve götürdükleri ile var olsun bu hikaye.
Sen de var ol doktor. Söylemiştim bu hikaye senin için yazıldı. Buralara yolun düşer de tekrar okursan aklında tut sakın unutma.
Neyse içinizi baymış olabilirim. Hemen tatavayı kesiyorum ve bölümleri fırlatıyorum.
Keyifli okumalar...
Toplantının yapıldığı toplantı salonuna bizi toparlayıp da klimayı çok fazla elektrik harcamasın diye açtırmayan genel müdürüme selam edip gözlerinden öptüğüm sırada müdürle göz göz gelmem ve tüm bu düşüncelerimi sanki anlamış gibi bana imalı bir şekilde bakmasını hiç üstüme alınmadım tabii ki de arkadaşlar saçmalamayın. Bu tamamen müdürlere özgü boş ego kokan o başarısız bakışlardan biriydi ve Allahtan zihin okuma cihazı henüz icat edilmemişti.
Aslında icat edilse bu cihazdan ilk alacak olanların kesinlikle müdürler olması gerekirdi kanımca. Neden ve niçin sormayın. Bir yerlerde çalışmayı tecrübe edenleriniz beni anlamışlardır kesinlikle.Şimdi burada en büyük müdürün neresi olduğu ile ilgili hikayemi paylaşmamın pek yeri değil diye düşünüyorum. Araştırın da bulun bakalım en büyük müdür neresiymiş. Yallah Google'a.
Allahtan müdür falan da değilim bu arada arkadaşlar. Annem çok umurumda olmasa da o kadar kulaklarının çınlayıp rahatsız edilmesi beni bir tık üzebilirdi.
Tam müdürün kısa boyu ve önünde arzı endam eden göbeği ile nasıl da tipik bir müdür profilinde olduğunu düşünmeye başladığım sırada bu havasız ve boğucu ortama adeta bir güneş gibi doğan ve kesinlikle ilgimi daha çok çeken biricik sevgilim teşrif etmişlerdi efendim salona. Yani kalbimin sultanı mekana girince de müdür kim köpektir ki benim dikkatimi çeksin arkadaşlar. Yol verin bakalım sevgilime.
Bir de bana göz kırparak tam da gelip önümdeki sandalyeye oturmasın mı. Off off değmeyin keyfime. Konuş lan müdür dinliyorum seni hadi bakalım.
"Arkadaşlar bir konu hakkında açıklama yapmak için topladık sizi buraya çok vaktinizi almayacağız. Servislere yetişirsiniz. "
Müdürün duraksaması ile Bilge'nin beni bulan endişeli gözlerinde olan korkuya rağmen ben bir gram dahi endişeli değildim valla. Hayatımın neredeyse en endişesiz dönemlerini yaşarken müdürün ve yönetimin aldığı siktiri boktan kararlar olmayan sikimde bile değildi ki ya benim.
Desinler ki ' arkadaşlar kapattık dükkanı buraya kadarmış hepinize teşekkür ederiz' okey der Bilge'nin elinden tutar evimize giderim ben. Bana ne amk.
İş bulunur, para kazanılır bir şekilde çocuklar. Önemli olan ne biliyor musunuz? Bize bir şey olmasın ya. Gerisi boş. Gerisi teferruat.
Bir süredir hayatımın amacını bulduğum için midir yoksa ufaktan yaş almaya başladığım için midir bilmiyorum ama benim hayat mottom koy götüne gitsinden öte de değildir bu saatten sonra. Çok memnunum. Tavsiye de ederim. İş yeri mi batmış. Batsın amk. Bize bir şey olmasın.
