17.Bölüm💫

42.3K 2.7K 1K
                                    

İyi okumalar 💙

💫

YAZARDAN

Nihayet gözyaşları dinen ve sakinleşen Mahur Asrın'dan ayrıldı. Elleriyle gözlerinin altını sildi. Duygusal biriydi ve bunu sevmiyordu.

Özel hayatını ve mesleğini bu denli birbirinden ayırabiliyor oluşu çoğu kişiyi şaşırtırken kendisinde de pek farklı etki yaratmıyordu.

Mesela abisi de askerdi ve o öyle değildi. Duygusal tepki verebileceği olayların çoğuna bu tepkiyi yeterince vermiyor ve askerliğin getirisi olan o güçlü ve dik duruşu bozmuyordu. Ama Mahur da işler öyle yürümüyordu.

Asker kimliğinden sıyrılıp sadece Mahur olduğu zaman tamamen başka birine dönüşüyordu ve bunu çok sevmiyordu.

Asrın yıllar sonra karşılaştığı çocukluk arkadaşı, kan kardeşiyle böyle bir konuşma yapmayı tahmin etmemişti.

Hep düşünmüştü neden gitmiş olabileceğini. Basit bir şey olduğunu zaten düşünmüyordu. Yani ilk zamanlar mantıklı düşünemese de sonradan anlamıştı bunu. Basit ve boş bir şey için Mahur kendisini kaybetmeyi göze almazdı.

Ne kadar kötü ve zor bir durum olduğunu tahmin etse de duydukları yıkmıştı onu. Hayallerimi, bedenimi çalan adam demişti. Çok yanmıştı kardeşinin canı.

Öbür yandan istemeden onları dinleyen Asrın'ın arkadaşları da garip duygular içerisindeydi. İçlerinde Asrın'ın nişanlısının da bulunduğu grup fazlasıyla şaşkındı. Nişanlısı hariç kimse Mahur'u bilmiyordu ve bir anda çıkıp gelen kızı merak ediyorlardı hâliyle..

Nişanlısı Berçem Mahur'u yakından bilen biri olarak bu duygusal tablo karşısında gözyaşlarını tutamamıştı.

İlk zamanlar fazlasıyla kıskandığı kızın sonradan Asrın için kardeşten farkı olmadığını anlamış ve kendi düşüncelerinden utanmıştı. Her şeyden önce Asrın eğer Mahur'a karşı başka bir şey hissediyor olsa kendisiyle birlikte olacak bir adam değildi.

Her ne kadar çoğu zaman Asrın'ı Mahur'la konuşması için ikna etmeye uğraşsa da Asrın kabul etmemiş Mahur'un gittiği gibi döneceği günü beklemişti.

Kırılmıştı. Nasıl kırılmasındı ki? Hayatının merkezine koyduğu insan tarafından önemsenmediğini düşünmüştü. Bu çok acıydı.

Yakın arkadaşı olan Burak konuşmanın en şiddetli olduğu zaman nolur nolmaz diye izne gelen Asrın'ın abisi Güney'i aramış ve haber vermişti.

Telaşla evden çıkan Güney kardeşinin Mahur'u kırmasından korkmuştu. Daha doğrusu toparlayamayacak şekilde kırmasından. Bile isteye yapmazdı ama sinirini bilen biri olarak endişelenmişti.

Olayı net bir şekilde bilmese de Doğan'la ara ara konuştukları için zor günler geçirdiklerini biliyordu. Hele Doğan'ın sarhoşken kendisini arayıp 'nasıl toparlayacağım onu' diye ağlayışını unutamıyordu.

Burağın bahsettiği yere geldiğinde birbirlerine sarılmış Asrın ve Mahur görmeyi beklemiyordu. Dudaklarında minik bir tebessüm oluşurken eski anılar doldurdu zihnini.

Onları böyle görmeyeli yıllar olmuştu. Söyleyince basit bir şey gibi gelse de Asrın gerçekten Mahur'u abisinin bile önüne koymuştu. Hep kız kardeş aşkıyla yanıp tutuşan küçük kalbi oyun arkadaşını seçmişti. 'Sen Doğan abinin kardeşi ol Mahur da benim kardeşim olsun' diye evde kavga çıkardığı günleri hatırlıyordu.

Çardağın kenarına çöktü usulca.

Birbirinden ayrılan ve toparlayan ikili derin bir nefes aldı.

MAHUR-EHVENİŞERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin