İyi okumalar 💙
💫
Eylem'in merak ve endişeyle açtığı kapıdan sırayla girerken hepimiz bitkindik. Her ne kadar babamın iyi olduğunu duymuş, öğrenmiş olsak da yetmemişti.
Ama şimdilik bu kadarına da razıydık elbet. Bera abim eşine durumu açıklarken küçük adımlarla koşa koşa Demir geldi yanımıza. Lale ona bıkkın bir bakış atıp Bera abimi dinlemeye başladı.
Annem Efdal'in kolunda yorgun adımlarla salona giderken amcam ve yengem de peşlerine takıldı. Feda abi ve Cihangir mutfağa girerken İzel yanımda dikilmeye devam etti.
Berkin abim yanına koşan oğlunun önünde diz çöktü. Zoraki bir tebessümle belinden tutarken "Niye uyumadın oğlum sen?" Diye sordu.
Küçük omuzlarını kaldırıp indirdi. "Dedem gelmedi mi?"
Yutkundum. Kirpiklerinin altından babasına bakıp bir cevap beklerken Berkin gözlerini eşine çevirdi, yardım istercesine.
Lale sıkıntıyla "Oğlum anlattım ya." Dese de Demir hâlâ babasından bir cevap bekliyordu. Titrek bir nefes alırken yavaşça Berkin abimin yanına diz çöktüm.
Demir'in gözleri bana döndü. Kaşları hafif kalkmış, dudakları aralıktı.
"Deden biraz hasta olmuş halacım. Doktorlar da bize de bulaşmasın hastanede kalsın dedi."
Berkin abim yavaşça oğlunun belinden ellerini çekerken Demir ilgiyle bana yöneldi. Abim ayağa kalktı.
Bera abim ve Eylem içeriye geçerken Lale ve Berkin abim de mutfağa girdi.
Sadece İzel kalmışken Demir babasınınkinin aynısı olan gözlerini kocaman açmıştı.
"Siz bana hep yalan söylüyorsunuz."
Onu kendime çektim. Yanağına ufak bir öpücük bıraktım. İzel de yanıma çöktü.
Demir'in saçını okşadı. "Yalan söyler miyiz hiç halacım. Gerçekten hasta olmuş."
Demir kısa bir an ona dönüp tekrar bana sabitledi gözlerini.
"Ben yaramazlık yaptığım için mi gitti, gelmedi sizinle?"
Önce anlamsızca çatılan kaşlarım sonra hatırladığım detayla düzeldi. Nefesim kısa bir an kesilirken kalbim acıyla tekledi.
'yaramazlık yaparsan kimse seni sevmez dedi bana'
Demir'in belindeki ellerim istemsiz sıklaşırken yutkundum.
Başımı hızla iki yana salladım. İzel'in bir şeyleri öğrenmesinden çok yeğenim önemliydi şu an.
Büktüğüm için acımaya başlayan ayağımla soğuk parkeye oturdum. Bandajlı ayağımı uzatırken Demir'i kucağıma oturttum.
İzel hafif çatılan kaşlarıyla bize bakarken muhtemelen olayı anlamaya çalışıyordu.
"Halacım kaç yaşındasın sen?"
Elini gözümün önüne kaldırdı. "Beş."
Tebessümle başımı sallarken alnına dökülen saçlarını geriye ittim.
"Çocuksun sen daha. Çocuklar yaramazlık yapabilir. Bende çok yaramazmışım küçükken."
"Gerçekten mi?"
Meraklı sesiyle ufak bir tebessüm edip başımı salladım.
"Evet. Doğan abin anlatır sana gelince. Sürekli tek başıma bisiklete binmeye çalışırdım. Hep de düşer bir yerlerimi acıtırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHUR-EHVENİŞER
Humor"Bir kalbe iki aşk da sığıyormuş sevgilim; bir vatan bir sen..." Küçüklüğümden beri bir kalbe iki sevginin sığacağına hiç inanmazdım. Bir sevgi varsa bununla yetinmeliydik. Biri varsa diğeri eksik olmalıydı. Annem varsa babam,babam varsa annem olmay...