İş çıkışı bilge servise binip evine giderken bende olası bir kavganın yaşanacağı evime doğru yola çıkmıştım.
Evin yeterince kalabalık olmasını dileyerek kapıyı açtığımda dileğimin kabul olması ile biraz sevinmiştim açıkçası. Buna bu kadar sevineceğimi başkası dese vallahi inanmayabilirdim. Kimseye görünmeden odama kaçıp biraz dinlenip kitap okuyarak akşamı ettikten sonra yemek yemek için odamdan çıkmak zorunda kalmıştım. Mutfak kapısında beni karşılayan ananem hiç vakit kaybetmeden konuya giriş yapmıştı.
" ooo bulmuşsun evin yolunu sonunda. Sen okuyup yazıp adam olacaksın sandık ama sen sokak süpürgesi olmaya kararlısın "
" Anane müsaade edersen yemek yemek istiyordum ama sen beni fırça ile doyurmaya kararlısın anlaşılan."
" Sen nasıl saygısız bir şey oldun böyle büyüdükçe akıllanacağına azıttın iyice. Nerelerde yatıp kalkıyorsun akşamları sen. Annede hiç bir şey söyleyemiyor ki sana. Kime çektiysen."
" çok şükür ki size çekmemişim. Yatıp kalktığım insanlarında ismini yazıp vereyim istersen eline bakalım okuyabilecek misin? Cahil cühela fikirlerinizle uğraşmaktan bıktım yemin ederim."
" Umuttt." Annem bağırarak mutfaktan çıktığı sırada ananemin tüm söylediklerini ve ona değil de bana müdahale etmeye geldiğini anlamıştım.
" Ne Umut. Naptı yine Umut."
" Düzgün konuş ananenle. Hem doğru söylüyor sen neredesin dünden beri. Arama zahmetinde de bulunmuyorsun artık. Sana izin verdik tepemize çıktın iyice."
" Ben sizden hiçbir zaman izin istediğimi hatırlamıyorum. Ayrıca bana bağırıp durma şu kadının gazına gelip."
" Ya yeter sen ne biçin konuşuyorsun yaşlı kadınla."
" Asıl sana yeter anne ya. Hem..." Bağırdığım sırada telefonumun çaldığını fark ederek kimin aradığına baktığımda Bilge ismini görünce hemen telefonu açmıştım. Bilgenin araması benim için annem ile kavgamdan bile önemliydi. Telefonu açtığımda Bilge'nin ağlayan sesi ile karşılaşmayı beklemiyordum ama ne olduğunu az çok tahmin etmiştim.
" Umuttt..." ağlama sesinden başka bir şey duyulmuyordu sadece ismimi anlayabiliyordum.
" Noldu... Ağlamadan söyler misin?" Benim telaşla konuşmamdan annem bile susmuş ananem ile bana bakakalmışlardı.
" Umut yeğenim... Öldü..."
" Tamam, geliyorum ben. Bekle beni. Tamam mı hemen geliyorum" Deyip telefonu hızla kapattım ve arabanın anahtarını alarak evden çıktım.
Tahmin ettiğim şey tahmin ettiğimden de hızlı olmuştu. Hastalığına kendini paralayan Bilge'nin şuan ne halde olduğunu tahmin bile edemiyordum. Çocuklar neden ölür ki. Çok adaletsizce. Yukarıda bir yerlerde gerçekten inandığımız biri varsa bunu onunla oturup konuşmak isterdim. Neden böyle olmak zorun da olduğu ile ilgili mantıklı bir açıklama bulamadığım şeylerin başında geliyordu bu. Diğerleri mi? Listem baya uzun bu konuda. Çok inançlı biri olmadım hiçbir zaman. Zorla maruz bırakıldığım din sohbetlerinin dışında bu konulara sorgulamaktan çok inanamadım diyebiliriz. İnanç, din, ölüm bunar her zaman kendimle değil ama çevremle konuşmaktan kaçtığım konular. O yüzden Bilge'yi nasıl teselli edeceğimi bile bilmiyorum.
Kapıyı çaldığımda açan Bilge'nin sabahtan beri ağlamaktan artık gözlerinin o hayran olduğum siyahı bile gözükmüyordu. Kafasını yana eğip tekrar ağlamaya başladığında hemen içeri geçerek kollarımın arasına aldım onu. Saçlarına bıraktığım öpücükler ile onu sakinleştirmeyi deniyordum ama bu sanırım pek mümkün değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/287453929-288-k213434.jpg)