Fırtına var bölüm atamaz dediler ama beni yildiramadilarrrr.
Şaka şaka kimse demedi öyle bişey. Seçim konuşması yapar gibi havalara girmeye gerek yok. Bölüm burda okursanız mutlu oluruz efendim. Sevgiler.Keyifli okumalar.
Saat akşam üstü beş gibi girdiğimiz yataktan ertesi gün kalkmamız size ne kadar gerçekçi gelir bilmiyorum ama uyumaktan sırtımızın ağrıdığı bir sabaha uyanıp dünkü ruh halimizi üzerimizden atmak için kendimizi dışarı atmaya karar vermiştik.
Fikir benden çıkmıştı. Hava biraz kapalıydı ama telefondaki bilgiye göre saat ondan sonra açılacak gibi gösteriyordu. Bizimde yiyecek bişeyler alıp sahile gitmemiz o saati bulacağı için havanın açacağına pek inanmayan Bilge'yi de ikna edip dışarı çıkmıştık.
Çıkmıştık da saat on buçuk olmasına rağmen havanın hala açılmaması benim açımdan pek iyiye işaret değildi.
" Hayatım götüm dondu. Bu güneş çıkmayacak gibi. Hadi evimize dönelim." Diyordu kalbimin sultani
" Bebeğim inan senin götünün konforu benim birinci önceliğim tabi ki ama açılacak diyordu ya gerçekten. Biraz daha mı beklesek. O kadar plan yaptık." Bilge ile sahilde yan yana yürüyorduk.
Demiştim ya size Bilge ile kilometrelerce yürürüm diye işte bugün onu yapmak için çok hevesliydim. Kendimize rota bile belirlemiştik. Hatta yolun bir kısmını bisiklet kiralayıp gitmeyi bile düşünüyordum.
" Elimi tutarsan bu teklifini değerlendirebilirim." Dedi. Dudaklarını yalayarak dediği şeyden sonra bende onlara bakarak konuşmaya devam ettim haliyle.
" burda mı. ?"
" Ne demek burda mı bebeğim. Neden sevişelim mi demişim gibi davranıyorsun ki şimdi. Hahahaha"
" Senin yüzünden. Dışarıda dudaklarını yalamamalisin." Derken soğuktan üşümüş parmaklarını, parmaklarımın arasına aldım.
" yok artık daha neler"
" çok üşümüşsün, hadi dönelim."
" Dur ya daha ısınacak hava. Acelen ne." Derken baya baya dalga geçiyordu benimle.
" Hadi hayatım dalga geçme. Arabada kahve içme planımı hala yapabiliriz gibi duruyor. Onu yapalım bari." Diyerek birden gittiğimiz yolun tersine dönerek arabaya doğru ilerlemeye başladım.
" Bence ne yapalım biliyor musun?" demişti Bilge arabaya yaklaşınca.
" Gülşen buraya çok yakın oturuyor. Ona gidip kahve içelim. Bizi görünce çok sevineceğine eminim. "
" Kesin sevinir özellikle de beni görünce."
" Seviyor seni abartma."
" Bende onu seviyorum ya. Duygularımız karşılıklı bence. "
" O zaman gidiyor muyuz?"
" Gidelim ama arayıp haber verme. Habersiz gidip daha çok uyuz edesim var."
" Ama davetsiz misafirden pek haz etmez o."
" Bu sence de mükemmel değil mi Bilge." Diyip gülerek arabayı çalıştırdım. Bilge arada kaldığını belirten birkaç sitemde bulunduktan sonra bana laf anlatmaya çalışmaktan vazgeçmiş ve yolu tarif etmeye başlamıştı.
Gülşen'in zilini çalıp 'kimsin' sorusuna da 'kargo' diye cevap verdikten sonra asansöre binmiş ve onun katına gelmesini bekliyorduk. Asansörün kapısı açılıp da Gülşen bizi görünce gözlerini devirerek içeri girmiş ve bizi baya baya kapıda bırakmıştı.