İyi okumalar💙
💫
Derin bir nefesle kenardaki bardağı da alarak ayaklandım. Fazlasıyla soğuk olan havada burnumun ve yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
Üşüdüğümden ya da dayanamadığımdan değil ama cildimin bu kadar hassas olması garipti.
Elimdeki telefonla ön bahçeye dolandım. Bahçenin dışındaki Sahra'yı görebiliyordum. Abimin arabası yoktu, sanırım çekici gelmişti. Sahra da arabasının içinde oturuyordu.
Derin bir nefesle binaya ilerledim. Öğlen Berkin abimin yanına gidecektim ama Beha yoktu ve izin alıp alamayacağımı bilmiyordum.
Yine de gidersem sanırım bu konuyu tekrar konuşmamız lazımdı. Halüsinasyon gördüğünü düşünmüyordum. Öyle olsaydı akşam ki saldırı olmazdı. Yine de belkide saldırıyı yapan ve abimin gördüğü kişiler farklı kişiler olabilirdi.
Çıkışta Beha gelecekti. Onunla olan işlerimizi hallettikten sonra Doğan abimle özel konuşmam gerekiyordu. Kimseye haber verme taraftarı değildim ama saklayamayacağım kadar çok kişi öğrenmişti bile.
Onlara gidip peşimde biri var ve size zarar verebilir demek çokta güzel bir şey değildi. Küçük bir çocuk ve hamile bir kadın varken hemde. Kimi hedef aldığını bilmiyordum, neye oynuyordu onu da bilmiyordum ve şu konuda dikkatli olun diyebileceğim bir şey yoktu. Dikkatli olun ama neye karşı?
Artık hayatımda üçüncü bir dönüm noktası olmalıydı. İlki o geceydi, kötü bir durumdu. İkinci ailemden sonrasıydı,iyi bir durumdu. Ve üçüncüsü evliliğimiz olsun istiyordum. Tekrar kötüye değilde çok iyiye gidelim istiyordum.
Binaya girip odama yöneldim. Yarısı dolu ama soğumuş çay olan bardağı masaya bırakıp koltuğuma oturdum.
Kenardaki dosyaları önüme çekerken telefonumu yanıma koydum. Henüz ilkinin kapağını kaldırmıştım ki kaleme giden elim durdu.
Yoo gelmedi... Mezarlığa mı gitti acaba?
Vites zorluyor birkaç gündür. Debriyaj da öyle.
Derin bir yutkunuşla parçaları birleştirirken daha yarım saat önce atlattığım tehlikede aklıma düştü.
Kaleme giden elimi telefona çevirdim. Endişeyle kasılıp gevşeyen kalbimle rehbere girdim.
Çakır Gözlüm aranıyor...
İnşallah mezarlıktasındır Beha, inşallah.
Çaldı çaldı çaldı. Sonuna kadar çaldı ama açılmadı. 'Tamam' diye mırıldandım sakince. 'uyuyor olabilir.'
Evet. Uyuyor olabilirdi, görünce dönerdi zaten. Açtığım dosyayla elime kalemi aldım. Ne okuduğumdan bir şey anlıyordum ne de gördüğümden.
Birkaç dakika olmadan kenara bıraktığım telefon çalmaya başlarken beklemeden açtım. Öyle olmasını umduğum için "Uyuyor muydun?" Diye sordum. "Uyandırdım mı?"
"Uyumuyordum güzelim noldu?"
Sesindeki sakinlik rahat bir nefes vermemi sağlarken gözlerimi kapatıp açtım. Bu sakin hâline daha sonra takılacaktım. Bu güzel bir şeydi. Güçlü duruşu çok güzel bir şeydi ama o da yoruluyordu.
"Sadece..." Devam edemedim bir an. Bazı şeyler telefonda söyleyemeyeceğim kadar ciddiydi. "Vites zorluyor falan dedin ya. Bir sorun oldu mu diye merak ettim."
"Bir sorun olmadı merak etme. Zaten sanayiye bırakacağım birazdan."
Rahat bir nefes verdim. En mantıklısıydı. Arabalar konusundaki hassasiyeti burda işe yarıyordu. 'Bir şey olmaz' diye geçiştirecek birisi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR-EHVENİŞER
Humor"Bir kalbe iki aşk da sığıyormuş sevgilim; bir vatan bir sen..." Küçüklüğümden beri bir kalbe iki sevginin sığacağına hiç inanmazdım. Bir sevgi varsa bununla yetinmeliydik. Biri varsa diğeri eksik olmalıydı. Annem varsa babam,babam varsa annem olmay...