İyi okumalar 💙
💫
CANER ALTUN
Karanlık tavanda gezinen bakışlarım yorulduğunda üzerimdeki yorganı itip yerimde doğruldum. Ayaklarımı yataktan sarkıtırken içimdeki sıkıntı az değildi.
"Nereye Caner?"
Hayat'ın sesiyle onunda uyumamış olduğunu fark ederken omzumun üzerinden ona döndüm.
"Mahur gelmiş mi diye bakacağım."
Dirseği üzerinde doğrulup bana doğru dönerken yanındaki abajuru açtı. Odaya hâkim olan ışıkla yüzünü daha net görürken gözleri kısıktı.
"Gelse duyardık."
Omuz silkip ayağımın hemen ucundaki terliklerimi giydim. Dalgın olduğum bir anda gelmiş olabilirdi. Ayağa kalkıp yatağın ayak ucuna bıraktığım önce ceketimi üzerime geçirdim.
"Uyu sen."
Arkamdan derin bir iç çekiş duysam da beklemeden odadan çıkıp kapıyı kapattım. Merdivenlere yönelen adımlarım, gözlerim İzel'in odasına kayınca durdu. Kapısı aralıktı,yine.
Tebessümle oraya ilerledim. Zaten aralık olan kapıyı itip içeriye girdim. Kapısı kapalı olunca uyuyamıyordu. Tabi yanında biri yoksa. Sebebinin Damla olduğunu çok iyi bilsem de asıl problemin ne olduğunu bilmiyordum. Anlatmıyordu.
Üzerini açmıştı her zamanki gibi. Saçları yastığa dağılmıştı. Üzerini örtüp başına bir öpücük bıraktım. Kıpırdansa da uyanmadı.
Bütün evlatlarımın yeri ayrıydı kalbimde. İzel ve Mahur ise bambaşka.
Yavaş adımlarla odadan çıktım. Merdivenleri aynı yavaşlıkla inip salona girdim. Işığı açıp üçlü koltuğun ortasına oturdum. Yüzümü sıvazlarken içimdeki sıkıntı geçmiyordu.
Merdivenlerden gelen seslere başımı oraya çevirdim. Beha'ydı. Buraya bakmadan giderken durdurdum.
"Gel buraya gel. Kaçaklar"
Beha dudaklarını birbirine bastırıp salona girdi. "Sen uyumadın mı amca?"
Kaşlarımı kaldırdım. "Uyumadım. Mahur nerde? Sen nereye gidiyorsun?"
Başını hafif salladı. "Mahur Beliz'de. Bende onu almaya gidiyorum."
"İyi git çabuk al gel. Bir şey yok değil mi?"
Başını iki yana salladı. "Yok bir şey amca ne olacak?"
İnanmaz gözlerle ona bakarken derin bir nefes verdim. "Tamam git hadi."
O salondan çıkarken arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Hâlâ her şey o kadar garip ve rüya gibi geliyordu ki. Yıllardır Damla'yla, tıpkı İzel'le olduğu gibi bir baba-kız ilişkim olsun diye uğraşmıştım. Şimdiyse Mahur'la bunu az da olsa başarmış olmak hem mutlu ediyor hem de korkutuyordu.
Bizden daha çok kırılmış,bizden daha çok yaralanmıştı. Bilerek veya bilmeyerek bir şey yapacağım da kıracağım diye aklım çıkıyordu. Çabuk benimsemiştim onu. Hemde çok çabuk.
Ne kadar kendime itiraf edemesem de kızsam da Damla'yı yıllar önce silmiştim kalbimde. Berkin'e yaptıkları bir kenara doğmamış torunuma yaptıklarını sindirememiştim.
Bu yüzden onu Damla'nın yerine koymam çok zor olmamıştı. Hele de saatlerce kıpırtılarını, tekmelerini dinlediğim evladımın o olduğunu bilmek içimde tarifsiz bir huzura yol açıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR-EHVENİŞER
Humor"Bir kalbe iki aşk da sığıyormuş sevgilim; bir vatan bir sen..." Küçüklüğümden beri bir kalbe iki sevginin sığacağına hiç inanmazdım. Bir sevgi varsa bununla yetinmeliydik. Biri varsa diğeri eksik olmalıydı. Annem varsa babam,babam varsa annem olmay...